30 günde seks terapisi

Güncelleme Tarihi:

30 günde seks terapisi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 2008 06:00

Tıpkı insanoğlu gibi kadın-erkek ilişkileri de doğar, yaşar ve ölür; evlilikse sigara gibidir! İlişkiyi ölüme her gün bir adım daha yaklaştırır.

Haberin Devamı

Ölüme yaklaşacak da olsa, daha flört günlerinden itibaren özellikle kadınların açık ya da gizli amacı, bir an önce evlenmektir, çünkü evliliğin cazip tarafları da yok değildir. Hayatı paylaşma ve birlikte daha fazla zaman geçirme fikri, birbirine aşık iki kişiye ister istemez çekici gelmez mi? Fakat işte evliliğin şeytaniliği, uzaktan en güzel görünen yüzünün aynı zamanda en hain yanı olmasından kaynaklanır.

Genç sayılabilecek yaşlarda tanışıp 30'larının sonlarında, örneğin on yıldır evli olan ve tabii kendilerini uzun süredir evli hissedenler, hep aynı küçük mutluluklardan ve aynı büyük sıkıntılardan söz ederler. Bu sıkıntıların çoğu, heyecanlarının çoktan tüketildiği, bütün havai fişeklerin patlatılıp artıklarının yıllar önce çöpe atıldığı, büyük problemler yaşanmasa bile çoktandır durağan ve can sıkıcı bir atmosferin hakim olduğu yerde yaşanır: yatak odasında.

Bazı insanlar, evliliğin bu doğal sürecini kırmak, en azından yavaşlatmak için çaba gösteremeyecek kadar tembeldirler ve karı-kocalıktan kardeşliğe doğru hızla ilerlerken hiçbir girişimde bulunmamayı tercih ederler. Bazıları, bir zamanlar birbirlerine duydukları heyecanı üçüncü bir kişiye, ortak bir ürüne, yani bir bebeğe yönlendirerek tazelemeyi denerler.

Tekdüzeliğin seks hayatlarından kaynaklandığı gerçeğiyle yüzleşebilecek kadar cesur olanlar ise, fantezi dünyalarına sığınır, gidip tuhaf yerlerde sevişmeyi ya da gittikleri her yerden seks oyuncakları toplamayı denerler. Aynı şekilde, birbirlerini özlemek ve birbirlerinin yokluğunun nasıl bir şey olduğunu hatırlamak için bir süre ayrı yaşamaya karar verenler de olabilir.

Benzer sorunlarla evlilikleri günden güne yavanlasan bir çift, bugüne kadar hiç görülmemiş bir çözüm yoluna başvurmuş ve aralarında anlaşarak 'çivi çiviyi söker' mantığıyla, bir ay boyunca her gün seks yapmışlar. Tabii ki bu onlar için zaman zaman yıpratıcı bir deneyim olmuş fakat bu bir ayın sonunda istedikleri sonuca ulaştıklarını iddia ediyorlar.

İşte tuttukları seks günlüğünden bazı bölümler >>>


30 GÜNLÜK SEKS GÜNLÜĞÜ

1. GÜN: On yıldır birlikteyiz. Eğer seks bir sanatsa ve yatakta bir ilham perisinden söz edilebilecekse, bu perinin bizi gittikçe daha seyrek ziyaret ettiği, hatta son altı aydır evimize neredeyse hiç uğramadığı kesin! Diğer birçok çift gibi yeni deneyimler peşinde koşmaya ya da evlilik danışmanlarının kapısını çalmaya kalkışabilirdik fakat biz başka bir yol seçtik ve hem araları gittikçe açılan sevişmelerimizi sıklaştırmak hem de zevk almak için her gün seks yapmaya karar verdik; ne kadar yorgun, ne kadar stresli, ne kadar isteksiz olursak olalım... Becerip beceremeyeceğimizi ve işe yarayıp yaramayacağını henüz bilmiyoruz ama denemeye değer!

4. GÜN: Henüz ikimizde de hiçbir zorlanma belirtisi yok. Ön sevişmeye fazla zaman ayırmıyor, hızlı bir biçimde sonuca ulaşmayı tercih ediyoruz. Acaba boyumuzdan büyük bir işe mi kalkıştık? İkimizin de içinde bu terapiyi elimize yüzümüze bulaştırma korkusu var. Ancak bunun ilerleyen günlerde değişeceğini ve endişelerimizi yenerek cinsel hayatımızı adım adım yeni bir boyuta taşıyacağımızı umuyoruz.

7. GÜN: 'Her gün seks' terapimizin birinci haftasını doldurduk. Uzun zamandır birbirimizin bedeniyle bu kadar sık ve yoğun zaman geçirmediğimiz için, bu bizim için büyük bir yenilik. Seks, gündelik hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Şu bir haftada birbirimizin artık çok iyi tanıdığımızı sandığımız vücudunda her gün yeni zevkler, daha önce varlığından haberdar olmadığımız duyarlı noktalar bulmaya başladığımızı şaşırarak fark ettik.


