Kurtuluşun faturası

EĞER o örnekleri vermeseydi, bu yazıyı yazmayacaktım. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in Truman müzesinde yaptığı konuşmayı, Irak’taki gelişmeler nedeniyle Amerikan kamuoyunu sakinleştirmeyi amaçlayan diğer konuşmalardan biri gibi değerlendirip, üzerinde durmayacaktım.

Ama o Amerika’nın teröre karşı savaşını komünizme karşı mücadelesine benzetti. Türkiye ve Yunanistan’da komünist ayaklanmaları engelleyerek Soğuk Savaşı nasıl kazandıklarını anlattı.

Bam telime bastı.

Irak’ta hükümet kurma çalışmalarının çıkmaza girdiği geçen Perşembe günkü konuşmasında Rumsfeld, ‘ABD komünizme karşı mücadeleyi şans eseri kazanmadı’ dedi. Bunun 40 yıllık bir süreç olduğunu söyledi.

‘İlk başta Yunanistan ve Türkiye’deki komünist ayaklanmayı bastırmak için Amerikan yardımını öngören ve 1947 Mart’ında açıklanan Truman doktrinine karşı da büyük bir muhalefet ve direniş vardı. Ama Başkan Truman ve diğer başkanlar o ülkelerin demokratik müttefikler haline gelmelerinin gerekliliğini anlamışlardı.’

Yunanistan ve Türkiye’yi Sovyetler Birliği’nin etkilerinden kurtarmak ve ‘demokratik müttefikler’ haline getirmek için 40 yıllık Amerikan müdahalesinin ne demek olduğunu, perşembe günü o salonda Rumsfeld’i dinleyen 200 davetli pek bilmez.

Ama biz iyi biliriz.

Gladio’lar, terör provokasyonları, darbeler. Bunlar, İtalya, Yunanistan, Türkiye’nin soğuk savaşta ödediği ağır faturalardı.

Ve biz, bu faturanın altından hálá kalkamadık Bay Rumsfeld.

***

BUGÜN
Türk siyaset sahnesinde alternatifsizliğin en koyu dönemini yaşıyorsak eğer, bu ülkenin gençliğini 1951’de TKP tevkifatı, 1971 ve 1980’de darbelerle gözünü kırpmadan tırpanlayan o ‘demokratik müttefikler yaratma’ anlayışının hiç mi etkisi yok?

Genel Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök geçen hafta Maocu’ların şimdi ne yaptıklarını sordu ve büyük bir kısmının gazeteci olduğunu yazdı.

Döneminin başarılı, dünya ve çevresiyle en fazla ilgili, siyaset yapmaya istekli solcu yüksek öğrenim gençleri arasından Türkiye’ye neden bir başbakan çıkmadı acaba? Siyasete damgasını vuran bir politikacı? Üst düzey bürokrat, diplomatımız neden olmadı?

Gençliğinin solcuları gazeteci ya da en fazla öğretim üyesi olabilen ama sağcıları devleti yöneten bir ülkede demokrasi ne kadar sağlıklı gelişebilirdi ki?

***

DONALD Rumsfeld
, gençliğinde Truman bursuyla koleji bitiren bir insan olarak pek farkında değildir ama, Amerika’nın Türk siyaset sahnesine müdahalesi, bugün iddia ettiklerinin aksine Türkiye’nin demokratikleşmesini engelledi.

TİP’in Meclis’e girmesi yeni bir fikir özgürlüğü ortamını yaratacaktı, izin verilmedi.

İtalya’da komünist partinin yükselişinin önü terörle, Yunanistan’da darbeyle kesildiği gibi Türkiye İşçi Partisi, sol gelenek referansı bile oluşturmaya vakit bulamadan didiklendi.

Biz hálá bugün, fikir özgürlüğünü tartışıyorsak, daha doğrusu Kürt meselesini, Ermeni sorununu kavgasız gürültüsüz, popülizmin tuzağına düşmeden tartışamıyorsak, nedenlerini hiçbir yeni düşünceyi, aykırı görüşü tartışamadığımız geçen elli yılda aramamız gerekmez mi?

Biz ABD’nin soğuk savaş faturasını ağır ödedik. Bu fatura, Türkiye için sadece NATO üyeliği, güneydoğu kanadının askeri bekçiliği ile sınırlı değil. Üç nesillik bir fatura.

Şimdi terörizme karşı mücadele adı altında yeni faturalar ödenecek.

Ve elli yıl sonra bir Iraklı gazeteci geriye baktığında neler yazacak acaba?
Yazarın Tüm Yazıları