Güncelleme Tarihi:
Çalıştığımız ortamın mümkünse gün ışığını bol miktarda alacak şeklide konumlandırılması gerekiyor.
İşe gidip gelirken vasıtadan bir durak önce inip gün ışığında güneş gözlüğü takmadan yürümek kışa uyum sağlamamızı kolaylaştırıyor.
İstanbul Florence Hastanesi Sağlıklı Yaşam Merkezinden, Uzm. Dr. Özgür Şamilgil, iyimser arkadaşlarla vakit geçirmenin , hobiler ile meşgul olmanın, sosyalleşmenin depresyon riskini azalttığını belirtiyor.
Güneş yardımıyla cildimizde üretilen D vitamini, bağışıklık sisteminin 20'ye yakın antibiyotik benzeri silah üretimini sağlıyor. Özellikle yazın yeterli güneş görmeyen veya tatil yapamayanlar, havaların soğumasıyla virüslerle oluşan grip benzeri hastalıklara çok daha kolay yakalanıyor ve zor iyileşiyorlar. Bu kişilerin hekimlerine başvurarak kanda D vitamin seviyelerini ölçtürüp, takviye almaları gerekiyor.
Egzersizi mümkünse dışarıda yapın!
Üşüme birçok insanı tatlı yemeye sevkediyor. Buysa kilo almaya neden oluyor. Cilt altı yağ dokusunun artışı üşümeyi azaltsa da kilo fazlalığının getireceği hastalıklar uzun vadede sorun oluyor.
Mevsimsel ısı farkına uyum sağlamak için haftada en az 3 gün dışarıda 30-40 dakika yürüyüşe çıkmak gerekiyor.
Egzersiz ayrıca mevsimsel depresyon riskini de azaltıyor, vücuda mutluluk hormonu ve ağrı kesici madde ürettiriyor.
Serin havada yapılan egzersizin, daha çok kalori yakmayı sağladığı gibi soğuğa dayanıklılığı arttırdığı biliniyor. Japonya'dan bir araştırmaya göre, ormanda 2 saatlik yürüyüş bağışıklık hücrelerinin kısa sürede artmasını, güçlenmesini sağlıyor.
Herşeyin başı sağlıklı uyku: 6-8 saatlik iyi bir gece uykusunun sağlık için önemi çok büyük.
Bölünmüş, kalitesiz, eksik ya da fazla uyku şunlara yol açabiliyor:
Bağışıklık sistemini ciddi derecede bozuyor.
Hafızayı önemli ölçüde zayıflatıyor, dikkat dağınıklığı yaratıyor.
Zihinsel ve fiziksel performansı düşürüp problem çözme yetisini azaltıyor.
Şeker hastalığına yatkınlığa, tokken bile sık acıkmaya (gece nöbeti tutanlarda) kilo artışına neden oluyor.
Hayvan deneylerinde tümör gelişimini 2-3 kat arttırıyor.
Biyolojik iç saate bağlı (uyku hormonu ve antioksidan olan) Melatonin gibi hormonların dengesini bozup kansere neden olan oksidasyon yapıcı maddelere karşı dayanıksızlığa yol açıyor.
Stresle ilişkili, kalp, tansiyon, mide, barsak, psişik hastalıkları arttırabiliyor.
Uykuda (ve spor yaparken) salgılanan yaşlanmayı geciktirici, hastalıklara karşı dayanıklılık sağlayan gençlik hormonu denen büyüme hormonunun azalmasına neden oluyor.
Peki ne yapmamalı?
Yatmadan 2-3 saat önce yemeyi, özellikle uykuda ani şeker düşmesi yaratarak uykuyu kaçırabilen şekerli gıdaları kesmeli.Uyku hormonu (üretimi için) hafif proteinli gıdayla yetinmeli.
Uyku hormonu üretimi yeterli olması için, oda tam karanlık ve sessiz olmalı.
Biyolojik saate bağlı hormonlarımıza uyması için gece 11:00'den geç yatılmamalı hep aynı saatte yatılmaya çalışılmalı; perde hafif aralık bırakılarak sabah günışığıyla kalkılmalı.
Gündüz mümkün olduğunca parlak gün ışığında veya floresan altında kalınmalı, akşam yatana kadar ise düşük aydınlatmayla oturulmalı.
Çay, Kahve Molaları: Gün içerisinde 2-3 saatte bir 5 dakikalık çay veya kahve molası vermek, gevşeme, dinçlik ve işe yeniden konsantre olmayı kolaylaştırıyor. Taze demlenmiş bu içeceklerde antioksidan flavinoid grubu maddeler bulunuyor.
Bir diğer alternatif sıcak kakao içmek veya siyah çikolata yemek. Kakaonun damar genişletici, tansiyon ve kalp damar hastalıkları riskini azaltıcı etkisi dışında seratonin denilen mutluluk hormonu salgılatıcı etkisi olduğu biliniyor.
Sofraya Çok Aç Oturun: İş yoğunluğu nedeniyle yemek saatini kaçıranların veya yemek saatinden önce fazla acıkanların, 4-5 adet kavrulmamış badem, ceviz, fındık tüketmesi açlığı yatıştırıyor ve zindelik sağlıyor.
Uzm. Dr. Özgür Şamilgil