Zehirli masallar anlat sevdiğin insanlara

Hepimiz yörüngesini kaybetmiş gezegenler gibiyiz şu hayatta. Taşıdığımız potansiyelin, enerjinin içten içe farkında, ama ona ulaşamayacak kadar kendine yabancı, kendinden koparılmış, yönünü, hedefini şaşırmış… Böyle olması şaşırtıcı değil çünkü içine doğduğumuz dünya bizi tam da buraya taşıyor: Boşluğa… Kendi içindeki boşluğu nasıl dolduracağını deyim yerindeyse adeta savaşarak bulmuş bir kadının hikâyesi var şimdi karşımızda; Arzu Özev anlatıyor: Zehirli Masallar…

Kişisel hikâyelerin, bizi uzmanların ‘başarabilirsin, yapabilirsin’lerinden daha fazla etkilediği bir gerçek. Çünkü o hikâyelerde tıpkı bizim yaşadığımız gibi düşüşler, hayal kırıklıkları, güvensizlikler ve kıyasıya bir kendiyle mücadele görüyoruz. Aslında gördüğümüz şey aynadaki aksimiz, hayatın gerçek yüzü, yani ta kendisi… Tam da bu yüzden yapay motivasyon söylevlerinden daha fazla etkiliyor bizi bu hikâyeler.

Uyumsuz prenses

Sorgulayan insana olan dışlayıcı tutumun farkına daha küçük yaşlarında varıyor Arzu. Uyumlu bir prenses olmaya zorlanmak, ruhundaki güzelliklere odaklanmaktan, çocukluğun o engin ve güzel coğrafyasında doyasıya yaşamaktan öte bir istek yaratıyor kalbinde: Kabullenilme. Kendimize değer verme ölçütümüzün başkalarından gelen dönüşler olması kadar büyük bir kötülük yok belki. Arzu için de bu böyle. Çok derinlerde bunu tüm benliğiyle reddetse de, ‘uyumlu bir prenses’ olma duygusu öyle baskın bir hale geliyor ki, bulimia ve anoreksiyanın kucağına düşmüş buluyor kendini. Sonradan, “Aslında aradığın tüm cevaplar, tüm iyileşme formülleri insanın kendisindeymiş,” diyecek olsa da yeme bozukluğu, kendiyle savaş, arayış gibi bütün enerjisini tüketen ve öfkesini besleyen duygular üniversite eğitimi için gittiği Amerika’da karşılık buluyor.

“Madem böyle bir gerçeklik var, madem içimizde böyle bir özgürlük potansiyeli, her şeyi yapabilecek bir kudret var, biz neden ölmüş gibi yaşıyoruz?” diye soruyor Arzu Özev. Sahi niye? Yaratıcıyla arasındaki bağları yoga aracılığıyla onaran Arzu, bunu şu sözlerle anlatıyor: “Ruh sonsuz, ölümsüz ve zarar-görmezmiş. Ama biz gerçek kimliğimizi unutmuş ve o kadar derin bir uykuya dalmışız ki, bu rüyada bize her şey gerçek gibi görünüyormuş. Hatırlıyorum. Anlıyorum. Hatırladıkça, yaratıcının nasıl bir dâhi olduğunu, kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bu dâhice planı anladıkça, ruhumu bir zar gibi kaplayan aşkı ve şefkati yüreğimde hissettikçe; yaratılışa olan hayranlığım artıyor, isyanım son buluyor. Hayatla ilgili bütün sorularım netlik içinde cevaplarına kavuşuyor.” Sudarshan Kriya nefes tekniği ve meditasyonla içindeki fırtınayı dindirmenin bir yolunu bulan yazar bununla yetinmiyor elbette, önce Yeni Zelanda’ya yogayla tanışmaya ve oradan da daha 21 yaşındayken Hindistan’a, yoga eğitmeni olmaya uçuyor.

Ahimsa; şiddet uygulamamak, satya; hakikat yolunda olmak, asteya; hırsızlık yapmamak, brahmacharya; aşırıya kaçmamak, şehvete düşmemek, aparigraha; biriktirmemek, boşluk yaratmak… Bunlar yoga öğretilerinden yalnızca beşi. Ruhun özgürleşmesi, bedenin ruhla uyum içinde olması, dinginlik, o sonsuz savaşın dinmesi ve sonunda tamamen bitmesi… ‘Zehirli Masallar’, ucunda ışığın göründüğü bir yolculuk kitabı değil sadece, aynı zamanda yogaya başlamak isteyenler için işin felsefesini anlamaya yardımcı olacak yoga öğretilerini de anlatan bir kişisel gelişim kitabı. “Yoga fiziksel bedenimle aramda bağ kurmama, onun söylediklerini duymama, topraklanmama ve bedenimin içinde ruhumu bulmama yardım ediyor.” diyen yogi Arzu Özev’in sözlerine kulak verin, hem bu hikâyedeki karşılığınızı hem de hayatta kendimizle bitmek bilmeyen kavgamızın bir sonu olabileceğini görün…

Zehirli Masallar
Arzu Özev
Doğan Novus
256 sayfa, 25 TL.