Yazarların haleleri var mıdır?

Güncelleme Tarihi:

Yazarların haleleri var mıdır
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2017 13:13

Yetenek dedikleri, bir içten gelme hali... İlk öykü kitabı ‘Anne Kız, Harikasın’ ile karşımızda olan Elif Türkölmez’in metinlerini tanımlamamı isterseniz, bu içten gelme halinden dem vurarak başlarım lafa...

Haberin Devamı

Yetenek dedikleri şey bir içten gelme hali olsa gerek. Ne bileyim müzikse sizi kafa olarak uzakta olduğunuzda bile yakalayacak, “Ne diyor o” diye kulak kabartmanızı sağlayacak. Yazıysa mesela yazarın kalemi kadar, kafasını kaldırıp etrafına bakabilme kabiliyetine, gördüklerini görme şekline de hayran kalmanıza sebep olacak. “O baktığı yerde onu nasıl görmüş o” dedirtecek. “Elif’in metinlerini tanımla” deseniz, işte bu içten gelme halinden dem vurarak lafa başlarım. Şimdi artık ‘Anne Kız, Harikasın’ı elimizde tutabildiğimiz için size bir tane de ondan hediye ederim.
“Yazarların tepelerinde haleleri, sırtlarında kanatları olduğunu sanırdım. Öyle bir şey olmuyormuş kitabın basılınca” dedi Elif kahve içmek ve ‘Anne Kız, Harikasın’ı konuşmak için buluştuğumuzda. İnsan, durduğu yerde duran bir ütüden bile hikâye çıkarabiliyorsa bence oralarda bir hale de olabilir bu arada. Dikkatli bakmak lazım.
Nitekim ‘Anne Kız, Harikasın’da da plastik masalar, Sinop mantıları, akbiller, alyanslar, bir belediye otobüsünün camından dalınan uzaklar, ağzından çıkanı kulağı duymayan adamlar, ‘gündelik problem’ deyip geçtiğimiz ama aslında hayatın ta kendisi olan şeylerle boğum boğum boğulan kadınlar var. Mesela Serkan’ın “Şuna Kürt böreği demesen” çıkışına “Neye, Kürt böreğine mi” sorusuyla cevap veren Nergis, mesela “Annem hamile olduğunu doğurduğunda anlamış ama buna da hiç şaşırmamış. Çünkü o zaman bizim oralarda karın ağrısıyla koştuğu heladan kucağında bebeğiyle çıkan kadın çokmuş. Doğurdukları çocukların hayatları da bu yüzden bok gibi geçermiş. Benimki de o hayatlardan biri olacakmış” diyen Şükran, mesela IKEA’da yaşayan ve bütün kadınlara yanına taşınmalarını salık veren Amanda Aman...
Fonda çalan efkârlı şarkılar var ayrıca. “Babam ‘Ben ekmek parası için bütün gün it gibi çalışayım, sen dondurma yala’ diye anneme bağırıyor, kağıt helvalara, dondurmalara, kokoreçlere, Üsküdar sahiline hatta Zeki Müren’e ağzına geleni sayıyordu. Ben içimden ‘Tövbe’ diyordum. Zeki Müren’i, Allah’tan, peygamberden sonra sayıyordum” gibisinden bizi kalkıp bir müzik açmaya iten. Ocakta yemek, sobada çay, sofrada hamsi ve bol yeşilli salata da var.
Peki diyelim yazarımızda hale yok, kanat yok. Ama ortada çok güzel öyküler var. Nasıl çıkıyor bunlar. Şöyle diyor Elif: “Şimdi benim telefonumun notları o kadar dolu ki. Artık uyarı geliyor sil diye. Öykülerim hep böyle. Bir şey görüyorum, oraya koyuyorum, duruyorum. Hamur mayalamak gibi o mayayı koyuyorsun oraya, o bir süre mayalanıyor. Başına oturduğun zaman kıvamını almış oluyor, küçük kurabiyeler yapması kalıyor. Birisi nasıl yazılır diyorsa onun formülü basit, oturursun yazarsın. Ben bu notları bu telefona alıyordum ama bunu oturup yazma işini telefon yapmayacaktı. Ama bir gün öyle bir program da yazarlarsa inanılmaz severim ve kullanırım.” Ahmet Cemal’in “Yazarlık popo terbiyesidir” tespitine atıfta bulunup hemfikir oluyoruz.
Zaten kahve buluşmamızın büyük kısmında hemfikir olarak vakit geçiriyoruz. Misal o sanatın muhtelif dallarının küçük bir şeyi anlatmak için edebiyattan daha verimli olabildiğini söylüyor ve “Yani insanın bir şeyi anlatmak gibi bir derdi varsa ki var herhalde, sanatın bazı başka türleri bana yer yer daha tutumlu geliyor” diyor. Sonra da Manolya Çelikler’in işlerini örnek olarak gösteriyor. Düşünüyorum, doğru diyor sonucuna varıyorum. O arada Elif’in sebze çorbasını da son derece içinden gelerek yaptığını ve aslında çorbayla da bir şey anlattığını düşünüyorum.
Bir tek bu ‘hale’ konusunda görüş ayrılığına düşüyoruz. Kitabı okuduğumdan beri bana Elif’in halesi de kanadı da varmış gibi geliyor. O diyor, “yok”. Gerçi baktığınız zaman hale de dünyadaki en önemli şey olmayabilir. İyi bir öykü veya tatlı bir sofra ile kıyaslanabilecek kadar değil en azından.

ANNE KIZ, HARİKASIN

Yazarların haleleri var mıdır

Elif Türkölmez
Çınar Yayınları, 2017
80 sayfa, 10 TL.

BAKMADAN GEÇME!