Güncelleme Tarihi:
Pastanelerde oturmayı severim. Çay saatinin bir alışkanlık olduğunu düşünürüm. Çeşitli semtlerdeki pastaneler buluşma mekânlarıydı. Beyoğlu’ndan başlayalım. Tünel’de İstiklal Caddesi üzerindeki iki pastaneden ben Markiz’e giderdim. Oraya gidenler arasında Prof. Ragıp Sarıca ve Haldun Taner anılmalı. Lebor’da ise Abdülhak Şinasi Hisar otururdu. Oradan çıkar, Ayaspaşa’daki evine giderdi. Anlatılana göre her akşam garsona verdiği bahşişi ihmal etmezdi.
Ben Haldun Taner ile Markiz’de buluşurdum. Orası sadece pastane hizmeti vermezdi, öğle yemeğinde de bonfilesi meşhurdu. Orayı işleten kardeşler, bir kötü olay yüzünden dağıldılar. Sonradan yeniden gündeme getirilmesi başarılı olmadı. Çünkü pastaneler oraya gelenlerle yaşar. İstiklal Caddesi üzerindeki Baylan Pastanesi’nde yazarlar toplanırdı. Eski Arnavutluk Dışişleri Bakanı Baha Özer de oraya gelirdi. Enver Hoca iktidarından sonra Şişli’de Birleşmiş Milletler evinde otururdu. Attilâ İlhan, Demir Özlü oraya gelirdi. Ben de Beyoğlu’na çıktığım zamanlar oraya giderdim. İki garsonu hâlâ hatırlarım. Önceden tanıdıkları için Baha Bey’e özel ilgi gösterirlerdi. Sevdiğim yiyecekleri arasında peşmelba vardı. Şeftali üzerine krema, dondurma koyularak yenirdi.
Tünel’den Karaköy tarafına indiğinizde köşede Baylan Pastanesi’ne uğrayıp bir peşmelba yenirdi. Peşmelbayı geçenlerde yerken onun adının nereden geldiğini anımsadım. Ünlü soprano Nelly Melba’nın en sevdiği bu tatlı nasıl ortaya çıkmış? Şeftaliyi çok severmiş, üzerine de krema koydururmuş. Böylece tatlının adı sopranoya izafeten peşmelba, yani ‘melba şeftalisi’ olarak anılmış. Park Oteli’nin girişinde Park Pastanesi vardı, oranın müdavimlerinden biri sevgili Onat Kutlar’dı. Buraya genellikle emekli bürokratlar gelirdi. Hepsi de kapıya dönük otururlar, yeni gelen bir arkadaşı bekler gibiydiler. Onat Kutlar’ı da aramızdan bir başka ünlü pastanede, The Marmara’da patlayan bomba aldı. Oranın müdavimlerinden biri de Hilmi Yavuz’du. Dostları ve hayranlarıyla orada buluşup tartışırdı.
Park Pastanesi’nin karşısında Pakiş Pastanesi vardı. Orada Celalettin Ezine’ye rastlardım. Galatasaray Lisesi’nin yanında Nisuaz Pastanesi vardı. İki katlı pastanenin hasır iskemleleri dikkatimi çekerdi. Divan Pastanesi de sevdiğim, gittiğim bir yerdi. Orada da sabahları Attilâ İlhan oturur, görüşmelerini burada yapardı. Daha sonra da öğle yemeği için Nişantaşı’ndaki evine giderdi. Harbiye’deki Haylayf da çok eskilerin önemli pastanesiydi. Elbet başka semtlerde de pastaneler vardı. Elit, gitmediğim ama okuduğum bir pastaneydi... Yazımızın amacını bir kez daha anımsatalım: Adı geçen yazarların, şairlerin kitaplarını yeniden bir gözden geçirmeniz okur olarak size edebi saatler yaşatacaktır.