MURAT MERİÇ muratmeric@gmail.com
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2020 17:33
Aynı çağda yaşadığımız için kendimizi şanslı addettiğimiz Neşet Ertaş’ın külliyatının en güzel eserleri ‘Bozkırın Tezenesi’ adlı albümde toplandı. Kalan Müzik’ten çıkan, aynı kutudaki iki CD ve ayrı ayrı satılan üç plaktan müteşekkil olan albüm, birbirinden güzel 28 Neşet Ertaş yorumunu dinleyiciye ulaştırıyor. Üstelik kayıtlar 70’li ve ‘80’li yıllarda kaydedilen orijinal makara bantlar kullanılarak, yeniden temizlenerek hazırlandığı için büyük ustayı layıkıyla dinleyebiliyoruz.
Neşet Ertaş, çağımızın kahramanı. Aynı çağda yaşadığımız için kendimizi şanslı addediyoruz. En azından kendi adıma bunu söyleyebiliyorum çünkü canlı dinleme olanağına sahip oldum, defalarca telefonda konuştum, yan yana geldim, türkülerini havalandırırken heyecanla ona eşlik ettim. Gençlik yıllarımda Ankara’da kurduğumuz dost meclislerinde ve muhabbet ortamlarında onun türküleriyle demlendiğimizi, muhabbeti onunla harladığımızı bilirim. Henüz Türkiye’ye gelmemişti, Almanya’da olduğunu biliyorduk ama durumu hakkında bir şey öğrenemiyorduk ve onunla ilgili kimi fena söylentilere kulaklarımızı tıkıyorduk. 1996 yılında Metin Solmaz ve Alper Fidaner’le birlikte Müzük adlı dergiyi çıkarmaya niyet ettiğimizde aklımıza gelen ilk isim o olmuştu. O kadar ki, derginin çizgisini tarif ederken ‘Zapatistalar’dan Neşet Ertaş’a’ diyorduk. Bulalım, söyleşi yapalım istedik. Çok aradık, ulaşamadık. Bir gün, tesadüfen bir arkadaşımız sayesinde telefon numarasına ulaştığımızda dünyalar bizim olmuştu. Aradık, kabul etti, uzun uzun söyleştik. Sonrası uzun bir süreç ama: Her gün arayıp bir yerlerini düzeltiyordu. Neşet Ertaş’la telefonda konuşmak rüya gibiydi ama zaman daraldıkça stres artıyordu. Söyleşiyi yapan Metin Solmaz, bir gün “Tamam artık, burada bırakalım, dergiyi basacağız” çıkışını yapmasaydı bu müdahalelerin sebebini öğrenemeyecektik. “Çocuklar” demişti tatlı tatlı: “Bu benim ilk söyleşim ve yanlış bir şey anlatmak istemiyorum.” Koca Neşet Ertaş’la yapılmış bir söyleşi olmamasına şaşırmış, ilk söyleşiyi yaptığımız için sevinmiştik. Yayımlandı, ilgi gördü ama zaten sonrasında Neşet Ertaş Türkiye’ye döndü ve bir anda bütün dikkatler üzerine çevrildi.
DÖNE DÖNE DİNLEYECEĞİNİZ BİR TOPLAMA
Neşet Ertaş albümleri, o döneme dek merkezi Anadolu’da (ekseriyetle memleketi Kırşehir’de) bulunan küçük firmalarca basılırdı. Ustayı kapakları özensiz, kayıtları kötü kasetlerden dinlemek durumunda kalırdık. Şanslıydık, elimizde plakları vardı ve o plaklarda karşımıza çıkan temiz kayıtları dinleyebileceğimiz bir toplama yoktu. Ne zaman ki Kalan Müzik işe el attı, Neşet Ertaş külliyatı dinleyiciye temiz ve özenli kayıtlarıyla ulaştı. Melih Duygulu’nun derlediği albümler bir boşluğu doldurdu ama Unkapanı’ndaki kimi firmalar özensiz kayıtları yayımlamaya devam etti. Plaklar yeniden moda olduğunda da bu sürdü. Piyasada en çok plağı bulunan isimlerden biri, Neşet Ertaş. Ancak yeni basılan plakların çoğu, tuhaf derlemeler. Yakın dönemde, Kalan Müzik, ‘Hata Benim’ albümünü plak olarak yayımladı, diğerleri de art arda gelir diye beklerken bambaşka bir sürprizle karşılaştık ve külliyatın en güzel eserlerinin toplanmış olduğu bir albüm huzura çıktı.
