Üç erkeğin hikâyesi

Güncelleme Tarihi:

Üç erkeğin hikâyesi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2017 16:19

Emrah Polat’ın yenilenmiş haliyle İletişim Yayınları’ndan çıkan romanı ‘Yüzler’, üç erkeğin bir gece içerisinde göründükleri gibi değil oldukları gibi görünmelerinin romanı.

Haberin Devamı

Büyük ve kalabalık kentlerde insanların etrafta birbirlerinin dışında ilgilenebileceği pek çok şey vardır. O yüzden tanışmak için pek zamanları olmaz. Kendilerine kurdukları güvenli alanda bir şekilde yaşamaya devam ederler. Aynı iş yerinde, aynı okulda hatta aynı evde yaşasanız da bazen gerçek bir tanışma için ya herkesin içini açtığı bir sofra ya bir kaza ya da bir yolculuğa ihtiyaç duyulur. Hayat hikâyeleri mutlu zamanlarda olancasıyla anlatılmaz. İşler kötüye gitmeye başladığında yüzünüzden bir bir sökmeye başlarsınız kabuklarınızı. Bak işte burası yara, buraya dokunma der gibi.
Emrah Polat’ın yenilenmiş haliyle İletişim Yayınları’ndan çıkan romanı ‘Yüzler’, üç erkeğin bir gece içerisinde göründükleri gibi değil oldukları gibi görünmelerinin romanı. Ankara’da bir şekilde yan yana gelmiş ve birbirleriyle farklı biçimlerde ahbaplıkları olan Nazım, Arif ve Orhan bir meyhane masasında yan yana geliyorlar. Kahramanlar o masaya oturmadan önce ya da masa sırasında kimi zaman sözle kimi zaman sadece akıllarından geçirecek kendi ağızlarından hikâyelerini anlatıyorlar.
Her hayat hikâyesinin içerisinde olan belli trajediler onların hayatlarında da var. Yoksulluk, ailesizlik, 80’lerde büyük şehirde üniversitede de okumaya çalışmak, aşk, kavuşamamak, evlilik, değişen hayat, arzular... Sınıfsal olarak birbirinden ayrı Nazım, Arif ve Orhan. Geldikleri yerler ve buluşma biçimleri farklı olsa da üçünün de birden fazla ortak noktası var. Kendilerince denkler. Bu denklik hissiyatını yaratan duygulardan biri öfkeleri diğeri kibirleri.
Arif, bir insan kaynakları şirketinin sahibi. 1980 devrinin çilesini çektikten sonra bir şekilde patron olabilenlerden. Evli ve mutsuz. Kendini bir şekilde dışarıda onayan ama evinin de elinden gitmesine gönlü razı olmayan. Dışarıdan iyi huylu içeriden haset. Nazım, Arif’in şirketinde çalışan babasız bir genç adam. Kadınlarla bir türlü ilişki kuramayan, çirkin bir hırsa sahip ya da hırsa ait olmuş birisi. İçinde hep bir kötülük hep bir olmamışlıkla kendini bir türlü var edemeyen. Orhan, yabani bir sokak kedisi her daim tırnakları uzun. Tutkusu, öfkesi, arzusu her şeyi külliyen zarar.
Nazım, Arif ve Orhan’ın meyhanede geçirdikleri gecenin sonu başlarına gelen bir talihsizlikle sonlanıyor. Bütün o bir ömür anlatışların ardından son bir anda gelip sizi buluveriyor. Kibir de öfke de köşesine siniyor ve hayat orada gerçek zamana dönüyor. Yazar o ana kadar oluşturduğu lokomotifin bir yerden sonra hızlandığını ve duvara çarpacağına dair notları ara ara veriyor. Taşranın sakinliğini, usluluğunu değil o sıkıştığı yerde kendini duvardan duvara çarpan üslupsuzluğunu anlatıyor Emrah Polat.
Daha önce Sel Yayınları tarafından yine aynı isimle yayınlanan romanın bir hayli değiştirilmiş hali İletişim Yayınları tarafından yayınlanan biçimi. Emrah Polat’ın kitabın sonunda da bahsettiği gibi bazı uzun anlatımlardan ve tanımlamalardan sıyrılmış. Daha temiz bir hale kavuşmuş. Erkek hikâyesi anlatan bir roman olmasına rağmen kadınlarla ilgili olan bölümlerde özenilmiş. Özellikle kadın karakterler daha önceki basımda görünmezken yeni halde görünür hale gelmiş.
Her kitap yeni bir yüz belki de yazar için. Yunus Emre’nin dediği gibi belki de “Bir ben vardır bende, benden içeride” insan kimi zaman korkar o beninden kimi zaman en çok ona sahip çıkar. Sonsuz doğru ve sonsuz iyinin var mıdır bilinmez ama kalbi ve sesi yumuşak tutmak sanırım kendince devam edebilmenin en doğru yolu.

Haberin Devamı

YÜZLER

Üç erkeğin hikâyesi

Emrah Polat
İletişim Yayınları, 2017
153 sayfa,

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!