ESEN YURDUM
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2023 09:03
Bu yıl 18’incisi düzenlenen Nardis Genç Caz Vokal Yarışması’nı kazanan 15 yaşındaki Rüzgar Yıldırım, müzikte pek çok tarza açık çizgisiyle gelecekte özgün sentezler yakalamaya aday. “Cazın yapısında bulunan, serbest doğaçlama denilen özgür ve yaratıcı yaklaşım çok ilgimi çekiyor” diyen Yıldırım’ın müzik evreninde Neşet Ertaş da özel bir yer tutuyor.
Önce biraz geriye gidelim. Nardis Caz Kulübü’nün geleneksel Genç Caz Vokal Yarışması’nın bu yılki finali, geçen 6 Şubat tarihi için planlanmıştı. Ancak aynı günün sabahı meydana gelen büyük deprem felaketi nedeniyle ertelendi. Yarışmanın finali o gün yapılmış olsaydı, Rüzgar Yıldırım yarışmanın birinciliğini 14 yaşında kazanacaktı muhtemelen. Ancak deprem nedeniyle final ertelenip gecikmeli olarak 25 Nisan’da gerçekleşince, 11 Mart 2008 doğumlu Rüzgar Yıldırım birincilik ödülünü kazandığında 15 yaşından gün almış bulunuyordu.
Rüzgar Yıldırım, yarışmadaki kayda değer başarısıyla bu yıl hem İstanbul Caz Festivali, hem Akbank Caz Festivali hem de Ankara Caz Festivali’nde sahne almaya hak kazandı.
Nardis’in 2005 yılından beri düzenlediği yarışma, Türkiye’de genç kuşak caz vokalistlerinin ortaya çıkmasında, önlerinin açılmasında çok önemli bir kulvar. Geçen 20 yıla yakın süre içinde yeni kuşaktan birçok caz şarkıcısı ilk kez bu yarışmada sahneye çıktı, ilk kez bu mekânda müzik dünyasına adım attı.
Sahne alan genç yetenekler arasında pek çok lise öğrencisinin de bulunması, hatta muhtelif dereceler elde etmeleri Nardis yarışmasında karşılaşılan bir durum. Ancak Rüzgar Yıldırım’ın farkı, yarışma tarihinde birinciliği kazanan en genç müzisyen olarak bir ilke imza atması. Başarısının dikkat çekici bir diğer yönü, ülkenin tanınmış caz sanatçılarının da bulunduğu jüri üyelerinin hepsinden en yüksek notu almış olması. Önceki yıllarda yarışmanın doğası gereği nihai değerlendirme aşamasında sıkça çekişmeye sahne olan bir yarışmada, sonuç ilk kez jürinin tam mutabakatıyla şekillendi.
Aslında Rüzgar Yıldırım, final akşamı ünlü caz standardı ‘I Fall In Love Too Easily’ şarkısını Chet Baker’ın yorumunu izleyen bir çizgide seslendirdiğinde, Nardis Caz Kulübü’nü dolduran kalabalıktan yükselen alkış bu konsensüsün yalnızca jüriyle sınırlı kalmadığını gösteriyordu.
PANDEMİYLE GİTARA, MÜZİĞE YÖNELDİ
Rüzgar Yıldırım’ın finalde icra ettiği ikinci şarkı dünyaca ünlü Brezilyalı besteci Antonio Carlos Jobim’in ‘Chega de Saudade’ isimli bossa nova-caz tarzındaki klasiğiydi. Burada gitara hâkim olduğunu da gösterdi yarışmacı. Kendisi, zaten konservatuvarda klasik gitar öğrenimi görüyor.
Rüzgar Yıldırım sanatçı bir aileden geliyor. Her ikisi de konservatuvar mezunu olan balerin bir anne ve opera kökenli bir babanın çocuğu olan Rüzgar Yıldırım’ın müzik serüveni önce ailesinin yönlendirmesiyle 6 yaşında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda yarı zamanlı keman eğitimine adım atmasıyla başlıyor. Ama kemanla arasında bir bağ kuramayınca müziğe ara veriyor.
Lise eğitimine başlayacağı sırada
Galatasaray Kulübü’nde lisanslı yüzücü olarak daha çok spora odaklanmış bir öğrenciydi Rüzgar Yıldırım. COVID-19 salgını, genç Rüzgar’ın spordan müziğe yönelmesinde önemli bir kırılma yaratıyor. Pandemi nedeniyle 2020 yılı ilkbaharında karantina nedeniyle okullar kapanınca, bale sanatçısı annesi Büşra Yıldırım ile anneannesinin Marmaraereğlisi’ndeki yazlığına taşınıyor. Bu sırada babası Tanju Yıldırım’ın “Al bunu, belki orada çalarsın” diyerek kendisine verdiği gitar, hayatında bir başlangıca vesile oluyor.
