Güncelleme Tarihi:
Maja Lunde bir ailenin yaşadığı ağır kayıp sonrası üzerine çöken yas ve kederi, yeni umutları ve neşeyi simgeleyen noel ruhunu fona alarak anlatıyor. Bu zıtlık hikâyeyi çok katmanlı, gittikçe derinleşen bir yapıya kavuşturmakla kalmıyor, kayıplar karşısında duyulan kederle yaşama sevinci arasındaki dengeyi yeniden kurabilmeyi öngören mesajını da güçlendiriyor. Zira romanın başkarakteri, ablasını altı ay önce kaybetmiş olan Christian’ın asıl derdi de noelin kutlanıp kutlanmaması değil aslında. Evlerine çöken kasvetin bir daha hiç kalkmamasından, anne-babasının ve küçük kız kardeşinin asla eskisi gibi olamayacağından korkuyor Christian.
Ve kalbi bu duygularla dolup taşarken karşılaşıyor Hedvig’le. Bir anda, hızla başlayıp hızla ilerleyen bir dostluk ikisininki. Neşeli, delidolu, bir kar tanesinde bile hayatın tüm güzelliklerini görebilen ve Christian’a da hatırlatan bir kız Hedvig. Ama aynı zamanda tarif edilemeyen bir tuhaflığı var. Her daim boş olan evlerinin esrarengiz havası, bahçede bir görünüp bir kaybolan ürkütücü, yaşlı bir adam ve Hedvig’in kaçamak cevapları Christian’ın aklını gittikçe karıştırıyor.
Tüm bunlar hikâyenin gizemini son ana kadar korumasını, gittikçe daha sürükleyici bir hal almasını sağlıyor. Maja Lunde bir taraftan bunu başarırken diğer taraftan Christian ve ailesinin duygularını, eve çöken sessizliği bile karaktere dönüştüren bir ustalıkla anlatıyor. İllüstratör Lisa Aisato ise bir metne çizimleriyle eşlik etmenin çok ötesinde bir işe imza atıyor. Işıl ışıl kar sahneleriyle yarattığı masalsı dünya bir yana, duyguları birer renge bürüyüp içimize akıtarak anlatılmaz bir deneyim yaşatıyor. Christian’ın gizemli, yaşlı adamı takibiyle başlayan süreçse inanılmaz bir sürprize dönüşerek onun ve ailesinin yaşamla bağlarını yeniden kurabilmeleri için umut oluyor.
KARDAN KIZ KARDEŞİMÂ
BÄ°R NOEL HÄ°KÂYESÄ°Â
Maja Lunde
Resimleyen: Lisa Aisato
Çeviren: Ebru Tüzel
Can Çocuk, 2022
200 sayfa.
KÄ°BRE KARÅžI DAYANIÅžMA!Â
Güç denilen şeyin cüsseyle, kas ve bilek gücüyle alakası olmadığını biliyoruz. Öyle olsa minicik bir solucan, bir güve, bir uğurböceği, bir çayır sineği ve bir de tırtıl birleşip kendilerinden kat kat iri bir horozu nasıl alt ederlerdi? Serap Gürbulak Biçici gerçek gücün dostluk ve cesaretten doğup dayanışmayla büyüdüğünü tatlı mı tatlı bir öyküyle anlatırken kaba kuvvetten doğan kibre meydan okuyor.
Küçücük bir gölün çevresindeki yemyeşil çayırda yaşayan solucan Umtiti hayatı, arkadaşlarını ve bir de yanı başındaki kuşların yaptığı sabah müziğini çok seviyor. Ama koca bir horozun keskin gagasıyla burun buruna geldiği o günden sonra hayat zindan oluyor Umtiti’ye. Her gün bir sürü lezzetli yiyecek bulma sözü vererek horozu o günlük kendisini yemekten vazgeçiriyor ama bin pişman oluyor. Zavallıcık bir anda horozun kölesi olarak buluyor kendini. Gece-gündüz durmaksızın yiyecek topluyor ama açgözlü horozu doyurmak ne mümkün. Ne zaman ki harika bir öğün olacağını düşündüğü arkadaşlarını kandırıp kendisine getirmesini istiyor horoz, işte o zaman kafasının tası atıyor Umtiti’nin; dur bakalım horoz efendi, o kadar da uzun boylu değil!
LÃœTFEN BENÄ° YEME!Â
Serap Gürbulak Biçici
Resimleyen: Şebnem Aydın
İthaki Çocuk, 2022
40 sayfa.