Kuzey Irak, müdahale olmasa da Türkiye'nin meselesi

İLK kez Türkmenlerle, Kuzey Irak'taki Kürt liderler 1996 sonunda Ankara'da aynı masaya oturmuşlardı. Bazılarının sandığının aksine, geçen hafta değil. Türkmenler, Ankara süreci adı verilen bu girişim sırasında Kuzey Irak'ta muhalefet güçleri arasında ilk kez yer aldı. Türkiye de ilk kez müzakere sürecinde ABD ve İngiltere ile birlikte ‘‘taraf’’ durumundaydı. Bu süreç 1977 yılına kadar sürdü. Birkaç toplantı yapıldı fakat sonunda Barzani Yönetimi ile Türkmenler arasında sorunlar ortaya çıktı. Türkiye'nin konuya ilgisi gevşedi ve 1998'de Clinton Yönetimi, Iraklı muhalefet grupları kendi inisiyatifi ile Washington'da topladı.Bu toplantı sonucunda Irak'ta federal çözüm önerisi netleşti. Türkmenler o toplantıda olmalarına rağmen seslerini fazla duyuramadılar. Ondan sonraki muhalefet toplantılarının bir kısmına ya çağrılmadılar, ya da çağrıldılarsa rol dağılımlarında etkili pozisyonlar alamadılar. Türkmenlerin, Ankara sürecinden sonra Türkiye gündemindeki yerlerini koruyamamış olmasının nedeni, Kuzey Irak politikalarında askerlerin ağırlık kazanmalarından kaynaklanıyor.Ama şimdi, yedi yıl sonra Dışişleri Bakanlığı'nın da konuyla yakından ilgilendiği gözleniyor. Kuzey Irak politikalarında siyasi otorite ile asker arasında eşgüdüm sağlanması gerekiyor. * * *SADDAM sonrasının planlanmasında muhalefet grubunun etkisi azalmaya başlıyor. Aralık ayında Londra'da yapılan muhalefet toplantısında, 65 kişilik izleme ve koordinasyon kurulu oluşturulmuş ve bunun Ocak ayında Erbil'de toplanması kararlaştırılmıştı. Toplantı bir türlü gerçekleşmedi. Çünkü muhalefet grupları birbirlerine düştüler. Irak Ulusal Konseyi lideri Ahmet Çelebi'nin, bir süre önce sürgünde bir hükümet ilan edeceğini açıklaması muhalefetin diğer örgütleri kadar Washington'u da memnun etmedi. Türkmenlerin de yer almadığı 65 kişilik izleme komitesi konusunda Washington'un yeni taleplerle geldiği de anlaşıldı. Washington'un, İslamcı Şiilerin ve Kürtlerin etkisini azaltmak için örgütler dışı bazı simaların da komiteye dahil edilmesini istediği söyleniyor.15 Şubat'a ertelenen Erbil toplantısının yapılıp yapılmayacağı ise daha hálá belli değil. Ocak ayında Erbil'de bulunan Irak Demokrasi Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmada, muhalefetin halk arasında fazla desteği olmadığı da ortaya çıktı. Bu araştırmaya göre katılanların yüzde 47.2'si, ‘‘Saddam sonrası geçici olarak Irak'ı kim yönetsin?’’ sorusuna ‘‘BM denetiminde, uluslararası bir güç’’ yanıtını veriyor, yüzde 32.8'i Amerikalı bir general istiyor, muhalefet hükümetine ‘‘Evet’’ diyenlerin oranı ise yüzde 20.* * *MUHALEFET ne Irak içinde ne de dışında ciddi bir iktidar alternatifi oluşturabilmiş değil.Sadece Kuzey Irak'taki Kürt liderlerin Yönetimi'ndeki bölgeler şimdilik belli bir istikrar içinde. Fakat bu istikrarın ne kadar kırılgan olduğunu da geçmiş deneyimler gösteriyor. Kaldı ki şimdi bölgede El Kaide ile ilişkide oldukları ileri sürülen radikal İslamcılar (hafta sonu meydana gelen çatışmada, Talabani Yönetiminin önde gelenlerinden birinin de hayatını yitirdiği belirtiliyor) ve PKK gibi terör örgütleri var. Kuzey Irak, Irak'ta müdahale olsa da olmasa da Türkiye'nin ilgi alanı içinde olacaktır. Üstelik sadece askeri değil, siyasi olarak da ilgilenilmesi gereken bir bölge olarak. Bu ilgiyi, savaş ihtimaline bağlamak ve savaş pazarlığı olarak değerlendirmek yanlış.
Yazarın Tüm Yazıları