Güncelleme Tarihi:
İyi bir şair ve iyi bir çevirmen olan Yüksel Pazarkaya, yurt dışında, özellikle Almanya’da çevirileriyle, yazılarıyla, konuşmalarıyla, radyo programlarıyla Türk edebiyatının gönüllü bir kültür elçisi olma görevini yıllarca sürdürdü. Şu anda hem Almanya’da hem Türkiye’de Bozcaada’da yaşıyor. Almanya’da kimya yüksek mühendisi oldu, edebiyat doktorası yaptı. Gerek Cumhuriyet’in gerek Hürriyet’in Almanya baskılarında yıllarca yazdı. Stutgart’ta üniversite tiyatrosunu kurdu. WDR’de (West Deutsche Rudfunk) Türk edebiyatı üzerine konuşmalar yaptı, canlı bağlantılarla Türkiye’deki eleştirmen, yazar ve şairlerin sesini de Almanlara, Almanya’da yaşayan Türklere duyurdu. TÜYAP’ın İzmir Fuarı’nda onur konuğu seçildi, hakkında bir kitap yapıldı. Onun üzerine düşüncelerimi o kitapta, başka yazılarımda okuyabilirsiniz. Aziz Nesin, Orhan Veli, Nâzım Hikmet, Behçet Necatigil’den Almanca’ya çeviriler yaptı. Behçet Necatigil çevirisi, en çok satanlar listesine girdi.
Şiir üzerine yazılarıyla, Türk şiiri üzerine özgün yargılar üretti. Bilindik görüşlerin yenilenmesini sağladı.
Almanya’da yaşayan Türk edebiyatçılarının Türkiye’de lâyık oldukları ilgiyi gördüklerini sanmıyorum. Oysa onların iki açıdan önemleri var. Birincisi bir Türk yazarının Almanya’da yazması, Türk edebiyatını da orada tanıtması. Yüksel Pazarkaya’nın konuşmalarını dinledim, her zaman gereksiz girişlerden kaçınan, ilk cümlesiyle konuya yaklaşan bir üslubu vardır. Pazarkaya’nın Demirtaş Ceyhun’la ilgili kitabı da hem yazarı hem konusunu irdeleyen yanıyla salık vereceğim bir çalışmadır. Gelelim buradaki yazıların amacına: Rainer Maria Rilke’nin Toplu Şiirler’inin yeni baskısı yapıldı. İki cilt olarak. Cem Yayınları arasında çıktı. Savrulanlar’ı da okuyun derim. Oğlak Yayınevi yayımladı onu da. İyi bir çevirmenin çeviri hakkındaki kitabı bütün çevirmenler okumalı: Çevirinin Estetiği ve Çeviri Serüveni, Yüksel Pazarkaya, Yapı Kredi Yayınları.