Kürt aydını ne menem aydındır?

PKK lideri Apo, ABD ile yapılan işbirliği sonucu yakalanıp Türkiye’ye getirilirken, uçaktan TV ekranlarına yansıyan sözleri ile hepimizi çok şaşırtmıştı.

Apo, 30 bin fidanın heba olduğu, bir o kadarının sakat kaldığı bir davada can düşmanı ilan ettiği ‘devlet’e bu kez bağlılığını o kadar abartarak ifade ediyordu ki, şahsen ‘Ben devlete bu kadar bağlı değilim!’ diyerek tepki vermiştim.

Aynı Apo şimdilerde de mahpus yattığı asker denetemindeki adadan o kadar güçlü Kemalist demeçler veriyor ki, yine ben:

- Hadi bu topraklar Nobel ödülü alacak bilim adamları yetiştiremiyor, ama doğru dürüst terörist de mi yetiştiremiyor? diye sormadan edemiyorum.

* * *

Şimdi de ortaya bir gazete ilanı çıktı. Bir kısım Kürt aydını Kürtlerin ne istediğini dile getiriyorlar.

Ben bu yazımda bu aydınların Kürtlerden nasıl bir yetki alarak böyle bir bildiri yayınlama hakkını kendilerinde bulduklarını sorgulamayacağım.

Hatta bildirinin içeriğini dahi sorgulamayacağım!

Ben bildirinin ardından anında paramparça olan bir avuç insanın nasıl olup da bir meseleyi bir arada güdebildikleri iddiasında olduklarını sorgulayacağım!

Bu insanlar bir kitle adına talepte bulunmayı kendilerinde hak buluyorlar. Bildiri üzerine 2 ay çalışıyorlar ve akılları sıra 17 Aralık’tan birkaç gün önce yayınlayarak hinlik yapıyorlar.

Ancak, bildiri yayınlandığı gün ilk tepkiler gelir gelmez anında kendi aralarında bölünüp, paramparça oldular!

* * *

İmza sahipleri veya adı geçenlerin açıklamalarından anladığım kadarı ile, ya:

1) İlk tepkileri görür görmez ‘mezara kadar değil, pazara kadar!’, diyerek bazıları korkuyorlar ve daha ilk günden imzalarını inkar ederek yan çiziyorlar, ya:

2) Aralarında bazıları diğerlerini aldatarak kullanıyorlar ve tüm dünyaya ilan edilen bir bildiride diğerlerinin imzalarını çalıyorlar, ya da:

3) Bazıları okumadan bir bildiriye imza atacak kadar zır cahiller.

* * *

Bir dördüncü ihtimal yok. Bildiri yayınlandıktan sonra adı geçenlerin tepkilerini bir arada değerlendirdiğinizde; yukarıdaki üç ihtimalden biri veya birkaçı doğru olmak zorunda.

Her durumda da ortaya bir tek sonuç çıkıyor:

Rezalet!

Attıkları imzanın ardında duran arkadaşları tenzih eder ve onlardan özür dilerim ama:

Kürt meselesi ne kadar çapsız insanların eline düşmüş!

Bu insanlar mı Kürtler adına hareket ediyorlar? Kürtler bu insanları mı ciddiye almak zorunda? Bunlara mı güvenecekler? Bunlar insanı yarı yolda bırakmaz mı? Aydın bu mu? Kürt aydını bu mu?

Çok samimi söylüyorum; yaşanan kargaşadan Kürt dostlarım adına sadece utandım!
Yazarın Tüm Yazıları