Umut doğayla barışmakta

Güncelleme Tarihi:

Umut doğayla barışmakta
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2017 12:22

‘Elflerin Yaşamı’, biri hayvanlarla konuşabilen, diğeri doğanın müziğini duyabilen iki olağanüstü yetenekli çocuğun, yaşadıkları evrenin yeniden iyi bir yer haline gelmesine umut oluşunun hikâyesi.

Haberin Devamı

Fas asıllı Fransız yazar Muriel Barbery; insanların sabahları zeytinli açma yiyip kahve içtiği, üzerine sigara yaktığı, Twitter’daki haberlere asap titretip, Instagram’daki kedi videolarıyla sırıttığı, yırtık pırtık uyuduğu, mutsuz ve donuk uyandığı, yeni çoraplar alması gerektiğini düşünüp, nefret ettiği gömlekler giyerek işe gittiği, okuduğu kitapları yarım bıraktığı, babaannesini aramadığı dünyamızdan, bildik ve sürprizsiz dünyamızdan, hep büyülü bir yer olarak söz eder. Ben kendisini bu yüzden, güneşin altında söylenecek daha pek çok söz olduğunu anlatan güleryüzlü hikâyeleri, olağanüstü tanımlamalar ve cömert karakter kalabalığıyla bezeli romanları yüzünden çok severim. ‘Kirpinin Zarafeti’, ‘Gurme’nin Son Yemeği’ harika kitaplardır.
Son romanı ‘Elflerin Yaşamı’, mistik öğelerin bolluğu ve dini ve kültürel göndermelerin sıklığıyla, yazarın diğer kitaplarından bir ölçüde ayrı bir yerde durmakla beraber, yukarıda bahsettiğim temalar açısından benzerlik de taşıyor. Bu kitapta Barbery, sanki okura elle tutulup gözle görülen şeylerin kadri bir yere kadar, gözlerini kapatıp gönül gözünü açtığında bakalım neler göreceksin diyerek; hayvanlar, ağaçlar ve sularla konuşabilen bir kızın, Maria’nın ve müzik alanında hiçbir eğitim almadan sadece içinden gelerek dâhice kompozisyonlar yaratabilen bir başka küçük kızın, Clara’nın, hikâyesini anlatıyor.
Savaş esnasında, iki taraftan da özellikler taşıdıkları için, hem Elflerin hem de insanların tek umudu haline gelen bu iki çocuğun hikâyesi, aslında mesnetsiz şiddet ve basit kötülük karşısında doğaya tutunmanın, her şeye rağmen doğayla uyumlu yaşayıp onu dinlemenin, onunla bütünleşmenin ne önemli bir enerji yaratacağını ve bunun bütün canlılar için vazgeçilmezliğini, fantastik bir evrende, müthiş lezzetli bir dille anlatıyor.
Yazar, kutsalı sadece dinlerde arayan bir dünyanın aksine yaprakta, suda, kuşun kanadında arayan bir evrenden bahsediyor kitapta. “O zamanlar böylesine sade bir hayatın hüküm sürdüğü bu köylerde kutsal olanın yanağına dokunup okşamak hiç de zor değildi; kutsallık, gündelik rutinde alışveriş içinde olduğunuz her şeyden geliyordu; bulutlardan, taşlardan ve toprağa alev alev bir saydamlık serpen ıslak seher vakitlerinden.” Diyor.
Tekboynuzlular ve ardıçkuşlarıyla konuşan çocukların olduğu, kutsalın rutinden buğulandığı bir evren... Gören gözler için aslında çok tanıdık bir dünya. Savaşa, şiddete, ölümlere doğanın kıymetini ve gücünü bilerek karşı çıkan insanlar...
Bu kitabı, bir kitap okuma forumunda ‘fazla fantastik’ bulduğu için beğenmediğini söyleyen bir adamın sözlerinin altına, aynı soyadlı bir kadın, sanırım eşi, yorum yapmış ve “Sen hiç rüya görmezsin, beğenmemen normal” demişti. Demek ki bu kitabı ayakta ya da yatarak fark etmez, bol bol rüya görenler beğenecek, fantastik hikâyeleri sevenler Barbery’nin bu iki durugörü sahibi kızını da sahiplenecektir.

Haberin Devamı

Umut doğayla barışmakta

Elflerin Yaşamı
Muriel Barbery
Çev.: Nihan Çetinkaya
Kırmızı Kedi Yayınları, 2017
272 sayfa, 22 TL.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!