‘Bozkırın Tezenezi’ adıyla yayımlanan bu albüm, aynı kutuda satılan iki CD ve ayrı ayrı satılan üç plaktan müteşekkil. Toplam 28 Neşet Ertaş yorumunu dinleyiciye ulaştırıyor -ki hepsi, birbirinden güzel. Amiyane tabiriyle, boş yok. Neşet Ertaş denince akla gelen türkülerin hepsi burada: ‘Tatlı Dillim’ olarak da bilinen ‘Neredesin Sen’, dinlemelere doyamadığımız ‘Gönül Dağı’, onlarca yorumuyla dilden dile yayılan ‘Kendim Ettim Kendim Buldum’, ‘Sevda Olmasaydı’ adıyla da yorumlanan ‘Nar Danesi’, unutulmaz ‘Zahide’, bir döneme damgasını vurmuş ‘Hata Benim’, düğünlerin vazgeçilmezleri ‘Ayaş Yolları’ ve ‘Gel Yanıma Gel’, Kardeş Türküler yorumuyla hafızalarımıza kazınan ‘Yanıyorum’ ve daha nicesi… Başladığınızda döne döne dinleyeceğiniz bir toplama bu. Dahası, herhangi bir noktasına uzandığınızda bile sizi memnun edecek bir derleme. Üstelik kartonette bütün bilgiler eksiksiz yazılmış, türküler sahiplerine teslim edilmiş ve ustanın afili fotoğrafları kapağa ve kartonete serpiştirilmiş.
NEŞET ERTAŞ KONSERLERİNE YAKIN BİR TAT... CD üzerinde şu not var: “70’li ve ‘80’li yıllarda kaydedilen orijinal makara bantlar kullanılarak hazırlanmıştır.” Bu önemli çünkü bugüne kadar karşılaştığımız o özensiz kayıtlar, kötü kasetlerden çoğaltılmış kopyalar. Kalan Müzik tarafından yayımlanan külliyatta hepsi tek tek elden geçirilmiş, yeniden temizlenmiş, en saf haliyle dinleyiciye sunulmuş. Bu yapılırken, bugüne kadar farklı baskılarda başka isimlerle anılan eserlere orijinal isimleri teslim edilmiş. Nereden bakarsanız bakın önemli bir albüm bu. Her şeyden önce, bu büyük ustayı layıkıyla dinleyebildiğimiz için önemli.
