Unamuno’nun trajedisi

Güncelleme Tarihi:

Unamuno’nun trajedisi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2017 11:55

İspanyol edebiyatının ustalarından Miguel de Unamuno’nun 1920 tarihli ünlü kitabı ‘Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz’, özellikle ‘Önsöz’le bir tür ‘manifesto’ ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Başka bir hikâye anlatma modelini benimseyen, ‘ayakları yere basan’ bir yaklaşımla yürüyüp giden Miguel de Unamuno, İspanyol edebiyatının 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarını hallaç pamuğu gibi atmış bir üstat. Karakterlerinin eylemlerini ‘kendince’ gereksiz ayrıntılardan arındırarak hikâyeleştirdiği eserleriyle nam salan yazar, ‘öyle yapanlar’dan daha iyi mi, o tartışılır, ama tartışılmayacak bir şey var: Onun yarattığı dünya da okurla irtibat kurma konusunda ehil...

Edebiyatın kılcal damarlarına uzanan bir tür manifesto
Üstadın 1920 tarihli kitabı ‘Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz’, onun ortaya koymaya çalıştıklarını tane tane anlatıyor bize. Özellikle ünlü önsözüyle tarihe geçen kitap, Unamuno’nun ‘yaratıcı’ kavramına dair görüşlerini netleştirirken, bir yandan da edebiyatın kılcal damarlarına kadar uzanıp bir tür ‘manifesto’ ortaya koyuyor. Evet, ‘üç örnek öykü’ de Unamuno’nun kaleminin keskinliğini gösteriyor belki ama kitabın asıl taşıyıcısı ‘Önsöz’. Yazar, Cervantes’in ‘Örnek Öyküler’inden yola çıkarak kaleme aldığı bu metinde, Cervantes’in “Yararlı bir örnek çıkarılamayan tek bir öykü yoktur” cümlesinin ardında yatanları deşifre ediyor, kendi meşrebince.
Gerçekliği diline dolayan Unamuno, bu kavramın ‘okur’ gözündeki yansımasını ise şöyle açıklıyor: “Acı çekenler, yani savaşanlar -ya da isterseniz kişiler diyelim- gerçektirler, çok gerçektirler ve okurların kendilerine verdikleriyle değil, doğrudan doğruya kendilerinin namusluca var olmak ya da namusluca var olmamak konusundaki tüm içtenlikleriyle gerçektirler.” Gerçekliğe bu şekilde dokunurken, ‘gerçekçilik’ konusunda farklı düşünüyor Unamuno: “Pekâlâ, bir insan, var olmak isteyen ya da var olmamak isteyen gerçek bir insan bir simgedir, bir simge de bir insan olabilir. Ve hatta bir kavram. Bir kavram, kişi olabilir.”

Haberin Devamı

Birbirinden keskin üç ayrı metin
Unamuno, ‘Önsöz’de en güçlü darbeyi ise şöyle indiriyor: “Yaratılarımıza açıklık getirmek için savaşmak bir başka trajedidir.” Bunu söyledikten sonra “Bütün romanlarımın öyküsüdür bu Önsöz” diyerek, asıl vurgulamaya çalıştığının altını net (belki de acımasız) bir şekilde çiziyor. Bu haykırışın altında yatan kesinlikle ‘kibir’ değil, belki biraz ‘öfke’ ya da ‘isyan’. Şablonlara/klişelere karşı açılmış bir isyan bayrağı gibi bu metin, yazar ve yazar adaylarının girdabında kaybolacakları...
Üç öykü mü? Üçü de birbirinden ‘keskin’ metinler. Özellikle ilk öykü ‘İki Anne’, yazarın ‘Önsöz’de Cervantes’ten örnek vererek bahsettiği ‘etik değil estetik kaygı’ gözetmenin tam karşılığı gibi. Diğer iki öykü, ‘Lumbría Markisi’ ve ‘Tam Bir Erkek’ de bu çizginin dışına taşmıyorlar. Kadın-erkek ilişkilerini, kadının toplumdaki yerini ve tabii ki ‘olmazlar’ı anlatıyor Unamuno bu öykülerde, elindeki barutu bütün sayfalara serpmeyi de ihmal etmeden...

Haberin Devamı

Unamuno’nun trajedisi
Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz
Miguel de Unamuno
Çeviren: Yıldız Ersoy Canpolat
İş Bankası Kültür Yayınları, 2016
117 sayfa, 10 TL.

BAKMADAN GEÇME!