Yalçın Gökçebağ: Aklım hep köyde

Güncelleme Tarihi:

Yalçın Gökçebağ: Aklım hep köyde
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2022 11:32

64 yıllık sanat yaşamında 4 bine yakın eser üreten naif resmin büyük ismi Yalçın Gökçebağ, İş Sanat Kibele Galerisi’nde açtığı retrospektif sergisi ‘Geçmiş Uzun Sürer’de geçmişin izini sürüyor ve yaşadığı o naif, içten ve masalsı çocukluğunu hatırlıyor: “Köyde geçirdiğim çocukluk günlerimin saflığı, güzelliği, doğallığı gözümün önünden gitmiyor. Zihnimde hâlâ o köy yaşantısında yaşıyorum.”

Haberin Devamı

Küçük bir çocukken, annem ve babamla Selçuk Meryem Ana Kilisesi’ne giderken gördüğüm yemyeşil, sapsarı tarlalar beni çok etkilemişti. Sizin çalışmalarınızı izlerken de hep bu çocukluk anımı hatırlıyorum. Siz doğayı hangi yönüyle ele alıyorsunuz? Çalışmalarınızda gördüğümüz masalsı pastoral manzaralar nerede?
1974 yılında eşimle beraber akşam bir arkadaşın evinden dönerken, arkamızdan hızla gelen bir araba bize çarptı. Neredeyse tüm vücudumuzda çok kötü kırıklar oluştu. İki sene boyunca biraz hastanede, biraz evde alçılar içinde yattık. O zamana kadar biraz daha karamsar, soyut, kavramsal resim yapıyordum ve birdenbire bir düşünce geldi aklıma. Kendime “Hayat güzeldir, yaşamaya değer” dedim. İnsanın en güzel anıları da çocukluk anıları... İyileştikten sonra o gözle resimler yapmaya başladım ve yaptığım resimler çocuk gözüyle gördüklerim; köy düğünleri, tarlada çalışanlar, imece usulü birbirinin tarlasında üzüm toplayanlar... O zamanlar tarlaları uçak gibi tepeden 90 derece açıdan görüyorum ve bu şekilde her şeyi topluca görme imkânım oluyordu. Perspektif yoktu, bu bana ayrı bir diziliş, kompozisyon şekli getirdi. Mesela elma bahçeleri, portakal bahçelerini diziyordum, değişik bir açıyla da karşıdan insanları yapıyordum, adeta minyatürü andırıyordu ama minyatür değildi ve bu çalışmalarım uzun süre devam etti. Bu tarzın başlangıcı aşağı yukarı 1975-76’dır.

Haberin Devamı

Yalçın Gökçebağ: Aklım hep köyde

Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Rahmetli babam gezici başöğretmendi, annem de ev hanımıydı. Ben de öğretmen çocuğu olarak okula devam ettim. Babam iki yıl benim de öğretmenim oldu. Çocukluğum köyde geçti, Denizli’nin Çal ilçesinde. Su yoktu, ben de düz damlı evlerde büyüdüm. Bağda, tarlada, tamamen özgür bir yaşantımız vardı. Bizim bir eşeğimiz vardı, ağabeyimle suya giderdik. Çocukluğum kırlarda, bayırlarda çok güzel geçti.

Yalçın Gökçebağ: Aklım hep köyde

Serginizin başlığı ‘Geçmiş Uzun Sürer’; siz zamanın göreceliğini nasıl yorumluyorsunuz?

Benim hayatım çalışmakla geçti. Yalnız kaldığım zamanlarda bazen geçmişi düşünüp kendime soruyorum: Ben buraya nasıl geldim? Ne zaman oldu tüm bunlar, neler yaşandı? Bu soruların cevabını asla bulamıyorum. O kadar çabuk geçti ki; çalış, çalış, çalış. Neler neler oldu, kimler geldi geçti ama hepsi sanki tek bir ‘an’ gibi ve işte elimizde kalan sadece şimdiki zaman. ‘Geçmiş Uzun Sürer’, tüm hayatımı özetleyen bir sergi ve açmayı her zaman istediğim bir sergi oldu. Bu anlamda benim için ayrı bir önem taşıyor.

Haberin Devamı

Geçmişi, çocukluğunuzun köy hayatını resim aracılığıyla kaydetmek sihirli bir ‘şey’ olsa gerek...
Hep şunu söylerim, ben bir türlü köyden şehre gelemedim. Hâlâ köyde yaşıyorum, aklım hep köyde. Fiziksel olarak şehirde yaşamam bu gerçekliği değiştirmiyor. Köyde geçirdiğim çocukluk günlerimin saflığı, güzelliği, doğallığı gözümün önünden gitmiyor. İnsanların birbirlerine olan yaklaşımlarını, yardımlaşmalarını, komşuluk ilişkilerini, saygı ve sevgiyle seslenişlerini unutamıyorum. Köyün sesi, at arabalarının tıngırtıları, eşek anırmaları, sığırların sesleri, sürülerin akşamları köye dönüşleri... Beni en çok etkileyen bu sesler. Ben zihnimde hâlâ o köy yaşantısında yaşıyorum.

Haberin Devamı

Tarlada çalışan emekçiler, bacasında dumanı tüten kerpiçten bir ev, tarlada azıklarını yiyen köylüler izleyicinin kulaklarına ne fısıldıyor?

Yalçın Gökçebağ: Aklım hep köyde

Şehirlerde yaşayan insanların yüzde 80’i köyden göç etmiştir, geçmişleri köy yaşantısıyla ilişkilidir. İzleyici bu nedenle geçmişlerini görüyor, eski günleri, çocukluk günlerini hatırlıyor. Bu felsefenin üstüne gidiyorum. Ayrıca ben bir kameraman olduğum için; sıkı bir ışık dersi gördük. Bu nedenle çalışmalarımda romantik, şiirsel bir ışık yakalıyorum. En güzel ışık zamanı akşam güneşi batarken açığa çıkar. İnsan yüzleri, ayrıntılar, daha güzel gözükür.

Haberin Devamı

Retrospektif nitelikteki serginizde yer alan çalışmaları nasıl seçtiniz?
64 yıllık resim serüvenimde yaklaşık 3 bin 500-4 bin adet tuval üzerine yağlıboya resim yapmışım. Demek ki 3 bin 500 kişinin evinde benim resmim var. Bu resimler ile okulda ve Çapa’da yaptığım resimlerden bir seçki bu. Bazılarını da koyamadım. Kendi resimlerimi derli toplu bir arada ilk defa bu sergiyle birlikte gördüm. Çalışmalarım koleksiyonerlerden toplandı. İlk zamanlar satılamayan resimlerimi hâlâ saklıyorum. Elimdeki sakladığım resimleri de ben verdim.

Yalçın Gökçebağ’ın ‘Geçmiş Uzun Sürer’ başlıklı retrospektif sergisi 23 Temmuz’a kadar İş Sanat Kibele Galerisi’nde.

BAKMADAN GEÇME!