Güncelleme Tarihi:
30'larda ilk estetik problem: İnce çizgi, nem kaybı, sarkma
Çözüm: Soft Botoks, ışık dolgusu, ultherapy
İnce çizgiler için soft botoks
Doktor Bey yüzümde bir problem var ama ne olduğunu çözemiyorum" diye gelen hastalarımın genel yaş ortalaması 35 diyor Medikal Estetik Uzmanı Dr. Mustafa Karataş, "Çünkü 30'lu yaşların ortaları cildin sinyaller vermeye başladığı yaşlar. Özellikle açık tenli ve hassas ciltlerde ilk şikayetler; ince çizgiler, ciltteki lekelenmeler ve hacim kaybı oluyor." Mustafa Karataş ince çizgilerin daha da belirginleşmemesi için "Soft botoks' uygulamasını öneriyor. Botoks uygulamasının genç ciltlerde daha hızlı çözüm vereceğinden endişe duyulmaması gerektiğini de vurguluyor. "15 ya da 30 gün aralıklarla enjeksiyon sistemi ile yapılan üç seanslık botoks tedavisiyle bir yıllık anti-aging etkisi hissedebiliyorsunuz. Bu, özellikle 35'li yaşlardaki kişilerin en sık yaptırdığı uygulamalardan biri. Böylece ileriye dönük önlem almış oluyorlar."
Nem kaybı için ışık dolgu
Uzmanlar bu dönemde ciltteki nem dengesini korumanın çok önemli olduğunu söylüyor. Kaybolan nemi tekrar yerine koymak için son dönemlerin en çok kullanılan uygulamalarından biri ise 'ışık dolgusu'. Karataş, dolgu ve vitamin terapisi arasında olan 'ışık dolgusu'nun cildin parlamasını ve yeniden onarılmasını sağladığını söylüyor: "Bu uygulamayla ciltte dolgu efekti yaratılmıyor çünkü içinde çapraz bağları çok gevşek yapılandıran hyalüronik asit var, aynı enjeksiyon içinde cildin parlamasını ve yeniden onarılmasını sağlayan vitaminler de yer alıyor. Bu vitaminler cildinize antiaging bakım da sağlıyor."
Alt yüz bölgesindeki sarkmalar için Ultherapy
35'li yaşlarda ortaya çıkan diğer problemlerden biri de alt yüz bölgesindeki sarkmalar. Uzmanlar bu yaşlarda yüzün başka bir şekilde hacimlenmeye başladığını ve bu nedenle de sarkma meydana geldiğini belirtiyor. Mustafa Karataş, bu yaşlarda yanaklarınızı içe çekip, boynunuzu gergin tuttuğunuzda daha iyi göründüğünüzü hissedersiniz diyor. "Burada sorun tam olarak çene hattının bozulması ve yüz ovalinin artık oval değil de yuvarlaklaşmaya başladığının görülmesi. Bu durumda dolgudan uzak durulmalı.
Olabildiğince alt yüz daraltılmalı ve sıkılaştırılmalı. Burada yeni estetik tekniklerinden biri olan Ultherapy devreye girebilir. Ultherapynin ne olduğuna gelince; Cildinizi yaylı bir yatak gibi düşünün, o yaylı yatağı kaldırın ve dik bir konuma getirin. Eskimiş ve yayları gevşeyen yatak dik konuma gelince üstüne yattığınız taraf aşağıya doğru kayacaktır. İşte cildimiz de bu yaylı yatak gibi. Sarkmanın fizyolojisi bu; cildin tüm katlarda aşağı yönde yer değiştirmesi.,. Cildin en alt tabakası kasın üzerine yapışık olan hattır ki Ultherapy bu katı sıkılaştırır ve daraltır. En alt ile üst arasındaki bağlantıyı sağlayan yaylar da sizin kolajeninizdir, en üst tabaka da cildinizin görünen üst yüzeyidir. Bu nedenle buradaki akılcı çözüm bozulmaya başlayan yatağın önce oturduğu zemini tamir etmek arkasından da yayların yeniden yapılanmasını sağlamak. Ultherapy, cilt altına 3 ve 5 milimetre derinliğe ayrı ayrı verilebiliyor. Böylece, iki soruna da çözüm sunuyor. 3 milimetrelik başlıkla yaylar yani kolajen onarılması tetikleniyor, 5 milimetre başlıkla daha derinde yaylı yatağın en alt kısmı daraltılıyor. Böylece belirgin elmacıklar ve ön plana çıkan çene ve çene konturu oluşuyor, zamanla yanlış şekillenen yüz hacmi tekrar eski formuna kavuşuyor. 35 yaş hayatın en verimli çağının başladığı dönem. Doğru tedavilerle uzun süreler 35 yaşında görünmek mümkün.