Unutarak yaşamak ya da kaçmak

Güncelleme Tarihi:

Unutarak yaşamak ya da kaçmak
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2021 20:44

Öyküleriyle tanınan Sine Ergün’ün ilk romanı ‘Kopuk’, bu dünyadan unutarak kaçan bir insanın, yine dünya baskısıyla geçmişine sürüklenmesinin hikâyesi... ‘Hatırlamak’la ilgili güçlü bir roman, sıkı bir metin.

Haberin Devamı

Güçlü bir geleneğe ve geleceğini besleyebilecek denli dirençli bir duruşa sahip olan öykücülüğümüz, her dönemde kendine ileri doğru bir adım daha attıracak önemli isimleri mutlaka seçer. Bu, öykücülüğümüzün kendi genlerine işlemeyi başarabildiği önemli edinimlerden. Bir anlamda kendi geleneğini oluşturduğunu dile getirebiliriz bu doğrultuda.
Sine Ergün’ü de son dönem öykücülüğümüzde, geleneği bir adım ileri taşıyacak isimler arasında sayabiliriz rahatlıkla. 2010’da yayımlanan ilk öykü toplamı ‘Burası Tekin Değil’den beri edebiyat dünyamızda ve bugüne kadar her yazdığıyla bir şekilde ses getirmeyi başardı. ‘Burası Tekin Değil’i, 2012’de ‘Bazen Hayat’ izledi. Bu kitabıyla nitelikli edebiyat ödüllerimizden Sait Faik Hikâye Armağanı’na değer görüldü. 2016’da yayımlanan ‘Baştankara’ ile ise Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü aldı. Aradan geçen beş yılın ardından bu kez bir romanla çıktı okurlarının karşısına Ergün; adı ‘Kopuk’.
Öyküden sonra rotasını romana kırıp bir de o sularda yüzmek isteyen yazarların metinleri öykü deneyimlerinden izler taşır. Yazı yolunda iyi bir öğretmendir öykü fakat bu, hiçbir zaman öykünün, romanın hazırlık aşaması olduğu anlamı taşımamalı. Her iki tür de kendi disiplininin yaratılmasını ister, aksine. Burada kastedilen ‘öğretmenlik’, yazarın yazıyla ilişki biçimini şekillendirmesine katkısını vurgulamak sadece. Öyküden sonra romanı deneyimleyenlerin de bu bağlamda kalemlerinde öyküyle kurdukları bağın izleri görülür. Sine Ergün’ün yeni romanı ‘Kopuk’un da bu bağlamda ele alınması gereken metinlerden olduğunu söylemek gerek. ‘Kopuk’ güçlü bir roman, sıkı bir metin. Bir öykücünün kaleminden çıktığını ise her satırında okuruna hatırlatıyor.
Sine Ergün’ü öykülerinden tanıyan okurları; onun ‘fazlalıksız ama aynı zamanda boşluksuz da’ olan üslubunu, kelime seçimlerini ve bunları metin içindeki kullanımlarında hassasiyetini, dilinin duruluğunu ve okuruna bıraktığı alanları hatırlayacaktır. ‘Kopuk’un üslubu ve dil hassasiyeti için de bunlardan farklı yorumlarda bulunmak zor. Ergün’ün dil dünyası, kendini bir adım daha geliştirerek, üstüne koyarak ‘Kopuk’ta da yolculuğunu sürdürüyor. Dil, Ergün’ün kaleminden çıkanların bir başka kahramanı olarak ‘Kopuk’ta da metin içinde yaşamaya devam ediyor.
‘Kopuk’ta olaylar ise hızını hikâyenin ana karakteri olan isimsiz fotomuhabirinin karanlık atmosferli bir şehre yolculuğuyla başlıyor. Herhangi bir yerde, herhangi bir şehir... Şehrin karanlığı insanlarından kaynaklıdır daha çok. Kargaşanın, tekinsizliğin hâkim olduğu bir dünya ‘Kopuk’ta Ergün’ün çizdiği. Roman kahramanının bu şehirdeki tek eşlikçisi ise yol boyunca yanında göreceğimiz rehberidir. Bu ikili, aynı zamanda romanın ‘hatırlamak’la ilgili dertlerinin taşıyıcısı olarak karşımızdalar. ‘Kopuk’un temel meselesi olarak belirtebiliriz hafızayı. Unutmak ile hatırlamak arasındaki boşluğun içinden konuşuyor yazar bizimle. Fotomuhabirinin geçmişe dair bulanık zihnine karşın rehberin kişisel ve toplumsal belleğe dair keskin hafızası, durumu ve bu yolculuğu daha ilginç kılıyor. Sine Ergün’ün ise tam da bu arada kalmışlığa zemin oluşturacak gerçek ve düş arasındaki o ince çizgiden okuruna ses vermesi, atmosferi kelimenin tam anlamıyla bütünlüyor.
Bu bağlamda üzerine düşünülen konudan atmosfere, dilden üsluba kadar birbirini destekleyen bir düzlemde ilerliyor her şey ‘Kopuk’un sayfaları arasında.
Şehirde bulundukları sırada ortaya çıkan karışıklıklar ise romanın fotomuhabiri kahramanını bugüne kadar hiç düşünmediği şeyler üzerine düşünmeye itecek ve bulanık zihninin yavaş yavaş aralanmaya başlamasıyla onun geçmişine doğru kat edilmesi gereken bir süreç ortaya çıkacaktır.
‘Kopuk’ta imgesel düzeyde insanın dünya ile kuşatılışını anlatıyor Sine Ergün. Bu dünyadan unutarak kaçan bir insanın, yine dünya baskısıyla geçmişine sürüklenmesini okuyoruz roman boyunca. Kişisel bellek ile toplumsal bellek arasındaki bağın gücünü sınıyoruz. Tıkız anlatımıyla insanın arada kaldığı duygularından sıyrılmasını değil, onların içine daha da gömülmesini, üzerine yeniden düşünmesini istiyor yazar.

KOPUK 
Sine Ergün
Can Yayınları, 2021
78 sayfa, 23 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!