Umman’dan şiirsel bir içgörü

Güncelleme Tarihi:

Umman’dan şiirsel bir içgörü
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2021 22:17

Ummanlı yazar Jokha Alharthi imzalı ‘Dolunay Kadınları’, Booker Uluslararası Ödülü’nü kazanan Arapça ilk eser. Üç kız kardeşin zaman geçişleriyle anlatılan hikâyesi aracılığıyla Umman’ın yaşadığı değişim ve modernleşmeyi okuyoruz...

Haberin Devamı

Jokha Alharthi’nin Türkçeye ‘Dolunay Kadınları’ adıyla çevrilen romanı birçok ilkle geliyor. ‘Sayyidat el-Qamar’ adıyla Arapçada yayımlandıktan sonra 2011’de Arap dünyasının en prestijli ödüllerinden Şeyh Zayed Ödülü’nde kısa listeye seçilmiş. 2018’de Marilyn Booth’un İngilizceye çevirisi ‘Celestial Bodies’ (Gök Cisimleri) adıyla yayımlanmış. Ummanlı bir kadın yazarın İngilizce çevrilen ilk romanı olan kitap 2019 Booker Uluslararası Ödülü’nü kazanmış. Roman aynı zamanda bu ödülü kazanan Arapça ilk eser olmuş. 2020 itibariyle, Sayyidat el-Qamar’ın çeviri hakları Azerbaycan, Brezilya Portekizcesi, Bulgarca, Katalanca, Çince, Hırvatça, İngilizce, Fransızca, Yunanca, Macarca, İtalyanca, Malayca, Norveççe, Farsça, Portekizce, Romence, Rusça, Sinhalaca, Slovence, İsveççe ve Türkçeye çevrilmiş. Büyük bir olasılıkla Türkçede okuduğumuz ilk Umman romanı.
Umman yakındaki uzak ülkelerden. Resmi adıyla Umman Sultanlığı, Arap Yarımadası’nın güneydoğu kıyısında ve Arap dünyasının en eski bağımsız devleti. Nüfusun büyük çoğunluğu Umman’da yaşıyor. Jokha Alharthi’nin ‘Dolunay Kadınları’ ise Avafi adlı daha küçük bir köyde geçiyor.
Arka kapağında roman ‘Umman’ın bir köyünden üç kız kardeşin hikâyesi’ diye tanıtılıyor. “Kırık bir kalple evlenen Meyye, bir görevi yerine getirircesine evlenen Esma, her şeye rağmen sevdiği adamla evlenmeyi seçen Havle...” Romanın başında bir soyağacı var. Şeyh Sait ailesinin dört kuşağı yer alıyor soyağacında. Üç kız kardeşi soyağacının üçüncü kuşağında buluyoruz. Son kuşak onların evliliklerinden doğan çocuklardan oluşuyor. Jokha Alharthi romana eksen olarak üç kız kardeşin öykülerini almış ama soyağacını esas alarak ileriye ve geriye doğru gelişen bir yapı kurmuş.
Anlatı kronolojik olarak gelişmiyor, başta üç kız kardeş olmak üzere, anneleri ve eşlerinin, üçüncü tekil ve birinci tekil anlatımlarıyla farklı zaman aralıklarında gelişiyor. Çok sayıda kişinin hayatı ve öyküsü karışıyor anlatıya. Bu anlatım başta biraz zorlasa da bölümler birbirine eklendikçe bütünü görmeye başlıyorsunuz; anlatılan Umman’ın yaşadığı değişim, modernleşmedir.
Geleneksel değerlerine sıkıca bağlı, köleciliğin en son bittiği yerlerden olan ülke petrol gelirlerinin getirdiği refahla birlikte hızla değişmektedir. Anne-babalar dini de gerekçe göstererek geleneklere bağlı yaşanmasını savunurken iyi eğitim alan yeni kuşaklar o dini kaynakların doğru anlaşılmadığını söyleyerek modernleşmede diretir. Bunun en tipik örneği Meyye’nin kızına Londra adını koymasıdır. Anneler geleneksel adlar varken yabancı bir şehrin çocuk adı olmasını tabii ki anlayamaz.
Umman yakınımızdaki bilinmedik ülke olarak ilginç, ‘Dolunay Kadınları’ da oradaki yaşamı başarıyla anlatıyor ama geleneksel ve modernin kuşaklararası çatışmayla anlatılması oldukça bildik bir konu. Mekânın değişik ve oldukça da egzotik olması çok fark yaratmıyor. Öyleyse Jokha Alharthi’nin ödülü kazanmasının sırrı ne derseniz, Booker Uluslararası Ödül jürisinin gerekçesine bakın derim. Jüri kitabı şöyle değerlendirmiş; “Geçiş halindeki bir topluma ve daha önce gizlenmiş yaşamlara dair zengin bir şekilde hayal edilmiş, ilgi çekici ve şiirsel bir içgörü.”
Jokha Alharthi anlatımıyla, kurduğu yapıyla eserini farklılaştırırken bize bildik gelen bu konuyu da klişelere kapılmadan, hatta onları kırarak anlatmayı başarmış. Kuşaklararası çatışmayı, toplumsal, sınıfsal çelişkileri, köleci düzenin adaletsizliğini anlatırken Umman’ın derin kültürünü, şiire, felsefeye, dini metinlere uzanarak anlatmış.

DOLUNAY KADINLARI

Umman’dan şiirsel bir içgörü

Jokha Alharthi
Süleyman Şahin
Timaş Yayınları, 2021
224 sayfa, 30 TL.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!