3 Soruda Influencer Olmak: Ayşegül Demirsoy

“Görüntün için değil, sağlığın için spor yap!” diyen Ayşegül’ün sporla tanışması orta okulda koşmanın özgürleştiren etkisini keşfetmesiyle başlamış. Atletizme merak salıp, sporun diğer dalları ile de ilgilenmeye başlayınca, üniversite tercihi Spor Bölümü’nden yana olmuş. Kocaeli Üniversitesi’ne giderken bisikletle ilgilenmeye başlamış ve bu branşta 5 yıl üst üste Türkiye Şampiyonu olmuş. Milli takım forması ile geçen yılların ardından, Türkiye’de spor alanında kariyer yapmanın pek mümkün olmadığını deneyimleyip eğitmenliğe başlamış.

İyi ki yapmış! Alanında dünya şampiyonasına davet edilen ve federasyon desteği alamadığı için gidemeyen Ayşegül için bu bir dönüm noktası. Zira kendini kadının güçsüz yetiştiği, spor yapmasının bile ayıp karşılandığı zihniyete cevap niteliğinde bir sosyal medya hesabı yönetiyor. Sporun yanı sıra sağlıklı yaşam, beslenme, ruhani sağlık gibi konulara da sık sık değinen paylaşımlarıyla pek çok genç kadına ilham veriyor, yol gösteriyor, onları harekete geçiriyor! Harekete geçmeye niyetli ya da hazırsanız başlayalım!

1-Influencer olmak ne demek? Sen ne zaman Influencer olmaya karar verdin?

Influencer’lığı yalnızca ilham vermek olarak algılamamak gerektiğini düşünüyorum. Bu aynı zamanda ünlülerin veya tanınmış kişilerin, çeşitli markaların ürünlerini tanıtmaları adına kullanılan bir yöntem. Ben de özellikle sağlık, beslenme ve spor konularında takipçilerimi doğru şekilde yönlendirmeye çalışıyorum. Bu yüzden özellikle bu konularda markalardan reklam teklifleri gelmesi ile başladı bu durum. Açıkçası sosyal medyada hiçbir zaman para odaklı olmadım, gelen teklifleri doğru değerlendirmeye çalıştım, çalışıyorum. Hatta kullanıp beğenmediğim ürünler ya da tüketilmesine karşı olduğum gıdalarla ilgili gelen birçok teklifi reddettim. Benim için samimiyet ve dürüst olmak para kazanmaktan çok daha önemli. Bu nedenle eski kafalı olduğumu düşünen çok. Ama siz iyi niyetli olunca para zaten size doğru geliyor inancındayım.

2-Sağlıklı yaşam senin için bir yaşam tarzı ve Instagram hesabında da bu yaşam tarzını paylaşıyorsun. Fotoğrafını çekip paylaşmayacağın, yalnızca kendine sakladığın zevklerin neler?

Mesela tek başıma bir yerlere kaçıp kitap okurum, bunu ya da mekanı hiç paylaşmam. İnsanın kendisine özel zamanları olması gerektiğine inanırım. Açıkçası arada küçük tatiller yapıp onları paylaşmadığım da oluyor. Bir de yeğenimle birlikte geçirdiğim zamanlar benim için çok özel, bu yüzden onunlayken telefona elimi sürmüyorum diyebilirim.

3-İnsanlara ilham veriyor, onarı etkiliyorsun. Bir sihirli değneğin olsa dünyada neyi değiştirirdin?

İnsanların hayatlarına dokunabilmek, yaralarını iyileştirmek en büyük sihir. Ama bir sihirli değneğim olsa idi şu aralar yazdığım kitaptaki hedefimi gerçekleştirirdim. Kadınların zihnindeki güçsüz olduklarına dair tüm düşünceleri silerdim ve kendilerini koşulsuz sevmeyi aşılardım. Sonuçta çocuk erkek de olsa kız da onu yetiştiren bir kadın ve ben sevgi dolu, güçlü kadınların mutlu çocuklar ve mutlu bir toplum yaratacağına inanıyorum.

Fotoğraflar ve röportaj: Hakan Kütahya