Yazlıkta kaldığı bir buçuk yıla yakın süre boyunca gitarla arasında kendi kendine geliştirdiği kuvvetli bir bağ oluşuyor. Rüzgar Yıldırım, İstanbul’a döndüğünde artık geleceğini müzik üzerine kurmaya karar vermiştir. Gitarı daha iyi öğrenmek üzere 2022 sonbaharında Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvarı’nın lise düzeyindeki Tam Zamanlı Klasik Gitar Bölümü’nü kazanıp Ozan Sezener’in öğrencisi olarak çalışmaya başlıyor.
CHET BAKER HAYRANI
Klasik müzik eğitimi kuşkusuz ona sağlam bir altyapı sağlıyor. Cazla yakınlaşmasındaki dönüm noktası geçen yıl mart ayında ailesiyle Badau isimli caz kulübünde Eren Noyan’ı dinlemeye gitmesi. Eren Noyan’ın ünlü caz standardı ‘Nature Boy’ ile ‘Üsküdar’a Giderken’ şarkılarını birleştirdiği ‘mash-up’ tarzı yorumu Rüzgar Yıldırım’ı çok etkiliyor. Bu yorumu evde kendisi tekrarlayıp videoya çekiyor ve Eren Noyan’a yolluyor. Ardından Eren Noyan’dan aldığı davetle bu şarkıyı Bayou’da sahnede birlikte icra ediyorlar.
“Caza ilgim böylelikle iyice arttı” diye devam ediyor Rüzgar Yıldırım: “Cazın yapısında bulunan serbest doğaçlama denilen özgür ve yaratıcı yaklaşım çok ilgimi çekiyor. Doğaçlama yapmak bence çok özel ve zevkli bir şey.”
Klasik gitar eğitimi alırken cazın yanı sıra arabesk, blues, soul, rap ve elektronik müzik dahil olmak üzere her tür müziğe ilgi duyduğunu belirtiyor, “Ama ağırlık her zaman caz” diye eklemeyi ihmal etmiyor. Cazda özellikle Chet Baker, Mel Torme ve Michael Franks gibi yumuşak ses renkleriyle ön plana çıkan şarkıcıları daha çok dinliyor. Hiatus Kaiyote ve FKJ gibi grupları da yakından izliyor.
Peki, bundan sonra nasıl bir yol izlemeyi düşünüyor? Şöyle yanıtlıyor Rüzgar Yıldırım: “Aslında var olan bir şeyi yorumlamaktansa, kendi yaratımımı sunmak beni daha çok tatmin ediyor. Bu yüzden müziğin pek çok alanından besleniyorum. Şu anda sürdürmekte olduğum klasik eğitimime belli bir aşamada yurtdışında devam etmek, kendimi müziğin birçok alanında geliştirmek istiyorum. Ayrıca kitap okumayı çok seviyorum. Edebiyat da benim için besleyici oluyor. Şimdilerde müzik prodüksiyonu ve söz yazarlığı üzerine de eğitimler alıyorum. Kendi bestelerim ve bu bestelere yaptığım düzenlemelerim var. Şimdiki hedefim kendi bestelerimden oluşan bir albüm yapmak. En büyük hayalim ise bestelerimi başkalarıyla söylemek ve dünya çapında bir müzisyen olmak...”
NEŞET ERTAŞ’A DA TUTKUN
Bu arada Rüzgar Yıldırım’ı anlatırken onun büyük Türk halk ozanı Neşet Ertaş’a olan tutkusundan da muhakkak söz etmek gerekiyor. Klasik gitar eğitimi alması ve caza yönelmesine karşılık Neşet Ertaş da onun müzik evreni içinde özel bir yer tutuyor. “Her müziğin ayrı bir kokusu olduğunu düşünüyorum. Neşet Ertaş’ın müziği de bence toprak kokuyor. Toprak gibi doğal ve melodileri akıcı“ diye bahediyor ondan.
Aslında seslerin dünyası içinde sınırların, kalıpların içine sıkışmamak, çeşitliliğe yönelmek galiba Rüzgar Yıldırım’ın bu genç yaşında müziğe bakışındaki en baskın karakteristiği gibi görünüyor. “Pek çok müzik tarzından beslenmek bana bestelerimi yaparken ve öncesinde muazzam bir duygu yoğunluğu oluşturuyor. Böylelikle ilham aldığım yelpaze genişliyor. Bestelerimi müziğin bu çeşitliliğiyle hayal etmek, daha iyi bir iş çıkarmama sebep olacak diye düşünüyorum” diye konuşuyor.
Evet, henüz müzik hayatının başlangıcında olan Rüzgar Yıldırım, göze çarpan yeteneği ve bütün müzik türlerini kucaklayan bakışıyla önümüzdeki yıllarda çok ilginç, özgün sentezler yakalayarak kendisinden söz ettirmeye şimdiden hazır görünüyor.