12. GÜN: On yıl boyunca cinsel hayatımız konusunda oturup konuştuğumuz olmamıştı. Utandığımızdan değil, bunu gereksiz bulduğumuzdan. Bizim evliliğimizdeki cinsellik de herkesinki kadar iyi ya da herkesinki kadar kötüydü; kelimelere dökülecek bir şey yoktu. Konuşmak adeta sorun olduğunu kabul etmek demekti ve bu, ikimizin de işine gelmiyordu. Bugüne kadar seks hakkında yaptığımız tek ciddi ve uzun konuşma sonucunda, bu terapiyi uygulamaya karar vermiştik. Oysa daha sık seks yaptıkça bu konuda konuşmak ve şakalaşmak da bizim için daha kolay hale gelmeye başladı.

Artık cinsellik, günlük sohbetlerimizin ayrılmaz bir parçası. Üstelik konuyu eşeleyip sekse gerçek anlamda kafa yordukça yaratıcılığımızın da geliştiğini fark ettik. Son üç gündür ön sevişmeye daha fazla ihtiyaç duyuyor ve daha uzun zaman ayırıyoruz, ikimiz de isteklerimizi dile getirme ve ayrıntı verme konusunda daha cesuruz.

15. GÜN: Bazı günler terapiyi sürdürmek bizim için o kadar da kolay değil. Toplantılarla dolu, stresli bir iş gününün sonunda eve gelip de 'sevişmek' gibi son bir ödevi daha olduğunu hatırlamak insanın canını sıkabiliyor. Yorgunluktan parmağını kıpırdatacak hali yokken ya da yazılmayı bekleyen raporlar masaya yığılmışken seks yapmayı kim ister? Fakat biz ortaklaşa bir karar verdik ve bu kararın gereklerini yerine getirmeliyiz, isteksizliğin 'her gün seks' terapisinin doğal bir parçası olduğunu daha terapiye başlamadan tahmin etmiştik; insan her gün, en sevdiği yemeği yemeye bile tahammül edemez.

Ancak burada amaç, cinsel hayatımızın sürekliliğini korumak... Eğer bir kez ara verirsek, yine eski düzene döneceğimizi ve yaşadığımız başarısızlığın etkisiyle bu kez belki daha da tatsız ve durgun bir cinsel hayatımızın olacağını ikimiz de biliyoruz. Eğer seks hakkında yeni bir şeyler öğrenmenin peşindeysek, hiçbir gerçek öğrenme sürecinin sancısız, sıkıntısız geçmeyeceğini unutmamalıyız. 15. günün moralimizi bozmaması gerek. Yine de bu akşam sevişmeyi fazla uzatmıyoruz ve ödevini biraz baştan savma bir biçimde de olsa yapmış öğrencilerin rahatlığıyla uykuya dalıyoruz.

17. GÜN: Bir iş seyahati sebebiyle ayrı kalmamız gerekiyor. Bu beklenmedik durum terapiyle ilgili bütün planlarımızı bozduğu için ikimiz de biraz suratsızız ama bize biraz nefes alma imkânı vereceği için de galiba içten içe seviniyoruz. Çünkü aylık terapi döneminin ortalarına doğru enerjimizin azaldığını ve zorlanmaya başladığımızı fark ettik. Ayrı kalacağımız 3 gün belki de tek başımıza kalarak geçtiğimiz dönemde yaşadıklarımızı gözden geçirmemiz, eksiklikleri tespit etmemiz ve cinsel hayatımıza başka neler katabileceğimizi bulmamız için iyi bir fırsat.

21. GÜN: İnsan alışkanlıklarının değerini onlardan uzak kalınca anlıyor. Sekssiz geçen üç günün bizi bazı yönlerden rahatlatacağını sanırken, birbirimizin vücudunu deli gibi özlediğimizi fark ettik. Uzun evliliğimiz boyunca ayrı kaldığımız zamanlarda bile, birbirimizi özleme duygusunu unuttuğumuz için, bu bizim için çok büyük bir adım. Demek ki terapi sonuç veriyor: bizi birbirimizin bedenine daha düşkün hale getiriyor. Bundan sonraki 8 günü çok iyi değerlendirmeliyiz.

23. GÜN: Bazı günleri sadece ön sevşmeye ayırıyoruz. Orgazm bizim için nihai hedef olmaktan çıktı. Çünkü hedefe giden erotik yolda hedef kadar özel zevkler keşfettik. Cinsel fantezilerimizi ifade etme konusunda hiç olmadığımız kadar rahatız ama bu fantezi işini abartmaktan yana da değiliz. Terapi sürecinin özelliği, evlilikte sıkıcı bir alışkanlık olarak nitelendirilen seksi, sevdiğimiz bir alışkanlığa dönüştürmek, doğal sevişme tarzımızdan uzaklaşmak ya da birlikteliğimize tamamen aykırı yollara sapmak değil, ilişkimize farklı renkler katacağını bilmekle birlikte, uç fantezilerin
sorunumuza çözüm olabileceğine inanmıyoruz; çünkü bu tür fantezilerin sürekliliği yok.

