Güncelleme Tarihi:
M. Utku Yeşilöz’ün ilk kitabı ‘Belki Bugün Nardır’ (Epona-Terrarium) için şiirler çiçek açmış desem doğru, kırlarda çimen telaşı desem daha doğru, en iyisi ormanların gürültüsüne kulak vermek ki orada bu dediklerime hayvanlar, kuşlardan oluşan bir senfoni de eşlik etmektedir zira: “Biz sevdiğimiz anne kilimlerinin üzerinde narlayacağız” diyorsa, bu narın çatlamasıyla şiirin bereket kazanmasındandır: “ırmak için taş tekil, su kendinden sade”dir. Kitabın adından mülhem belki bu şiir ilmidir, ot ilmidir, kuş ilmidir: “ötede bize bir heves mi gerekli/ bir iki karahindiba, kır lalesi/ bir iki aşılı gül, gelincik içinde/ bize göğe yükselen başka başka/ ötüşler gerekti.” Bazı şiirleri okuyunca ‘başka başka ötüşler’in güzel gerekliliğini hissediyorsunuz, Utku’nun kitabı da onlardan. Hem şiir sevinci var hem kırların sevinci, en çok da sözcüklerin sevinci parlatıyor gözlerimizi!
Barış Yıldırım’ın üçüncü kitabı ‘Yürümek İsteyen Ayak’ (Epona-Terrarium). Onun şaşırtıcı zenginlikteki şiirini Arkadaş Z. Özger Jüri Ödüllü ‘Şey’r’azadlar’ kitabıyla tanımıştım. Şaşırtmayı ve sevindirmeyi sürdürüyor. Yaşamı, politik olanı, gündelik olanın eleştirisini ve klişeleri korkmadan şiire toplamayı başaran, bu yönüyle de şiirimize ivme kazandıran 90’lar şiirinden geçerek gelmiş bir şiir. ‘Depresyona Girenlere Öğütler’ verecek kadar genç, “Ben Barış Yıldırım, altta kalmışların şairi” diyecek kadar güngörmüş, ‘İçinden Nevşin Mengü Geçen Şiir’ yazacak kadar da harbi bir şiir ve şair: “Ben Barış Yıldırım, hain, tekinsiz/ ve çöl bakışlı ve çok gören-/ susmak olmaz ve de sual yarım/ iftihar prens”.
‘Belki Stockholm’de Bir Banka Soymalıyım’ (Epona-Terrarium) Fuat Eren’in ikinci kitabı. İlki ‘Kokusuz Bahçeler’ 2015 yılında yayımlanmış. İkinci kitabının adında bir Attilâ İlhan çağrışımı var, belkisi var, banka ve soygun yok, aksine klasik ustalığa doğru bir yöneliş var. Sakin şiir. Eski güzel yazları buruklukla değil, yaşanmışlığı sevgisiyle anmak gibi bir hoşluk içinde: “Zamanın birinde küçük bir yaprağa değmiş ellerim”, özetlemek için değil ama anlaşılsın diye aldım bu dizeyi, Fuat Eren’in şiiri tam da böyle. Biraz da “kahraman olduğunu bilmesin kimse/ sen de bilme, ne güzel şeydir küçüklük” dediği yerde, çocuklukta bir ucu. Hem de “varılmaz ufuk, ne güzel şeydir küçüklük”.
Burcu Arslan ilginç bir iş yaptı, iki ilk kitabı birden yayımladı: ‘Hani Alkış’ ile ‘Sus Diyorduk Dünyaya’, ikisi de şiir tasarım dükkânı The Poet House yayını, İsmail Sertaç Yılmaz’ın her kitaba değil yalnızca, her şiire özel çizgileriyle ve birbirinden albenili kapaklarıyla iki güzel kitap. İkinci ilk kitap ‘Sus Diyorduk Dünyaya’ içeriğiyle de özel. Burcu Arslan 2022’de yitirdiği annesinin günlüğünden ve onun her yıl aldırıp her yaprağını okuttuğu Saatli Maarif Takvimi bilgilerinden yararlanarak ve onlara da yer vererek şiirler yazmış. “Bir tek hatırlayabilsem. Zihnim acaba boşaldı mı?” diye yazmış annesi günlüğüne, Burcu da ‘Sessizlik Cumhuriyeti’ şiirini yazmış: “Bir yere varmaktan daha ağırı vardı bizim için;/ sessizliğimiz”. Müzik ilgisinden gelen bir şarkısı var şiirlerinin: “Adım/ atsam/ güruh/ hengâme/.../ Sussam/ şaşırıp/ dönüp/ hengâme”.
Şiir: “şimdi yeni şeyler söylemek lazım!”