Yazarak kendi evini kuruyor...

Güncelleme Tarihi:

Yazarak kendi evini kuruyor...
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2020 01:16

Hazal Yılmaz ‘Görülmemiş Mektuplar’da, küçük bir kız çocuğundan bir kadın yaratmanın eşiğinde büyümenin acısını çekerken, okurunu bu büyümenin tanıklığına davet ediyor. Bazen deneme, bazen şiirli düzyazı tadındaki mektuplarda yetişkin bir kadın olmaya giden yolda ayağına takılan tüm taşlar var.

Haberin Devamı

“Benim evim anımsadıklarım, benim evim hayalini kurduklarım. Evim, gelene geçene baktığımız kahvede oturduğumuz iki sandalye... evim kendim.”

Hazal Yılmaz, ikinci kitabı ‘Görülmemiş Mektuplar’da yaşama dair bir anlatı kuruyor. Yazar, küçük bir kız çocuğundan bir kadın yaratmanın eşiğinde büyümenin acısını çekerken, okurunu mektuplar aracılığıyla bu büyümenin tanıklığına davet ediyor. Hemen her kız çocuğunun cinsiyetinden ötürü yaşadığı tedirginlik, yaşıyla birlikte değişen bedeniyle kurduğu ilişki, aşk ile kurmaya çalıştığı bağ, içinde biriken cam kırıkları ve kendiyle birlikte büyüyen, kendini büyüten acı... Anlıyoruz ki, Yılmaz için yazmak bir idealden ziyade kendini ifade edebilmenin yolu, yaralarının merhemi, tanımadığı babasına ulaşmanın aracı ve yaşamanın olmazsa olmazı. Yazmanın insanın sağaltan tarafını çok erken yaşta keşfetmiş Hazal Yılmaz.
Kitabın tanıtım metni ve Hazal Yılmaz hakkında yazılanlar hep aynı girizgâhla başlıyor: “Basın tarihinin 748 yıllık mahkûmiyet ile en uzun süreli cezasına çarptırılan devrimci Veli Yılmaz ile bir ekol gibi nice gazeteciler yetiştiren duayen Neyyire Özkan’ın kızı Hazal Yılmaz...” Dolayısıyla, yüklenilmiş bir çocukluk ile başlayan bir yaşamla başa çıkmanın yolu, Hazal Yılmaz için yazmaktan geçmiş. Önceleri babaya yazılan mektuplarla başlayan yazma serüveni, ki bu neredeyse hayatının çeyreğini oluşturan bir süreyi kapsıyor, daha sonra arkadaşlara, sevgililere, kendine ulaşmış. Sonra sonra yaşamın kendisi haline gelmiş yazmak. Çocukluktan, ilkgençlikten, yoldan, doğadan, atıklardan, kadınlardan, Greta’dan, dünden, siyasetten, savaştan, bugünden, sevgiliden... ezcümle, yaşama ait her andan birer mektup yazmış gibi Hazal Yılmaz. Mektupların yazıldığı yerler, kendinin içinde bulunduğu anlar. Ve tüm yazılar o anlarda yazılmış. Hiçbirinin başka yeri yok. Bazen yalnızlıkta, bazen beklentide, bazen eşitlikte, şakada, sabah rutininde, sokakta ya da başkalarının hayatında. Andan ana göçen bir kalemin hissettikleri, gördükleri ve yaşadıkları var ‘Görülmemiş Mektuplar’da.
Kitabı oluşturan mektuplar, bazen deneme, bazen anı tadında. Bazen de şiirli bir düzyazı kıvamında. Bu mektuplarda, yetişkin bir kadın olmaya giden yolda ayağına takılan tüm taşlar var. Hayal kırıklıkları, öfke, acı, bolca sıkıntı, keder, aşk, özlem ve huzurla bezeli irili ufaklı taşlar. Aslında yazarak kendi evini kuruyor Yılmaz. Okurlarıyla hayata dair her şeyden sohbet ediyor satır aralarında. Mektup yazmayı sevenlerin, mektup yolu gözleyenlerin, mektupları hâlâ el yazısıyla yazanların, yazmakla özel bir bağ kuranların severek, biraz da kendini bularak okuyacağı bir anlatı ‘Görülmemiş Mektuplar’. Hazal Yılmaz’a göre yaşamak bir başkaldırı ve bu başkaldırı merak etmekle başlıyor. Yılmaz’ın yeni kitabı ‘Görülmemiş Mektuplar’ da bu başkaldırının manifestosu: “O bir kişiyi kalan 233’ten ayıran ne biliyor musun? Merak. Ve o merak bizi ırkçı, faşizan, cinsiyetçi, ayrımcı tüm söylemlerden kurtaracak. Merak dünyayı birleştiren süper kahraman olacak.”

GÖRÜLMEMİŞ MEKTUPLAR

Yazarak kendi evini kuruyor...

Hazal Yılmaz
Karakarga Yayınları, 2020
160 sayfa, 24 TL.

BAKMADAN GEÇME!