Yazıyor... Yazıyor... ‘İyi haberler’i yazıyor!

Güncelleme Tarihi:

Yazıyor... Yazıyor... ‘İyi haberler’i yazıyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2022 13:45

Atalarımızın ağaç gövdelerinin üstünü kazıyarak haberleşmelerinden yüzyıllar sonra bugün aklımızda tek bir soru var: “Facebook’ta iyi görünüyor muyum?” Annete ve Peter Nobel’in basın sanatı koleksiyonundan küratör Christoph Dosweld’in seçtiği 300 çalışma, Pera Müzesi’nde.

Haberin Devamı

Pera Müzesi, küratörlüğünü Christoph Dosweld’in üstlendiği ‘Ve Şimdi İyi Haberler’ başlıklı sergisiyle izleyiciyi, bilginin kaynağına doğru bir yolculuğa çıkarıyor. İsviçre’nin parmakla gösterilen koleksiyonerlerinden Annete ve Peter Nobel’in basın sanatına dair topladığı eserler gazeteciliğin, basın tarihinin ve medya-sanatçı ilişkisinin izini sürüyor. ‘Ve Şimdi İyi Haberler’ sergi başlığı; “İyi haber nedir”, “En son ne zaman iyi bir haber duyduk”, “İyi haberlerin kaynağı nedir” sorularını da beraberinde getiriyor. Bu sorular sergiyi gezerken Alberto Giaocometti, Aleksandr Rodchenko, Andy Warhol, Andreas Gursky, Jenny Holzer, Bedri Baykam, Barbara Kruger, Christo, David Hockney, Dennis Hopper, Elmgreen&Dragest, Fernand Léger, Georges Braque, Henri Cartier-Bresson, Joseph Beuys, Özlem Günyol&Mustafa Kunt, Le Corbusier, Malevich, Man Ray, Mayakovski gibi yaşadıkları çağa yön veren sanatçılar tarafından cevaplanıyor. Sergi bir taraftan insanlık tarihi boyunca basının kitleleri ve sanatı nasıl etkilediğini gösterirken, bir taraftan da yüz yılı aşkın zaman dilimi içinde medya tarihini ve bu süreç içinde değişip dönüşen yaklaşımları inceliyor.
İnsan doğası gereği çevresinde olan biteni, yenilikleri, hava durumunu, ekonomiyi, sınır komşusunda patlak veren savaşı, magazinel olayları merak eder. Güvenilir bilgiye ulaşmak ister. Gazetenin insanlığın ilk icatlarından biri olması bu nedenle çok da şaşırtıcı olmasa gerek. İnsanoğlu buluş yapma yeteneğine sahip olduğunu anladığı an bunu duyurmak için gazeteye ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacın asal nedenini, koleksiyonerler Annete ve Peter Nobel şöyle açıklıyor: “Bu yeni beceri sayesinde art arda geleceği belli olan yeni icatlar, ancak gazete aracılığıyla her yerde duyurulabilirse, insanlığın bir parçası haline gelecektir.”
Matbaanın icadıyla artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. İlk haberler ‘dini broşürler’ olarak halka ulaşır, 18’inci yüzyılın sonlarına yaklaşırken ‘gazete’ basılmaya başlar. 19’uncu yüzyıldaysa artık matbaalarda resim de basılmaya başlar. Annete ve Peter Nobel, matbaanın ivme kazanan bu gelişimini şöyle özetliyor: “Resimli dergiler hem basını hem de sanatı dönüştürdü. Bundan böyle sanat artık sadece ‘gördüğünü resmetmek’ten ibaret olmayacaktı.”

Yazıyor... Yazıyor... ‘İyi haberler’i yazıyor


AĞAÇ KABUĞUNDAN DİJİTAL AYAK İZİNE...
Sergide yer alan konstrüktivizm, yeni gerçekçilik ve pop art sanat akımlarını yansıtan çalışmalar hem medya ve sanat çatışmasının izlerini taşıyor hem de medya tarihinde son 20 yılda yaşanan değişimlerin ve bu değişimlerin basın sanatındaki etkilerinin altını çiziyor. Dijital çağda artık Twitter, Facebook, Twitch, Instagram gibi sosyal ağlar üzerinden iletişim kuruyor ve bilgi alıyoruz. Atalarımızın ağaç gövdelerinin üstünü kazıyarak haberleşmelerinden yüzyıllar sonra bugün aklımızda tek bir soru var: “Facebook’ta iyi görünüyor muyum?”
Sabah, sıcacık yatağımızda okuduğumuz bir haberin altına anında yorum yazıp haber kaynağına dijital ayak izimizi bırakabiliyoruz. Ayak izimiz asla silinmeyecek. Hatta bir gün kaynak olarak kullanılabilecek. Artık bilgi akışının yarattığı bu sınırsız ekosistemin bir parçasıyız. Totaliter rejim tarafından takip edilebilir, kaydımız alınabilir ve günün birinde kapımız çalınabilir. Oysa ‘www’ yani ‘World Wide Web’ ile birlikte bilgi demokratikleşecek, bilgi akışı şeffaf bir biçimde eşitlik ilkesi gözetilerek yayılacaktı. Christoph Dosweld, Jean Baudrillard’ın ‘İmge: Şiddetin Kökeni ve Hedefi’ makalesinden yola çıkarak medya ve sanat arasındaki ilişkiyi şu ifadelerle anlatıyor: “Baudrillard, 1999’daki ilk Basın Sanatı koleksiyon kataloğunda ‘şeffaflığın şiddeti’nin geri dönüşü olmayan bir etki yaratacağı öngörüsünde bulunmuştu. O tarihte internet, henüz birkaç nerd’ün oyun alanıydı, ‘shitstorm’ yabancı bir sözcüktü. ‘Fake news’ yani sahte haber diye bir kavram yoktu. ‘MeToo’ çok uzaklardaydı. Facebook, Twitter ve Instagram mevcut değildi. Ve Baudrillard, bu ileriyi gören metnini mekanik bir daktiloda yazmış, ‘faks çekerek’ yollamıştı.”
Annete ve Peter Nobel’in Basın Sanatı koleksiyonu, Dadaistlerin kolaj tekniği kullanarak ürettikleri bildirilere, Parisli yeni gerçekçilerin ürettiği basılı malzemeye, pop art’ın öncüsü Andy Warhol’un Interview dergisine, fütürist manifesto ya da Sovyet propagandasının adeta bir temsili haline gelen konstrüktivizm akıma kadar sanat ve medya arasındaki ilişkiyi anlatan, 300’e yakın çalışmanın bir araya gelmesinden oluşuyor.
‘Gazete’ kavramını odak noktasına alan sergi; metin ve haber ilişkisini, fotoğrafın kullanımıyla birlikte değişen medya anlayışını ve totaliter rejimlerin kitle iletişim araçları üzerindeki etkisini inceliyor. Ayrıca toplumsal cinsiyet, din, etnik köken gibi kavramların sanat ve medyadaki yansımalarını çok katmanlı biçimde ele alıyor.
Sergiyle eşzamanlı yayımlanan ‘Ve Şimdi İyi Haberler’ gazetesi ise Ece Temelkuran, Süreyyya Evren, Ahu Antmen, Erkan Saka, Evren Savcı, Esra Özdoğan gibi isimlerin yazılarına yer veriyor.
Sergi 7 Ağustos 2022’ye kadar Pera Müzesi’nde izlenebilir.

BAKMADAN GEÇME!