Güncelleme Tarihi:
Bir ülkenin gerek kültürel gerek ekonomik kalkınmasında 'üstün özellikli insan gücü' büyük önem taşıyor. Bunun da ilk şartı sağlıklı ve dengeli beslenmektir. Ancak, güvenli gıda eldesi ve yeterli beslenme yüzyılımızın önde gelen problemlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bugün dünya nüfusunun 820 milyonu açlık tehdidi altında kıvranıyor.
Yaşadığımız dünyanın en acı gerçeklerinden biri bu. Ülkeler kendi insanını nasıl besleyeceğini kara kara düşünüyor. Yetersiz beslenmede en büyük zararın, düşük gıda üretimlerine karşılık hızlı nüfus artışını gösteren geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde olduğunu görüyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre, mevcut hastalıkların % 72’sinin gıda kaynaklı.
İnsanlığın bugünkü beslenme durumuna bakacak olursak:
- 1.5 milyardan fazla insan yoksulluk sınırının altında.
- Açlık sınırının altında yaşayanların 790 milyondan fazlası gelişmekte olan ülkelerde bulunuyor.
- 800 milyona yakın kişi ise obez ve fazla kilolu. Bunun da 120 milyonu 5 – 19 yaş arası çocuklar ve gençlerden oluşuyor.
- 150 milyon çocuk olması gereken canlı ağırlığın altında olup maalesef ki 180 milyon çocuk da bodur – cüce kalmış durumda.
- Her yıl 5 yaşın altında 11 milyon çocuk açlık ve beslenme bozukluğu sonucu ölüyor.
- Buna rağmen 5 yaşın altındaki 40 milyon çocuk da fazla kilolu.
Ülkemizde ve dünyada sağlıksız, yetersiz beslenmenin ana nedenleri olarak; satın alma gücünün düşüklüğü, gıda üretimindeki kayıplar, verim düşüklüğü, toprak erozyonu, kuraklık, eğitim eksikliği, israf ve ürün kayıplarını sıralayabiliriz. Gelişmekte olan ülkelerde ürün kaybın daha hasat aşamasında % 40 olarak bildiriliyor.
İlaç ve zehirlerin etkisi büyük
Diğer yandan tarım koruma ilaçlarının kalıntıları, tedavi amaçlı kullanılan ilaç kalıntıları, ağır metaller gibi çevre zehirleri, çok yaygın bir şekilde kullanılan kimyasal gıda katkı maddeleri, radyoaktif madde kalıntıları ve biyolojik zehirler tüm dünyada insan sağlığını tehdit eder hale geldi. Bu nedenle güvenli gıda üretimi ile gıdaların tüketim aşamasına kadar sürekli takibi ve kontrolün gelişmiş dünya ülkelerinde koruyucu hekimliğin en önemli görevi olarak adlandırılıyor.
Çözüm, adil dağılım
Tüm bu açlık ve sağlıksız beslenmeye karşı her şeyden önce dünya gıda ürünlerinin ülkeler ve bireyler arasında adil bir şekilde dağılımının sağlanması gerekiyor. Ancak bu şekilde insanların daha dengeli ve yeterli beslenmeleri mümkün olur.
Maalesef ki bu dağıtım şimdiye kadar hep gelişmiş ülkeler lehinde gerçekleşti. Ayrıca dünya ülkelerinin lüks tüketim harcamalarında yapılacak tasarrufların ve gıda israfının önlenmesi ile elde edilecek gelirlerin fakir ülkelerin beslenme sorunlarının çözümünde kullanılması sayesinde açlıkla mücadelede dünya insanlığı kendine yakışan en onurlu adımı atmış olacaktır.