Güncelleme Tarihi:
Başlı başına birer kavramdır dil, dünya ve benlik. Bir yazı insanı için herhalde vazgeçilmez temel değerler bunlar olmalı. Zadie Smith bu üç elementi hem belirsiz hem istikrarsız görüyor (Şahsi hayatından söz ederken, çocukluğunda da aile içinde hiçbir şeyin kesin olmamasından ve hiçbir sözün verilmemesinden bahsediyor). Yazmak ona göre bu üç unsurun kesişme noktasında var olur. Sanırım gerilim katsayısını artırmak için belirsizlik ve istikrarsızlıktan dem vuruyor. Bu yolla, hem edebiyatın önceden kestirilemeyen yaratıcılığına hem de bilgi türü olarak ayrıksılığına parmak basıyor. Denemeyi de bu bağlamda ‘duygusal deneyim’ diye niteliyor Smith, denemelerinin toplamı ‘Yazarlar İçin Dans Dersleri’nde. Değişmez gerçeklikler olmadıkları için de özgür kaldıklarını öne sürüyor. Okur, bu bilgiyle, onları ‘bağlanmaksızın’ okumalı görüşünde.
‘Dünya’, ‘Sahne’, ‘Galeri’, ‘Kitaplık’, ‘Özgür Hissetmek’ anabaşlıkları etrafında bir yazarın dil, dünya ve benlik döngüsüne şahitlik ediyoruz. Avrupa (İngiltere) ile Amerika arasında gidip geliyor yazma mekânları. Bu yolla hem onun zengin ilgi dünyasına açılıyor hem de kavramsal olanla günlük olanın örülüşünü izliyoruz. Daha çok kavramdan değil kendi hayatından, deneyim ve izlenimlerinden yazıya koyuluyor Smith. Bu yolla, okuru daha içeri çekmeye çalışıyor. Çağdaş birer olgular ve olaylar geçidi yazdıkları. Yeni normalden jenerasyon/kuşak çatışmalarına, iklim değişiminden televizyonların bitmek tükenmek bilmez şov dünyasına değin hemen her şeye kalem değdiriyor. Keskin bir gözlemci olduğu kadar yeri geldiğinde sivri dilli bir yazar olmaktan geri durmuyor.
Deneme kitaplarında, kitaba isim veren yazılar hep merak edilir (Eğer isim bu yazıdan çıkmışsa elbette). Zadie Smith, ‘Yazarlar İçin Dans Dersleri’nde, ‘yazmak ile dans etmek’ arasında bağlantılar buluyor. Kendisini ortaya koyarken ‘tek bir kelimeye ihtiyaç duymayan dans’tan, bir kelime sanatı olan/onsuz olamayan yazı ne öğrenebilir diye soruyor. Dansçıları izlerken çok şey öğrendiğinin altını çiziyor Smith. Duruş, tavır, ritim ve tarz öğrenmenin az şey sayılamayacağını ifade ediyor. Hiçbir şeyi olmayanların yazmak ve dans etmekte de birleştiklerini düşünüyor. Baryshnikov, Nureyev, Madonna, Beyoncé, Michael Jackson gibi dansçılar üzerinden yürütüyor ve oradan Virginia Woolf, Shakespeare, Jane Austen’a inerek aktarıyor düşüncelerini. Uzun birer hikâye havasına sokuyor adeta metinleri. Romancılığından aldığı güçle de detayları zevkli hale dönüştürüyor. ‘Saat ikiyi on yedi geçerken, Charlotte Rampling, muhtemelen Fransa’da bir yerlerdeki bir bahçede, yalnız başına oturarak çikolatalı ekler yiyip sigarasını içerken’ karşımıza çıkıveriyor mesela. Ve sinema sanatı da hatırı sayılır derecede ilgisini çekiyor denemelerde.
Bir yazarın denemelerinde yazarlara, kitaplara değinmemesi beklenemez. J. G. Ballard, Hanif Kureishi, John Gray, Geoff Dyer, Philip Roth uzun uzadıya yer buluyorlar Zaide Smith’in dünyasında. Diğer yandan, bir romancının dünyasını geliştiren konular, akıl edişler, yaşantılar, sorunlar ve sorular nedir, sanki onların izdüşümü gibi ‘Yazarlar İçin Dans Dersleri’ ‘Dans’ en geniş anlamda yorumlama denemesi.
YAZARLAR İÇİN DANS DERSLERÄ°Â
Zadie Smith
Çeviren: Soner Sezer
Everest Yayınları, 2021
536 sayfa, 45 TL.