Neşet Ertaş, mızrabını vurduğu anda ilerleyen, durmayı sevmeyen bir isim. Türküleri havalandırırken kendinden geçiyor, bütün sözleri tam olarak söylüyor, atmayı sevmiyor. Konserlerde bir sorun yok ama böylesi kayıtlar, sürelerinin uzunlukları sebebiyle albümlerde sıkıntı yaratıyor. Bilhassa Almanya’da yaptığı kayıtlarda serbest davranmış, kendini sınırlamamış ama bunlar memlekete gelirken işbilmez yapımcılar yüzünden kısaltılmış halleriyle dinleyiciye sunulmuş. Türkünün en güzel yerinde bir anda sesin kısılması, dinleyicide sinirlerin zıplamasına sebep. ‘
Bozkırın Tezenesi’, bu anlamda da önemli zira türküleri olduğu gibi dinleme şansına sahip oluyoruz. Neşet Ertaş ne çalmışsa, ne söylemişse, önümüze gelen o. ‘Hapishanelere Güneş Doğmuyor’u yedi dakikalık kayıttan dinlemek, ‘Ahirim Sensin’le sekiz buçuk dakika boyunca kendimizden geçmek, ‘Zülüf Dökülmüş Yüze’yi altı dakikayı aşkın bir sürede kulağımıza doldurmak kelimenin tam anlamıyla şölen. Neşet Ertaş konserlerine yakın bir tatta bu türkülerin önümüze ulaşması muazzam. Bir anlamda vasiyeti de yerine getirilmiş oluyor. Şu cümle, Neşet Ertaş’a ait: “Türküler ne kadar iyi söylenirse ömrü o kadar uzun olur.” Türküleri çok iyi söylüyor, bize söylediği gibi ulaşmasını istiyor -ki bu albümde yapılan, tam da bu.
PEK ÇOK SANATÇIYI ETKİLEDİ Bir bilgi notu: ‘Bozkırın Tezenesi’, Yaşar Kemal’in Neşet Ertaş için kullandığı ifade. Onunla özdeşleşti, artık öyle anılıyor. Ustadan ustaya bir büyük hediye. Bu albüm, iki büyük ismi bir kılıyor, bize hem de Yaşar Kemal’i hatırlatıyor. Bu topraklarda yaşadıkları için, onları kendi dillerinde okuma, dinleme imkânı bulduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu anlatamam.
Neşet Ertaş kimilerince geç keşfedildi belki ama Anadolu’nun dört yanında, özellikle Orta Anadolu’da dinleyeni hep çoktu. Bir de gurbette… Almanya’da kaldığım dönemde, bilhassa Köln’de, onun nasıl da coşkuyla anıldığına şahit olmuş, hakkında çok şey dinlemiştim. Anlatanların hemen hepsi onu görmüş, onunla tanışmış ya da bir düğünde onun çaldığı havalarla oynamıştı. Neşet Ertaş, onlar için ‘bizden biri’ydi. Yazının başında şanslıyız dedim ya, gurbettekiler bu anlamda biraz daha şanslı. Her birinde imrenerek, kıskanarak dinlediğim nice hikâye var.
Yine de hikâyelerimizin arasına Neşet Ertaş’lı bölümler iliştirecek kadar onu tanıdık, tesellimiz bu. Yazının başından beri şanstan söz ediyorum, sebebi de bu.
Bir dönem herkesi etkilemiş bir isim, Neşet Ertaş. Zeki Müren de onun türkülerini söylemiş, Barış Manço da… Bu kadar da değil: Emel Sayın’dan Cem Karaca’ya,
Altın Gün’den Yıldız Tilbe’ye, Neşe Karaböcek’ten Replikas’a pek çok sanatçı ve topluluk onun türkülerini söyledi, söylüyor. Çıkışını Neşet Ertaş türküleriyle yapmış Selda Bağcan’ı, onunla çalışmış Kardeş Türküler’i, Gülşen Kutlu’dan Cengiz Özkan’a mirasını bugüne taşıyanları bu hesaba katmıyorum bile. Bunca ismi birleştiren, türküleriyle yolumuzu çizen, her anımızda yanımızda olabilen böyle kaç isim var ki? Dahası, yanımızda olduğu anlarda anılarımızı zenginleştiriyor ve dinlediğimiz her
türkü, bizi hayatımızın farklı yerlerine savuruyor.
Bu yönüyle, ortak hafızamız için de değerli bir isim, Neşet Ertaş. Kalan Müzik tarafından derlenen ‘Bozkırın Tezenesi’, ona ve sevenlerine verilebilecek en güzel hediyelerden biri. Alıp arşivimize katmak, her dinleyişimizde büyük ustaya bir selam yollamak boynumuzun borcu.