26. GÜN: Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik ve birlikte kısa bir seyahate çıkmaya karar verdik. Aslında çok iyi gidiyoruz ama tiraf etmeliyiz ki ikimiz de biraz yorulmuş durumdayız. Özellikle bir aylık dönemin ortalarında epey zorlandık, hatta içten içe pişman olduk ama tabii kimse ilk 'bırakalım' diyen olmayı istemiyordu.

Terapinin son birkaç gününü seyahatte geçirmek, mekan değişikliğinden faydalanmak ve sonuçları birlikte görmek iyi fikir olabilir. Geçtiğimiz 26 günlük döneme baktığımızda, bedenlerimizin cinsel istek konusunda inişli çıkışlı ve birbinden farklı bir seyir izlediğini görüyoruz. Doğal olarak her zaman ikimiz de aynı derecede hevesli olmuyorduk; o zaman da daha hevesli olan partnerin diğerini ikna etmek için daha fazla çaba göstermesi gerekiyordu. Bunun da yaratıcılığı ve yataktaki çalışkanlığı artıran bir yanı vardı.Karşı tarafın hassasiyetlerine daha fazla önem vermek, vücudundaki duayrlı noktaların üstüne gitmek, uzun zamandır unutulmuş olan baştan çıkarma oyunlarını oynamak; bütün bunların bize çok şey kattığını düşünüyoruz.

Bir duygusal beraberliğin başında kadın ve erkeğin birbirleri için deli olmaları ve tutku dolu bir cinsellik yaşamaları hiç de şaşırtıcı değil. Asıl marifet, gündelik hayatın sorumlulukları, her akşam aynı kişiyle, aynı evde, aynı yatakta bir araya geleceğini bilmenin yarattığı umursamazlık ve tembellik, birbirinin sinir bozucu yanlarını öğrenmek, klasik tartışma ve kavgalar işin içine girdikten sonra, bütün bu karmaşanın arasında partnerlerin eski cinsel hazları yeniden bulmaları ve bunlara yenilerini eklemeleri...

30. GÜN: Seksin ilginç bir yanı olduğunu fark ettik. Sevişmek için her zaman istekli anları beklememek lazım. Çünkü cinsel istek bazen, hatta on yıllık bir evlilikten sonra, genellikle sevişmeye başladıktan sonra geliyor. Birbirimizin bedeninden ne kadar uzak kalırsak uzaklaşmaya o kadar meyilli olduğumuzu ve aynı şekilde, ne kadar yakınlaşırsak bunun biraz daha yakınlaşmamızı tetiklediğini gördük.

Fiziksel olarak yakınlaşmak bizi duygusal ve zihinsel olarak da yakınlaştırdı; uzun zamandır etmediğimiz kadar uzun sohbetler yapmaya, olumlu ya da olumsuz, bütün duygularımız hakkında daha rahat konuşmaya başladık. Yatak dışında da birlikte zaman geçirmekten büyük keyif alır hale geldik. On yıl sonra uyguladığımız bu terapinin sonunda ise bildiğimizi sandığımız şeyin yabancı yanlarını keşfetmeyi öğrendik. Meğer bir insanı tam anlamıyla tanımak on yılda bile mümkün değilmiş. Üstelik ikimiz de değişmiş, kadınlık ve erkeklik sürecinde yepyeni noktalara gelmişiz.

Uyguladığımız terapi, her çift için iyi bir çözüm olmayabilir. Bizim için de zorlayıcı yanları vardı ki zaten böyle olacağını baştan tahmin etmiştik fakat emeğimizin karşılığını aldığımızı düşünüyoruz. Bu çözün yoluna başvurmasaydık muhtemelen birbirimizden her anlamda, gittikçe artan bir hızla uzaklaşacak ve sonunda ya ilişkimizi bitirme noktasına gelecek ya da bir yığın çift gibi aslında hiçbir yere gitmeyen bir evliliği, sırf hayatımızda radikal bir değişiklik yapmaktan korktuğumuz için, çeke çeke sürüklemeye çalışacaktık.

Dediğimiz gibi, başka bir çift kendi doğrularına ve ilişkisinin yapısına uygun bambaşka çözüm yolları geliştirebilir. Önemli olan, birlikteliğinden hâlâ mutluluk ve heyecan duyan iki kişinin, bu mutluluk ve heyecanın gökten zembille inmesini beklemek yerine dizginleri ele almaları ve ilişkilerindeki sorunlarla yüzleşmeyi bilmeleri...

Kadınları tahrik eden 8 etken

Cinsel uyumunuzu test edin

En yaygın 33 seks yanılgısı

Zevkli seks için 9 öneri

Vajina egzersiziyle orgazm garantisi


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!