Yiten bir aşktan geriye kalan...
Güncelleme Tarihi:
Eyüp Aygün Tayşir yeni romanı ‘Yiten Bir Aşkın Şarkısı’nda zor olanı hakkıyla yapıyor; yakın dönemi edebiyatın imkânlarıyla anlatıyor. Bugünün meselelerini sıcağı sıcağına ele alırken konuyla mesafesini korumayı da başarıyor.
İlk kitabını yayımladıktan sonra Hürriyet Kitap Sanat geleceğe kalacak yazarlar arasında göstermişti Eyüp Aygün Tayşir’i. Galiba öyle de oluyor. Tayşir, kurgu dışında bir (‘Bu Tez Nasıl Bitecek?’) ve kurgu olarak (‘4 Hane 1 Teslim’, ‘Sabitâlem Mahallesi’, ‘Tuhaflıklar Fabrikası’, ‘Yiten Bir Aşkın Şarkısı’) dört kitap yayımladı. Aynı zamanda akademisyen olan Tayşir’in yazma ve anlatma becerisi hemen ilk satırdan okurunu yakalıyor.
Yakın dönemi edebiyatın imkânlarıyla anlatmak, bir kurgunun konusu haline getirmek zor bir iş. Günceli o anın içindeyken yazmak hem çok rastladığımız bir durum değil hem de belki biraz demlenmesi gereken bir durum. Tayşir ise bunu ustalıkla yapıyor. Yazar ‘Yiten Bir Aşkın Şarkısı’nda, bugünün meselelerini bugünden sıcağı sıcağına anlatırken mesafesini de korumayı başarıyor. Sündürmeden, çekiştirmeden, bir ajitasyona dökmeden derinlikle yapabilme becerisi bu. Aslında hepimizin tanığı olduğu, bazılarımızın bire bir yaşadığı bir dönem aralığına ışık tutuyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde iki öğrencinin yaşadığı bir aşk hikâyesi anlatılıyor. Romanın katmanlarında ise iki aile üzerinden sınıfsal çatışmalar belli belirsiz yer alıyor. Bitmek bilmeyen toplumsal ikilemler, aile habitusları ve elbette içinde olduğumuz politik iklim, romanın mekânsal ve zamansal detaylarını oluşturuyor.
Roman kahramanlarından Alper, Boğaziçi Üniversitesi’nde Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Enstitüsü’nde -bilinen adıyla ATA’da- okumaktadır. Boşanmış bir ailenin çocuğudur. Annesinin solculuk geçmişini roman ilerledikçe izlediği haberlerden, yaklaşan seçimle ilgili düşüncelerden hemen anlıyoruz. Babasının ise birkaç yerde varlığını hissetmekle birlikte ataerkil bir yapısı olduğunu, sorumluluklarından kaçma eğilimini çözmek zor değil. Kardeş Cengo ise aslında yabancılaştırma unsuru gibi bir karakter, ne tam anlamıyla var ne de yok. Alper’in net bir politik duruşu olmamakla birlikte aslında kuşağının özelliklerini taşıyan bir liberalliktedir.
Alper’in âşık olduğu Sedef de yine Boğaziçi’nde okuyor, psikolojide. Üst sınıf bir aileden gelen Sedef’le sınıfsal olarak farklı dünyaların insanı olsalar da aşk onları buluşturuyor. Dönem; Gezi’nin sonrasında, 2015 seçimlerinin hemen öncesinden aynı yılın sonbaharına uzanan bir aralıktır. Bu yazı yazılırken ikinci turuna hazırlandığımız cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi politik iklimin sert ve baskın olduğu bir aralıkta akmaktadır hikâye. Ailede, sokakta, arkadaş buluşmalarında, sevgili sohbetlerinde, sofralarda, meyhanede siyaset konuşulmaktadır. Memleket meselesine dertlenmek ortak yazgı neredeyse bu topraklarda.
Kitabın arkasında listelenen müzikler, şarkı sözleri satır aralarında hikâyenin akışına eşlik ederken aynı zamanda ‘okurken dinlenecekler listesi’ni de vermekte. Burada ‘spoiler’ vermeden sadece sürpriz sonlu olduğunu yazalım. Okurken sona yaklaştıkça midenize bir yumruk yemiş gibi hissedeceğiniz korkunç bir gerçeklikle bitiyor roman...
Heyecanla ve bir solukta okudum. İstanbul’da geçen öğrencilik yıllarıyla romanın satırlarında karşılaşmak çok keyifliydi. Yiten bir aşkla birlikte genç olmanın tuhaf muğlaklığını işleyen yazar kendi kuşağının nabzını çok iyi tutuyor.
İyi edebiyat okumanın bir hazzı var. Son zamanlarda edebiyatımızın yeni kalemler kazanması bu açıdan müthiş bir zenginlik sunarken geleceğe olan umudumuzu da yeşertiyor.
Eyüp Aygün Tayşir
İletişim Yayınları, 2023
348 sayfa.