Güncelleme Tarihi:
Perili Köşk, pandemi nedeniyle uzun süredir ziyaretçilere kapalı olan kapılarını Alman fotoğraf sanatçısı Axel Hütte’nin antik dünyayı zamansız bir bakışla günümüze taşıyan ‘Chronostasis’ sergisi ile açıyor. Küratörlüğünü Hans Irrek’in üstlendiği sergi, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun siparişi üzerine sanatçının 2017 ve 2018 yıllarında gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretleriyle Efes, Milet, Perge, Sagalassos, Hierapolis ve Afrodisias’ın da aralarında bulunduğu 14 antik kentte yaptığı çalışmalara odaklanıyor. Projeye sanatçının inisiyatifiyle dahil olan Didim ve Milet gibi farklı yerleşimler de eklenince görkemli bir ‘Asya Minör antik kentleri’ projesine dönüşmüş. ‘Chronostasis’ ile Hütte, yorumladığı tüm mekânları tarihin gölgesinden çıkarıp günümüze ulaştırarak görsel bir canlılığa kavuşturuyor; zamanı artistik bir öğe olarak pratiğine dahil ediyor.
Sanatçı, peyzajı statik bir fon olarak görüp fotoğrafladığı antik yerleşimleri ölümsüzleştirerek zaman algısını dönüştürüyor ve izleyiciyi ortaya çıkardığı büyüleyici güzellikteki imgelerle baş başa bırakıyor.
Borusan Contemporary’deki ‘Chronostasis’ ile sanatseverleri Anadolu’nun antik kentlerinin zengin tarihini yeniden keşfetmeye çağıran Axel Hütte ile sergiyi konuştuk:
‘Chronostasis’ serginiz Ege ve Akdeniz’deki antik kentler üzerine bir çalışma. Sizi binlerce yıl öncesinin kentlerine götüren duygu neydi? Antik kentler üzerine çalışma fikri nasıl ortaya çıktı?
Çalışma yaptığınız kentlerde seçiminizi belirleyen etkenler nelerdi? Üzerinde çalıştığınız antik yerleşimlerin seçimleri neye göre yapıldı?
Başta yalnızca dört mekânı ziyaret etmem önerilmişti ancak ben kendimi alamayıp 18’den fazla antik yerleşimi ziyaret ettim. Gündoğumundan güneşin batışına kadar ve bazen de gece boyunca çalıştım.
Geçmişin görkemini hâlâ yaşatan antik kentler ile içinde yaşadığımız günümüz kentlerinin mimarisini karşılaştırmak mümkün mü? Sanatçı olarak nasıl bir fark ya da benzerlik görüyorsunuz?
Antik yerleşimlerin de günümüz şehirlerindeki gibi sorunları vardı. Su ve yiyecek tedariki, kentlilerin ilgilerini çekmek için sunulan eğlenceler ve kültür aktiviteleri gibi. Pazaryerleri, kütüphaneler, tiyatrolar ve hamamların yanında tapınaklar da inşa etmişlerdi.
Bu projeyi sanat kariyerinizde nasıl konumlandırıyorsunuz?
Antik kentleri fotoğraflamak yoluyla zamanın kendisini de görselleştirdiğinizi düşünür müsünüz?
Zamanı ifade etme fikri her zaman fotoğraf ve film gibi modern iletişim araçlarının öncesine dayanır. Şair ve yönetmen Andrey Tarkovski’nin ‘Zamanı Yontmak’ ismiyle bir kitap yayımlamış olmasına şaşmamak gerek.
Doğanın tasarımı, çalışmalarınızı düşününce üzerine düşündüğünüz en önemli konulardan biri. İnsanoğlu tasarım yaparken doğayı taklit mi ediyor yoksa onunla mücadele mi? Bu sizin karelerinize nasıl yansıyor?
Mimarların en önemli meselelerinden biri doğadan devşirdikleri formların kendi çalışmaları üzerindeki etkisi oldu. İyonik sütunlarda akantus bitkisinin motiflerine veya sarmal yapılara rastlarız. Bu dekoratif öğeler dorik sütunlarda yoktur. Bu tam da sanat tarihçilerinin üzerinde çalışmayı sevdikleri zamanın ruhundaki (Zeitgesit) değişimi gösterir. Bense mimariye başka bir açıdan bakıyorum.
Serginin küratörü Hans Irrek, “Hütte’nin fotoğrafları, güncel sanat büyük kültürlerin kalıntılarıyla karşılaştığında nelerin mümkün olabileceğini gösterir” diyor. Ne diyorsunuz bu tespite?
Bu alıntı sanırım bir tasavvur yaratmak ve gerçekliğe başka bir açıdan bakmak anlamına geliyor. Benim sanat anlayışım gerçekliğin duygusal ve atmosferik etkisine odaklanır. Bu etkiyi bütün algıların alt katmanı olarak düşünebiliriz. Tarihsel mimarinin ihtişamı ve güzelliği her detayda gözlemlenebilen ve insanı hayrete düşüren bir zanaatkârlık yetisine dayanıyor. Efes’teki Teras Evler’de taş işçilerinin eserleri ve tabii ki duvar resimleri çok kuvvetli. Bahsettiğim hayreti fotografik imgede yakalayabilmek sanatsal bir görev. Belki açıklanamaz bir iş bu; bir sır. Ve işin sonunda ortaya çıkan görüntüler her zaman rüyaya benzeyen anılar yaratmalı.
Çok seyahat ettiğinizi ve çalışmalarınızı bu seyahatlerde gerçekleştirdiğinizi biliyoruz. Nerelerdesiniz şu anda ve yeni neler var objektifinizde?
Geçen yıl bulutlarla kaplı dağlar üzerine bir fotoğraf serisi hazırladım. Deniz seviyesinden 2 bin 500 metre yükseklikte gerçekleştirdim çekimleri. Bu çalışmalar seneye İtalya’daki Brescia Müzesi’nde sergilenecek. Bir başka serim de Sicilya’daki barok iç mekânlar üzerineydi. Ne yazık ki bu seriyle ilgili her şeyi kendim organize etmek durumunda kaldım.
Axel Hütte’nin ‘Chronostasis’ başlıklı sergisi, Perili Köşk’teki Borusan Contemporary’de 28 Ağustos’a kadar görülebilir.
‘ChronostasIs’ kitabı da yayımlandı
Borusan Contemporary, sergi paralelinde özel bir yayına da imza atıyor. Axel Hütte’nin Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu tarafından sipariş edilen proje kapsamında oluşturduğu serinin yanı sıra sanatçının Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda bulunan ve özel olarak getirilen diğer eserlerine de yer veren sınırlı edisyondaki fotoğraf kitabında Hütte’nin fotoğraflarına, Borusan Contemporary Müdürü Dr. Kumru Eren ve sergi küratörü Hans Irrek’in makaleleri eşlik ediyor. Hütte’nin fotoğrafladığı antik kentlerin tarihçesi ve sanatçının çalışmaları üzerine hazırlanmış bu kapsamlı yayını, ArtStore’dan edinebilirsiniz.