Güncelleme Tarihi:
1. Uykunuzu düzenleyin
Ülkemizin kuzey yarıkürede bulunması sebebiyle kış aylarında gündüzler daha kısa, geceler daha uzun geçiyor. 21 Aralık’taki en uzun geceye kadar günler kısalıyor, mart ayında gece ile gündüz eşitleninceye kadar gün ışığını daha az görüyoruz. Vücut ritmimiz güneşin doğuş ve batış saatlerine göre ayarlandığı için, gün ışığını daha çok görebilmek adına uyku düzeninizi buna göre ayarlamalısınız. Aynı zamanda vücut, uyku süresini zararlı mikroorganizmalarla savaşarak, vücut hücrelerini onararak değerlendiriyor. Bu nedenle uyku saatleri düzenli olan kişilerin hastalıklara yakalanma riskinin daha düşük oluyor.
2. Güneşi değerlendirin
Bağışıklık sistemimizi koruyup geliştirmek için ihtiyacımız olan vitaminlerden birisi D vitaminidir. Besinlerden çok fazla alamadığımız, ancak tenimize güneş ışınlarının değmesiyle bolca alabildiğimiz D vitamininden, kış aylarında havaların kapalı olması nedeniyle çok fazla yararlanamıyoruz. Güneşi daha az görebildiğimiz kış aylarında D vitamini seviyemiz de azalma eğiliminde oluyor. Güneşli havalarda yüzünüzün ve kollarınızın en az 15 dakika boyunca güneş almasını sağlayın.
3. Sarımsak tüketiminizi artırın
Sarımsaktaki yüksek kükürt içeriği, gıdadaki lezzeti artıran faktördür. Aynı zamanda güçlü bir antibiyotik olan sarımsak karaciğerinizde detoksifikasyonu daha etkili bir şekilde gerçekleştirmeye yardımcı oluyor. Bu da, bağışıklığı bozan iltihaplanmalara neden olan toksinleri azaltıyor. Sarımsak, bağışıklığı artıran ve kadınların meme kanserine karşı savaşmasına yardımcı olabilecek önemli bir mineral olan selenyum açısından da zengindir. Pişirildiğinde etkisini bir miktar kaybedeceği için çiğ tüketmek daha etkili olacaktır. Sarımsağın neden olduğu ağız kokusunu taze nane çiğneyerek önleyebilirsiniz.
4. Antioksidan içeren besinleri tüketmeye çalışın
Antioksidanlar vücudumuza aldığımız zararlı maddelerin atılmasını ve zararlı mikroorganizmalarla mücadele etmemizi sağlıyor. Yaban mersini en çok antioksidan içeren besin olmakla birlikte çilek, ahududu, böğürtlen, siyah kuşüzümü ve mürver gibi genelde koyu renkli meyve ve sebzeler antioksidan içeriği bakımından zengin besinlerdir. Lahana, brokoli, ıspanak ve karnabahar gibi turpgillerin bağışıklığı artırdığı ve kansere karşı koruyucu olduğu çalışmalarla desteklenmektedir.
5. Bağırsak sağlığınızı önemseyin
Araştırmalar, vücuttaki kötü bakteri miktarı iyi bakterilere ağır bastığında, bağışıklık sisteminin zayıfladığını gösteriyor. Kronik sindirim sorunlarınız varsa, bu durum, bağışıklığınızı da bozabiliyor. Bu problemler, dispepsi (besin tüketiminden sonra rahatsızlık ve yanma hissi), asit reflüsü ve sızdıran bağırsağı içeriyor. Bağırsak duvarını incelten bu hastalıklar sebebiyle hücreler arasında geçirgenlik arttığı için bakteriler, virüsler ve diğer zararlı maddelerin vücuda girişi kolaylaşıyor ve hastalıklara yakalanma riski artıyor. Yoğurt, kefir, boza, sirke, turşu, kombucha probiyotik içeriği yüksek besinlerdir.
6. Günlük beslenmenize zerdeçal ekleyin
Zerdeçal bağışıklık sisteminizin mantar, virüs ve bakterilerle savaşmasına yardımcı olan önemli bir vücut proteininin miktarında artış sağlıyor. Yoğurda, süte ya da çorbaya ekleyerek tüketebilirsiniz.
7. Ekinezya çayı için
Ekinezyanın, zararlı virüsleri ve bakterileri yiyen bağışıklık hücrelerinin etkisini artırdığı düşünülüyor. Connecticut Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışma, ekinezyanın soğuk algınlığına yakalanma riskini %58 oranında azaltabildiğini gösterdi.
8. Mutlaka kahvaltı yapın
Kahvaltının günün en önemli öğünü olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Günlük enerji ihtiyacımız ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için, uyandıktan sonra 1 saat içinde kahvaltı yapmak gerekiyor. Özellikle kış aylarında kahvaltı yapmayan kişilerin hastalıklara yakalanma ihtimalinde artış olduğu saptanmıştır. Kahvaltı yapmadığınızda kan şekerinizi dengelemeniz zorlaşıyor ve kan şekeri seviyeniz gittikçe düşüyor. Bu durum zihinsel bulanıklık, kaygı ve tatlı isteğine neden oluyor. Bunun sonucunda ise gün içinde, kortizol gibi stres hormonları artarak, vücudunuzun savunma sistemini etkisiz hale getirebiliyor.
9. Çinko alımını artırın
Çinko vücudunuzdaki binlerce proteinle etkileşiyor ve yaklaşık 300 farklı enzimin yapısında bulunuyor. Yaraların iyileşmesini sağlıyor, tiroit fonksiyonunu iyileştiriyor, bağırsak sağlığını koruyor ve geliştiriyor, kan pıhtılaşmasında görev alıyor, gözleri koruyor ve koku duyusunu iyileştiriyor. Çinko ayrıca güçlü bir antioksidan olarak görev alıyor. En önemlisi ise bağışıklığı artırıyor. Çinkodan zengin olan besinler karides, kırmızı et, nohut, keten tohumu, kabak çekirdeği, barbunya, ıspanak ve yeşillikler, tahin, kakao, kaju fıstığıdır.
Mahmure Özel