Güncelleme Tarihi:
Millet olarak tarihi, kahramanlar ve zaferler üzerinden okumak gibi değişmez bir karakterimiz var. Oysa yenilgiler kadar ikinci derecedeki şahsiyetler de hem tarihin bir parçası hem de aydınlatıcısıdırlar. Günlük tartışmaların uzağında, tarihçi, elindeki malzemeyi yavaşça masaya koyar ve soğukkanlılıkla konuşmaya başlar. O vakit anlaşılır ki, çatılan tarih algısında daha nice gedik ve doldurulması gereken boşluklar vardır. Sadece modern tarihçilik değil, modern ilim ve modern edebiyat da sapaklardan ilerlemeyi tercih eder. Parçadan bütüne gittikçe tablonun tamamlanacağına inanır.
Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle üç ay üç gün padişahlık yapan V. Murad ve onun oğlu Selahaddin Efendi, tam da sözünü ettiğimiz bu duruma örnektir. Doğumu, yetişmesi, yılan hikâyesine dönen hükümdarlığı ve belki de her şartta çatallanan kişiliğiyle V. Murad, tarihçiler kadar edebiyatçıların ilgi odağı olmaya adaydır. Çünkü tecrübe ettiği şey bir çağ karmaşasıyla beraber bir iktidar ve imparatorluk çözülüşünün çarpıcı detaylarını sunar bize. Bu bağlamda Edhem Eldem çalışması ‘V. Murad’ın Oğlu Selahaddin Efendi’nin Evrak ve Yazıları’nda V. Murad’dan hareketle Osmanlı toplumsal sistemine ve bu sistemin çağla açılan ve bir türlü iyileşmeyen yaralarına dokunur. Büyük siyasal teorilere değil tekil şahıslara yoğunlaşır.
Masonluğu ne kadar önemli ise III. Napolyon gibi Avrupa iktidar çevreleriyle kendi inisiyatifiyle temas kurması da o kadar ilginçtir V. Murad’ın. Burada, hem masonluk hem de güç ilişkisi devşirme isteği düşünüldüğünde, artık Osmanlı merkez kafasının, kültür, düşünce ve iktidar yaratma alanını çoktan yitirdiği görülecektir. Tarihteki sürükleniş zaten sonuçta bir merkez kaybıdır. Edhem Eldem, V. Murad’dan hareketle bu güç ve zihniyet çözülüşlerine küçük de olsa dokunuşlarda bulunur ve sözü V. Murad’ın oğlu Selahaddin Efendi’ye getirir.
Sultan 2. Abdülhamit iktidarının hemen öncesinin bu karmaşık günleri eldeki belgelerle daha bir canlanır. Paşalar, şeyhülislamlar, şehzadeler hepsi bir iktidar havuzunun içinde çalkalanıp dururlar. Bu çalkantıda, özellikle Cleanthi Scalieri ile yazışmalar ve ilişkiler dikkat çekicidir. Mason Locası’nın lideri, Scalieri hem bir padişahı kendi locasına çekmeyi başarmış hem de oğlu dahil bir devre hamilik etmek istemiştir. Eldeki belgelere, şahıslar kadar tarihin zihniyet düğümlenmesi yönünden bakmakta yarar vardır. Gizli tarih yönünden değil.
Edhem Eldem, “eldeki malzemeyi okuyup yorumlamanın sayısız şekli olabileceğini” vurguladıktan sonra, sansasyonel yaklaşımlara prim vermediğini ifade ediyor. Yayımlanan ilk cilt bir yazışmalar toplamıdır ve bütün tamamlandıktan sonra belki daha bütüne bakmaya imkân verecektir. Türkçe ama karşılıklı Fransız alfabesiyle yazılan mektuplara dilcilerin de kayıtsız kalmayacağı kesin.