Güncelleme Tarihi:
Tezgâh arkası her zaman merak edilir ancak söz konusu olan bir ‘bar’ın tezgâh arkası ise bu merak ikiye katlanır, çünkü burada pek çok hayat yeniden ve yeniden yaşanır. Müdavimler, tek gecelik müşteriler, çalışanlar derken alkolün de etkisiyle hayatlar birbirine karışır. Tezgâhın arkasından görülen yaşam her adımda biraz daha bulanıklaşırken kimileri bu bulanık dünyadan yeni anlamlar türetir, kimileri ise bu dünyada ipin ucunu kaçırdıkça kaçırır.
‘Sisters/Kardeşler’ romanıyla tanıdığımız Patrick DeWitt de yeni romanı ‘Arınmalar’da, işte bu bulanık zemindeki ipin ucunu kaçırmış yaşamlara, bar tezgâhının arkasından bir bakış yöneltiyor. DeWitt’in romanıyla yönelttiği bu bakışı, aynı havayı soluyarak çürümeye devam eden insanların bir temsili olarak da okuyabiliriz fakat yazar, bu ‘çürüme’ izleğinin yanına daha pek çok mesele katarak anlattığı hikâyeyi modern bir kayboluş destanına çevirmeyi başarıyor.
Roman boyunca, kurgunun akışına dahil edilmiş her unsur birbiriyle müthiş bir uyum içinde hareket ediyor. Kahramanlarını, eski güzel günlerinden alkolle birlikte uzaklaşarak içine düştükleri kayboluş ekseninde anlatan DeWitt, romanına mekân olarak da zamanının ünlü, şimdilerde ise gözden düşmüş, bir anlamda çürüyüp gitmiş bir Hollywood barını seçiyor. Tıpkı romanın kahramanları gibi bu barın da güzelliklerini ara ara görürüz fakat nihayetinde unutulmuş ve kendisi gibi müşterilerine mesken olmuştur.
DeWitt’in bu bardaki gözü ve aynı zamanda romanın anlatıcısı ise isimsiz bir barmen; tezgâhının ardından, önünde akıp giden kayıp dünyayı izliyor. Müşterilerin her gece hiçliğe tekrar tekrar yuvarlanışını izlerken, kendi romanı için de notlar alıyor ayrıca. İşler ise romanı için not almak amacıyla hayatlarına yakınlaştığı müdavimlere verdiği alkolden fazlasını kendi kadehine doldurmasıyla değişmeye başlıyor. Fakat -söylendiği gibi- ismini bilmiyoruz barmenin. Yazar, onu da kayıplardan saymış ya da herkesin kendini yeniden tanıyabileceği bir ayna gibi görmek istiyor olacak ki onun için bir isim arayışına girmemiş. Zaten roman ilerleyip de isimsiz barmenin başına gelenleri gördükçe, yazarın ona biçtiği kaderin de müşterilerinkinden farklı olmadığını görüyoruz.
Fakat onun farkı; tüm her şeyi yıkıp atacak bir acı reçeteye sahip olmasıdır!
Bu noktada durup DeWitt’in roman diline odaklanmak gerekiyor. Barmen anlatıcı, ‘sen’ diliyle götürüyor romanı. İlk bakışta metinden uzaklaştıran bu dil, sayfalar ilerledikçe, kahramanın isimsizliğiyle beraber, okuruyla bire bir iletişime geçen bir metin haline getiriyor ‘Arınmalar’ı. Tüm o “Geliyorsun”, “İçiyorsun”, “Kusuyorsun”lar arasında okurlar, onlara doğru açılmış bir pencerede görmeye başlıyor kendini.
DeWitt’in açtığı bu pencerede ise bağımlılık gibi çok alçaltıcı bir portre çıkıyor ortaya. Bazen komik, bazen hüzünlü, bazen acı, bazen korkunç fakat her adımda biraz daha yalnızlaşan bir romandan çok, bir portre özünde ‘Arınmalar’. İsimsiz bir barmen özelinde anlatılmış fakat yalnızlığı hemen herkese sirayet eden bir portre...
ARINMALAR
Patrick DeWitt
Çeviren: Avi Pardo
Domingo Yayınları
178 sayfa, 22 TL.