Ziya Osman Saba’yı hatırlamak...

Güncelleme Tarihi:

Ziya Osman Saba’yı hatırlamak...
Oluşturulma Tarihi: Ocak 25, 2018 13:08

Konuları, izlekleri açısından hem kendi döneminin hem sonraki dönemlerin handiyse çizgi dışı bir şairi o... Yine de etki alanı alabildiğine geniş olmuş. Ortaokul öğrencisiyken çarpılıp kaldığım Ziya Osman Saba, bugün, yetmişimde, yine yoluma ışık tutanlardan. Dile getirilemeyecek bir ürperiş...

Haberin Devamı

Birkaç gün sonra Ziya Osman Saba’nın ölüm yıldönümü: 29 Ocak 1957 tarihinde kaybetmişiz Saba’yı; Necatigil, sözlüğünde, çok sevdiği şairin doğum tarihini ‘Mart 1910’ olarak saptamış: Kısacık bir yaşam.
Yine Necatigil’den iz sürelim: “Yedimeşaleciler’in şiire en sadık şairi Ziya Osman, çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev-aile sevgisi, yoksul yaşamalara karşı utanç ve acıma, Tanrı’ya kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm yakınlığı, öte dünya özlemi gibi konuları işledi.”
Konuları, izlekleri açısından hem kendi döneminin hem sonraki dönemlerin handiyse çizgi dışı bir şairi. Yine de etki alanı alabildiğine geniş olmuş. Başta Necatigil, Saba’dan tat aldıklarını, hatta esinler kuşandıklarını söyleyenler çok. Aradan onca yıl geçmesine rağmen, Ziya Osman Saba bugünün okuruna da ses yöneltiyor. Yapıtlarının yeni basımlarını Can Yayınevi gerçekleştiriyor.
Yıllar öncesine dönüyorum, ortaokul öğrencisiyim: Varlık dergisinde bir anma-hatırlayış yazısı. Yazarını ne yazık ki artık hatırlayamadığım bu yazıda, Saba’nın ‘Kim Bilir’ şiiri. ‘Nefes Almak’ın şiirlerinden; bende kalsın diye ezberlemiştim, son dörtlüğü: “Alınyasızı hepsi... Kısmet.../Ha yazı ha kışı geceyle gündüzün,/ Kim bir kaç günü kaldı/Ömrümüzün?”
Ama o yeniyetmelik yıllarımda boyuna yinelediğim ilk dörtlüktü: “İlk yağmur damlası düştü/Kuru yapraklarına güzün./Ardında kış kıyamet,/Dert, hüzün.” Her sonbahar başlangıcında, her yağmurda ille bu dört dize, ille o sararmış yapraklar...
Günün birinde hikâyeci Ziya Osman Saba’yı keşfedecektim. Onun ‘Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’ (1952) bir başyapıttır. Ayrıca, çağdaş öykücülüğümüzde anı–öykünün ilk örnekleri sayılabilir. Uzun cümlelerindeki sayısız çağrışımla, şair–hikâyeci, bizi handiyse biyografisine alıp götürür.

Haberin Devamı

Öteki öykü kitabı, Saba’nın ölümünden sonra derlenmiş ‘Değişen İstanbul’ (1959). ‘Değişen İstanbul’ aslında son halini bulamamış bir yapıt. Belki de öykü izlenimli bölümlerden oluşan bir romana yol alınacaktı; öyleyken, tıpkı Sait Faik’in ‘Havada Bulut’u gibi, edebiyatımızın romanlarına yepyeni bir sayfa açacaktı... ‘Değişen İstanbul’u sonraları bütün bütün roman olarak okuduğumu belirtmeliyim.
Hepsi sanatkârca yazılmış eleştirileri, değinmeleri, eser tanıtmaları dışında, Ziya Osman’ın bir de –yetkin- çevirisi var: Goncourt Kardeşler’den ‘Germinie Lacerteux’. Kapsamlı bir önsözle yorumlanmış ‘Germinie Lacerteux’ün yeni basımı yok; yakın gelecekte olmasını dilerim. Bu, ruh çözümlemesine enikonu açık romanı şimdilerde tekrar okuyacağım. Bizde pek tanınmamış Goncourt Kardeşler’in üslûpları üzerinde duruyor Ziya Osman. O üslûbu çevirisinde bütün incelikleriyle dilimize kazandırmıştır.
Ziya Osman Saba üzerine çok güzel yazılar kaleme alınmıştır. Dört yazıyı özellikle anmak istiyorum. Abdülhak Şinasi Hisar, kendisinden sonraki neslin şairini geçmişseverlik açısından inceler. Bir yandan da edebî anlayışını özetler bu yazısında Hisar.
Oktay Akbal ‘Şair Dostlarım’da iki ayrı Ziya Osman Saba portresi çizer. İkisi de birbirinden güzel bu portreler, Ziya Osman’ın iç dünyasını tanımak açısından okura, özellikle bugünün okuruna hâlâ çok şey söylüyor. Üçüncü yazı Behçet Necatigil’in; o, Saba’nın kendi şiirine nasıl ve neden kılavuzluk ettiğini açımlar. Son yazı Cevdet Kudret’in ‘Bir Bakıma’ denemeler yapıtında; yürek yakıcı bir deneme.
Son yazı dedim ama, Yaşar Nabi’ninkini de eklemeliyim: “(...) üstünde yalnız Ziya yaradılışta insanların yaşadığı bir dünya tasarlarım. Aman Allahım o nasıl büyük bir iyilik ve mutluluk dünyası olurdu! Ne kavga, ne döğüş, ne haset, ne kin! Yalnız sevgiden, barıştan yapılmış bir dünya. (...)”
Ortaokul öğrencisiyken çarpılıp kaldığım Ziya Osman Saba, bugün, yetmişimde, yine yoluma ışık tutanlardan. Dile getirilemeyecek bir ürperiş...

Haberin Devamı

Ziya Osman Saba’yı hatırlamak...

BAKMADAN GEÇME!