Güncelleme Tarihi:
Flanör zihin yolda olmak ister. Aylaklığın bir adım ötesi olarak dünyada düşünerek dolaşmayı sever. Öte yandan ‘yer’, ‘yurt’ kavramları da üzerinde durulması gereken meselelerdir bu türden zihinler için. Çünkü ancak hayal ettiği ve o an istediği yerde olarak bilinci kırabilir saplanıp kaldığı yerdeki düşüncelerini. Tam da bu nedenle yoldadır. Ve yine bu nedenle zamanla değişen, başkalaşan algılama ve görme biçimlerinin mahiyetini kavramaya çalışırken, yolu üzerinde karşılaştığı her imgeyi sürekli çağıyla, kendi yaşadıklarıyla tartar.
Dünyanın en önemli sanat figürlerinden biri olarak niteleyebileceğimiz Patti Smith’in de hayatı böyle algıladığı, tarttığı, yaşadığı bir dönemi var. Smith, San Francisco’nun efsanevi konser salonu Fillmore’daki yeni yıl konserlerinin ardından, kendini Santa Cruz sahilinde aylaklık yaparken bulur. Grup arkadaşı konserden sonra kötüleşmiş ve hastaneye yatırılmıştır; yoğun bakımdadır. Smith ise düşünceli hâliyle bir ‘flanöz’ olarak yaşayacağı bir yılın tam eşiğindedir. Sebep sonuç ya da ne olacağını düşünmeden, ani bir kararla yollara düşer. Düştüğü yıl ise Çin takvimine göre Maymun Yılı’dır. Gezip, düşünüp yazarak geçirdiği bu bir yılın verimini de Çin takvimine isimlendirir: ‘Maymun Yılı’. Smith’in kitabı şimdi Seda Ersavcı’nın leziz çevirisiyle okur karşısına çıktı.
Smith’in moteller, yollar, arabalar, tabelalar ve gördükleri üzerinden kaleme gelse de aslında içsel yolculuğunun bir yansıması ‘Maymun Yılı’. Buna paralel olarak kitapta, ön planda yer alan “yol”un kendisiyse de bu içsel yolculukla birlikte şekilleniyor her şey. Smith’in bu kendi içine ve dünyaya doğru yol alma tutkusu zamanı durdurmuş değil elbette. Tam da bundan, 2017 yılına dair kimi toplumsal yansımalar da sayfaların arasında okuruna kendini gösteriyor. 2017 yılının Amerika’sından önemli kırılma anlarının, Smith’in yaratıcı zihninde ne türden karşılık bulmuş; ‘Maymun Yılı’ bunu da gösteriyor.
Yanında polaroid fotoğraf makinesiyle kimi zaman deklanşöre basarak, kimi zaman deklanşöre basıp elde ettikleriyle konuşarak ve daha da ötesi kendini, iç sesini dinleyerek, duymaya çalışarak, kendiyle yeniden tanışma çabasına düşerek, hayatla yeniden merhabalaşma niyetiyle geçirdiği bir yolculuk bu.
Yolculuklara, içe bakışlara, Amerika’da yaşananların aktarımına rağmen bir yanıyla oldukça sakin bir kitap aslında ‘Maymun Yılı’. Smith’in kalemi belki de bu dinginliği sağlayan. Çünkü yazar, tüm akışı olabildiğine sindirerek yaşamayı, dolayısıyla aktarmayı seçiyor. Bu seçim kelime tercihlerine ve metnin ruhunu da yansımış durumda. Bir anlamda Patti Smith’in yazıyla düşünmesinin, düşünerek yol almasının, yol alarak yaşamasının ürünü diyebiliriz ‘Maymun Yılı’ için. O tüm bunları yaparken zihnini sakinleştirip yazı durakları yaratıyor kendine. Hayat akarken düşünüyor, düşündükçe de kalemi çalışıyor, çalışıyor...
Gündeliğe atılmış notlar, dipnotlar özelliği de var ‘Maymun Yılı’nın. Oldukça kişisel bir günler dökümü olarak da okumak mümkün ayrıca. Müziği ve edebiyatı tüm kalbiyle hisseden, hissettiklerini aktarmada da sakıncasız davranan bir ruhun, paylaşım isteği gibi de görebiliriz pekâlâ. Alabildiğine samimi, alabildiğine açık, alabildiğine zihin açıcı. Smith’in kendine has polaroidleriyle süslenen, sürükleyici, zarif ve hayal ile gerçeğin kol kola yürüdüğü bir kitap ‘Maymun Yılı’.