Güncelleme Tarihi:
Özel ve tarihi günlerde önemli kişileri ya da olayları ‘doodle’ adını verdiği özel bir logoyla sergileyen dünyaca ünlü arama motoru Google, bu kez Yeşilçam’ın duayen isimlerinden Hulusi Kentmen’i anasayfasına taşıdı. Ama 20 Ocak 1912 tarihinde doğan ve 20 Aralık 1993 yılında hayatını kaybeden Hulusi Kentmen’in doğum günü ve vefat yıldönümü olmamasına rağmen ‘doodle’ hazırlanması merak konusu oldu. Google hazırlanan ‘doodle’ hakkında şu açıklamayı yaptı: “Bugünün Doodle’ı, aktör Hulusi Kentmen’i saygıyla anıyor. Kentmen, Türk sinemasının Yeşilçam döneminin en sevilen ve en üretken oyuncularından biriydi.”
20 Ocak 1912’de Tırnovo, Bulgaristan’da doğan Hulisi Kentmen, İzmit Körfezi’nde büyüdü. Akçakoca İlkokulu’ndaki tiyatro salonunda oyunculuğa olan ilgisi başladı. Kentmen, Deniz Kuvvetleri’nde görev yaptı. Astsubaylık görevi 1961 yılında sona erdi. Üstlerinin hoşgörüsüyle askerlik mesleğini sona erdirene kadar sanat icra etti. Halkevleri’nde tiyatroya başladı. Burhan Tepsi tarafından keşfedildi. Bilinen ilk oyunlarını, Rahmi Dilligil tarafından kurulan Ses Tiyatrosu’nda oynadı. Halkevi’nde Reşit Baran’ın yönettiği Hisse-i Şaiya oyunuyla profesyonel olan Kentmen, 1942’de “Sürtük” filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. İlk ciddi rolünü Ferdi Tayfur’un “Senede Bir Gün” adlı filmiyle oynadı. Sinemaya başladıktan sonra da zaman zaman tiyatro oyunlarında sahne aldı. Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen “Çatallı Köy” oyununda rol aldıktan sonra 1965 yılında bu oyunu, oyuna konu olan köyde (Afyon’un Emirdağ ilçesinin Çatallı köyünde) Hüseyin Baradan, Şahin Tek ve diğer oyuncularla birlikte sahneledi.
81’İNDE HAYATA VEDA ETTİ
1938’de Refika Kentmen’le evlendi. Volkan adlı bir oğlu ve daha sonra iki torunu oldu. Amatör olarak fotoğrafçılıkla da ilgilendi ve keman çaldı. 1980 yılında İzmir Fuarı’nda Akasyalar Gazinosu’nda Hülya Koçyiğit’in kadrosunda çıktı; keman çalıp parodiler yaptı. Türk sinemasında bir klasik olan oyuncu 81 yaşında 20 Aralık 1993’te böbrek yetmezliği sonucu yaşamını yitirdi. Karacaahmet Mezarlığı’nda yatan usta sanatçının balmumu heykeli yapıldı. Ekim 2020’de İzmit’te hayatının bir bölümünün geçtiği evi de müze yapıldı.
Hulusi Kentmen, neden hep “iyi” rollerde yer aldığını bir röportajında şöyle anlatmıştı: “Hem komediye hem drama uyum sağlayabiliyorum, yalnız kötü adam oynayamıyorum. Çünkü tipim kötü adama müsait değil. Bir defa oynamaya kalktım, bir şeye benzemedi.”
KORKUDAN BAYILDIĞI AN
Gençliğinde Deniz Kuvvetleri’nde astsubaylık yapan Hulusi Kentmen’in korkudan bayıldığı an 1964’te Hürriyet’te “Duydunuz mu” köşesinde yayımlanmıştı: “Kentmen, Boğazda Karakol Gemisi’nde vazifeliyken Ses Tiyatrosu’nda başrollerden birini almış, gündüzleri gemisinde, geceleri de sahnede çalışıyordu. Bir akşam tiyatroya gelirken gişeden bilet alan tuğamirali gördü. Heyecandan nutku tutuldu ve içeri girerek ‘Ben bu akşam sahneye çıkamam’ dedi. Ama oyuna çok kısa süre kalmıştı. Yapacak bir şey yoktu. Hulusi Kentmen’e fazla makyaj yaptılar, o da sahnede sesini değiştirdi. Ama heyecandan o kadar kötü oynuyordu ki, o günkü oyun pek başarılı değildi. Oyun sonunda kulisteki odasının kapısı çalındı. Kapıyı açar açmaz, rengi sarardı. Karşısında tuğamiral ile yaveri duruyordu. İskemleye çöküverdi. Tuğamiral durumu yumuşattı: ‘Hulusi, senin methini duydum, seyre geldim. Ama sen sahnedeki arkadaşlarının bile oyununu bozdun.’ Hulusi Kentmen rahatladı. Zaten 1961’de emekli olana kadar, komutanlarının hoşgörüsüyle askerlik ve oyunculuğu bir arada götürdü.”
Hulusi Kentmen’in torunu Melek Kentmen dedesine ait olduğu iddia edilen “En acısı da zengin fabrikatör rollerini oynadıktan sonra, eve gitmek için durakta otobüs beklemekti” sözüyle ilgili şu açıklamayı yapmıştı: “Dedem film setlerine hep kendi aracıyla giderdi. Ama bu söylediğim, halktan değildi, hiç otobüse binmezdi anlamına gelmesin. Ama o zamanın şartları şimdiki gibi değildi. Şimdilerde film setlerine servisle gidilebiliyor çünkü. Mavi üstü açık bir arabası vardı hatta. Ama kesinlikle bir halk adamıydı dedem.”