Güncelleme Tarihi:
COVID-19 günleri ulusal ve uluslararası ölçekte sanat dünyasını da epeyce sarstı. İptal edilen sergiler, fuarlar, konuk sanatçı programları derken sanatçılar, kurumlar, bağımsız sanat alanları, sanat eleştirmenleri ve sanat izleyicisi sürecin etkisi altında kalan paydaşlar. Yaklaşık üç aydır kapalı olan sanat galerileri, randevuyla da olsa yavaş yavaş kapılarını izleyicilere açmaya başladı. Teşvikiye’deki yeni mekânına taşınan Vision Art Platform da Leyla Emadi ve Rafet Arslan’ın üretimlerine yer veren ‘Olası Her Rüya’ başlıklı sergiyle izleyici karşısına çıktı. Sergi özgürlük, zorunluluk ve irade mefhumlarını tarih şeridinde çeşitli coğrafyalar üzerinden irdeliyor.
Derin ve katmanlı anlam biçimlerini barındıran özgürlük ve istenç (irade) insanın olmazsa olmaz ihtiyaçları olarak kulağımıza çalınan kavramlardan sadece ikisi. Felsefeden edebiyata, hukuktan sanata kadar birçok disiplin arasında gidip gelen bu ikili, sanırım 1789’dan beri ‘trend topic’. Genellikle tarih yazımı ve sunuşu da öncelikli olarak Batı üzerinden ele alındığı için kavramların Doğu’yla eşleşen anlam evreni göz ardı edilmiş. Sergide ise Leyla Emadi’nin üretimlerinde bunun tezadı bir anlatı var. Buda’nın deyişlerinden biri “Hiçbir şey bekleme, her şeyi takdir et” diye Türkçeye çevirebileceğim bir cümlenin İngilizcesini dairesel beton bir blok üzerine yazılmış olarak gördüğümde aklımda şehirlerin beton blokları belirdi. Aynı odada bu işin tam karşısında yer alan ve özetle hayatın getirdikleri karşısında kurban veya kazanan olmanın kişinin kendi elinde olduğunu vurgulayan bir diğer iş de ikisi arasındaki bir diyaloğa zemin hazırlıyordu. Şayet mekânda bulunabilseydiniz işlerin tam ortasında bedeninizle duracak ve anlatıların içinizden geçmesine izin verecektiniz. Akışta olmak veya anla eşlemek diye tabir edilen hissiyatı kiminiz belki de yaşayacaktı. Ancak unutmayalım ki bu hissiyatı yaşamak beton blokların popüler olduğu dönemde doğan insanlar için o kadar kolay değil. Maddiyatın yanılsamalı halleri etrafınızı sarıp, simülasyon yolculuğu başlayabilir.
Simülasyon demişken, sergide ütopya-distopya arasında bir hat oluşturan Rafet Arslan’ın üretimlerinden ‘Çığırından Çıkmış Zaman’, izleyiciye girişin devamındaki koridorun sonunda “Hoş geldiniz” diyerek göz kırpıyor. Sergide yer alan işlerinin çoğu kolajlardan oluşan Arslan, hafızasındaki kazılar sonucu kısmen aşina olduğumuz imgeleri bir araya getirerek izleyiciyi bireysel belleğine konuk ediyor.
Salgın günlerinde eve kapanan insanlık için bir eserin içine konukluk, eser ne anlatırsa anlatsın gönülleri ferahlatan bir gezinti diye düşünüyorum. Kişinin kendi bellek odalarından çıkıp başka bellekleri ziyaret etmesi kolektif belleğin de yolunu görünür kılan bir haritadır. Arslan’ın ‘Kayalıktaki Sirenler’ isimli kâğıt üzerine akrilik ve kolajla oluşturduğu üretimi de kolektif belleğimizdeki kadın imgesini harekete geçirecek haritadaki noktalardan biri. Sirenler Batı mitolojisinde yer alan deniz yaratıklarıdır ve deniz kızlarından farklı olarak iki kuyruğa sahiptirler. Güzel sesleriyle denizcileri büyüleyip sonrasında yedikleri rivayet edilir. Sirenler eskinin birtakım anlatıları deyip geçmeyin, bakınız hem sanatçının güncel bir işinde hem de Starbucks logosunda karşımıza çıkabilir.
GALERİ MEKÂNI 3 BOYUTLU MODELLEMEYLE DİJİTALDE
Biraz da serginin ‘online’ kavramıyla ilişkisine değinmek istiyorum. Zira sergi, galeri mekânının 3 boyutlu modellemesiyle galerinin internet sitesinde (https://www.visionartplatform.co/) de karşımıza çıkıyor. Sanatçıların üretimleri hem Teşvikiye’deki galerinin duvarlarında hem de bir sanal gerçekliğe atanan mekânın duvarlarında künyeleriyle asılı halde. İzleyici için ilginç yanlardan biri de galeri mekânını kuşbakışı deneyimleme imkânı. İçerisinde eserlerin yer aldığı ve sizin komutlarınıza göre büyüyen, küçülen, çeşitli yönlere döndürülebilen bir mekân, izleyicisine yeni bir görme biçimi de öneriyor. Sanatta çokça tartışılan interaktif terimini ve görme biçimlerini tekrardan düşünmek ve tartışmak için zihin açıcı bir kurulum. Serginin online ziyaret linki için Vision Art Platform’un sitesini veya Instagram hesabını ziyaret edebilirsiniz.
Her şeyin karmaşıklaştığı, sosyal medyanın gücünün gitgide arttığı, insanların dahasını istemeye devam ettiği yüzyılımızda özgürlük ve istenç kavramları olası birçok manipülasyona da açıktır. Biraz azalmak, beklemek ve sonrasında yeni bir tasarım ile hem bireysel hem de kolektif olarak hayata devam edebilmek sanırım COVID-19’un bize hatırlattıkları arasında. Çünkü görünenin ötesindekine bakabilmek için ilk katmanların altına inmekte fayda var. Belki de mağaranın derinlerine indikçe negatifteki pozitifi pozitifteki negatifi idrak edebilme yetimiz aralanıyordur.
Leyla Emadi ve Rafet Arslan’ın ‘Olası Her Rüya’ başlıklı sergisi 27 Haziran’a kadar Vision Art Platform’da. Sergi info
@visionartplatform.co adresinden randevu alarak gezilebilir.