Güncelleme Tarihi:
Anadolu’nun Türkleşmesi sorunu hâlâ heyecan verici bir konudur. 11. ve 12. yüzyıllar Anadolu’nun, Selçukluların akınları/istilası sonucu büyük bir göç dalgasına maruz kaldığı bir dönemdir. Bu büyük göç dalgası, Anadolu’nun siyasal, dinsel ve nüfus yapısını değiştirecek ve bu yapıyı, günümüze değin değişmeyen yerleşik hale getirecektir. Müslüman yazarların ‘Rum’ diye söz ettikleri Anadolu’yu, Batılılar bu tarihten itibaren ‘Turchia’ diye adlandırmaya başlayacaklardır. Bu siyasal, toplumsal ve demografik dönüşümün nasıl gerçekleşmiş olduğu, hâlâ üzerinde çalışılması gereken sorunsal bir alan olarak durmaktadır. Aşiret beyleri olan Selçuklular, bu büyük dönüşümü nasıl gerçekleştirmişlerdir? Selçukluların Azerbaycan, Irak, Suriye ve Filistin’de de devlet kurduklarını hesaba katarsak, Anadolu’yu ayırıcı kılanın ne olduğu da irdelenmesi gereken bir konudur. Selçukluların bir ideolojisinden söz edilemez mi?
Sorunun bilimsel çalışmalarla ilgili bir kısmı da vardır. Selçuklularla ilgili mevcut çalışmalar, yaygın olarak milliyetçi tarih anlayışına bağlı kronolojik anlatıya dayalı çalışmalardır. Efsanevi başarılardan, alametlerden büyük komutanlıklardan söz edilmektedir ama bunların nedenlerinin ne olduğu bağlamının aşamasına girilmiş değildir.
Bu girizgâhı iki kitap nedeniyle yapıyorum. Biri, geçenlerde yayımlanan A.C.S. Peacock’un, ‘Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu/Yeni Bir Yorum’ (Çev. Zeynep Rona). ‘Yeni Bir Yorum’, ifadesi sonradan eklenen bir altbaşlık gibi duruyor ama öyle değil, kitabın özgün adında mevcut. Peacock da aynı durumu dile getiriyor: “Selçuklular, uzun yıllar çok geniş topraklara egemen olmalarına karşın modern akademisyenler tarafından neredeyse bütünüyle göz ardı edilmişlerdir”. Peacock, Selçuklu Devleti’nin Alp Arslan’ın ölümüne kadar süren kuruluş dönemi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Peacock’un tezi Selçuklularla ilgili mevcut temel savların, erken Selçuklu dönemini yeterince açıklamadığı yönündedir.
Sözünü etmek istediğim ikinci kitap ise Songül Mecit’in ‘Anadolu Selçukluları/Bir Hanedanın Evrimi’ (Çev. Özkan Akpınar). Mecit’in çalışmasının ayırıcı özelliği Anadolu Selçuklularının ideolojisine ve zihniyetine odaklanmış olmasında. Çok yeni ve heyecan verici bir çalışmayla, gerçek sorularla karşı karşıyayız. Mecit’e göre, “Selçuklular 11. yüzyılda göçebe beylerden Bizans İmparatorluğu’nun Anadolu’daki kısımlarına hükmeden Müslüman sultanlara dönüştüler. Rum Selçuklu devleti, ana koldan onlarca yıl daha uzun yaşadı.” Mecit’in ana sorusu şu: Bu nasıl mümkün oldu? “Anadolu’daki Selçuklular, küçük bir beyliğin hükümdarlarından Anadolu’nun neredeyse tamamına hükmeden sultanlara dönüşmeyi nasıl başardılar?” Mecit’e göre ideolojinin, bir devletin oluşumunda oynadığı rolü hesaba katmamız gerekir. Bu kitapta, Mecit, Anadolu Selçuklularının ideolojisini ve zihniyetini analiz etmektedir.
Haftanın Önerisi: İki felsefe kitabı: 1. Jean-François Lyotard’ın ‘Niçin Felsefe Yaparız?’ı (Çev. Kurtuluş Dinçer) 2. Simon Critchley’in ‘İntihar Üzerine Notlar’ı. (Çev. Utku Özmakas) Her iki kitap da Pharmakon Yayınevi’nden.
SELÇUKLU DEVLETİNİN KURULUŞU
YENİ BİR YORUM
A.C.S. Peacock
Çeviren: Zeynep Rona
İş Bankası Kültür Yayınları, 2016
272 sayfa, 24 TL.
ANADOLU SELÇUKLULARI
BİR HANEDANIN EVRİMİ
Songül Mecit
Çeviren: Özkan Akpınar
İletişim Yayınları, 2017
344 sayfa, 28.50 TL.