Güncelleme Tarihi:
Sanat dünyası aktörlerinin, harıl harıl ‘kadın sergileri’nce üretilen veya tüketilen feminist bağlamları ve bu bağlamların cinsel ayrımcılık politikaları üzerindeki etkisini tartıştığı bir statükonın tam da orta yerinde, altı kadın sanatçının kolektif bir kimlikle, yazar Ursula K. Le Guin’den esinlenerek düzenlediği ‘Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar - Kör Alan’ başlıklı sergisi Gaia Gallery’de izleyiciyle buluştu. Bundan iki yıl evvel bir araya gelen altı kadın sanatçı, TÜYAP Sanat Fuarı için bu serginin ilk ayağı ‘Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar’ı gerçekleştirmişlerdi. Ataerkil koşullanmaların ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı normlar içerisinde ‘bağımsız üretimini sürdüren sanatçı kadın evi’ kurgusu ise 2015 sergilerinin ele aldığı temel meseleydi. İlk sergideki ‘sanatçı kadın’a daha yakından bakmak adına, ikinci bir serginin düzenlenmesi için yeniden beraber düşünmeye başlayan sanatçılar, süregelen feminist argümanlara alternatifler sunmaktansa, korkuları, endişeleri, şartlanmışlıkları, pişmanlıklarıyla var olan bir sanatçı kadın portresi yaratıyorlar sergide yer alan eserleriyle. Kendi deneyim ve hikâyelerinden hareketle, sanat çevrelerinin çizdiği sınırların dışında bir yerlerde üretmeye devam eden sanatçı kadının günlük rutinlerini tartışmaya açan işler, aynı zamanda entelektüel ilişkilerdeki ‘kadın olma durumu’na ve seçimleri sonucunda yalnızlaştırılarak dışlanan kadına da dikkat çekiyor.
‘Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar - Kör Alan’ı düzenleme fikrinin nasıl geliştiğini ise serginin küratörlüğünü üstlenen sanatçı Nur Gürel şu sözlerle anlattı: “Ben 2011 yılında çocuk sahibi olmaya karar verdiğimde özellikle sanat dünyasından aldığım yıkıcı eleştiriler üzerine çocuk sahibi sanatçı ve yazarları araştırmaya başladım ve severek takip ettiğim yazar Ursula K. Le Guin’in üç çocuk sahibi olduğunu öğrendim. Onun yazın dünyasındaki gücünü üç çocuğuyla yapması bana şevk verdi. Sonrasında Metis Yayınları’ndan basılan ve yazarın denemelerinin derlendiği ‘Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar’ kitabında -mevcut feminist yanıtların bana yetmediği yerlerde- aradığım desteği buldum. Bunun üzerine altı sanatçı arkadaşımla bir araya geldim ve her sanatçının sergi kürate edeceği ve toplamda altı serginin gerçekleştirileceği bir proje oluşturma kararı aldık. Benim küratörlüğümde gerçekleşen ‘Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar’ sergileri bu projenin ilk adımları oldu.”
1985 yılından bu yana görsel sanatlar, politika ve kültürel çalışmalardaki cinsiyet ayrımcılığı ve ırkçılık üzerine oldukça protest ve eleştirel işler üreten Guerilla Girls sergisiyle eşzamanlı kurulan ‘Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar – Kör Alan’, kamusal çevre ve merkezlerin dışında kalan özel alanları mekân-uzam ilişkileri bağlamında da ele alıyor. Altı kadın sanatçının kolektif bir beden ve kimlik üzerinden sergilediği işlerini, bir de sanatçı kadınların kendilerinden dinledik...
Sylvia’ya Saygı
Nur Gürel: İşlerimde hazır görsel imajın üzerine manipülasyonlar uyguluyorum. Vogue dergisi için yapılan bir çekim görselini manipüle ettiğim ‘Sylvia’ya Saygı’ adlı işim, Amerikalı şair ve yazar Sylvia Plath’in intiharına göndermelerde bulunurken yaşam ve ölüm arasındaki çizgiyi ve varoluşsal kaygıları da vurguluyor.
Oda
Ayşegül Sağbaş: Yerleştirmelerimde kullandığım kadına ait buluntu nesneleri dantel gibi ince örülmüş ve damıtılmış saf yüzeylerle kaplıyorum. ‘Kadın olma’ya, yaşam döngüsünü sürdürülebilir kılmaya yönelik göndermeler olarak... Avcı-toplayıcı genlerimizden beslenen, içsel olduğu kadar da doğal bir çaba bu... Isırılmış bir elmadan arda kalan çekirdek metaforunun içinde barındırdığı yaşam döngüsü gibi...
Tropik
Füruzan Şimşek:
Sergi, konusu gereği özel işler gerektirdi. Bu sergi için yeni ürettiğim işlerden biri de ‘Tropik’ adlı video çalışmam. Televizyonlardaki müzik yayınlarında gösterilen tropik akvaryumun yapaylığına ve insanın doğayla yabancılaşmasına dikkat çektiğim, alabildiğine boş ve balıkların geri geri yüzdüğü beş balıklı akvaryumun yer aldığı bir video çalışması bu.
Küçük Defter
Ayşecan Kurtay: Bu çalışmam, sergi için yeni üretilmiş bir iş. Amerikalı, feminist sanatçı Miriam Schapiro’nun sanat ve zanaat çizgisini sorgulayarak var ettiği ‘femmage’ları (kadın kolajları) bu iş için çıkış noktam oldu. Bu defteri oluştururken varlığımızın temsilcisi saydığımız kıyafetler üzerine yoğunlaştım. Giysi sadece bir kumaş mı? Ben mi giysiyi taşıyorum? Seçimlerimde neler etkili? Kat kat biriktirdiklerim, ideamı şekillendirenler, -miş gibi yaptıklarım, içsel imajım ve bütün bunların altında flulaşan varlığım. Kimdim ben?
İç Ses
Beyza Boynudelik: Uzunca bir süre günlük ev işlerimi yaparken, sanat ortamına ve özelde de kendi geleceğime dair kafamın içinde evirip çevirdiğim tüm cümleler, bu video işte yerini buldu. Çekim esnasında da herhangi bir metin oluşturmadan, doğaçlama bir şekilde bu iç konuşmayı yaptım. Videoda, fasulye ayıklarken bir yandan da doğaçlama gelişen monologlar (iç konuşma) gerçekleştirerek dikkat çekmek istediğim mesele; erkeğe bahşedilen özgürlük alanı sorgusuz kabul edilirken, kadının kendine atfedilen diğer görevlerle beraber sanat üretmeye çalışıyor olması, üstelik de kadın olduğu için her an sanat dünyasından uzaklaşmasına normal gözle bakılıyor olması durumuydu.
Kalıplar
Didem Ünlü: Eskiden modelist olan annemin ders notlarının ve elbise maketlerinin üzerine kolaj tekniği ile aile albümünde yer alan fotoğrafların resimlerini yaptığım 66 parçalık seriden sadece 20 adedinin yer aldığı bir düzenleme. Birçok katmanı bünyesinde barındırdığını düşündüğüm bu iş aynı zamanda tarihsel bir bellek oluşturuyor. Bu işimin sergideki rolü ise; hep birlikte çizmeye çalıştığımız sanatçı kadın portresinin aile - kadın ilişkisinin kalıpları üzerinden sorgulandığı bir köşe oluşturmak.
‘Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar - Kör Alan’ başlıklı sergi 13 Ağustos’a kadar Gaia Gallery Dolapdere’de.