Turgay Fişekçi’den ‘Nerdesin?’

Güncelleme Tarihi:

Turgay Fişekçi’den ‘Nerdesin’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2017 19:06

Fişekçi’nin şiiri, Türk şiirinin en mutlu şiir-kişisinin şiiridir. Engeller söz konusu olsa da, dünyanın iyiliğine, güzelliğine ulaşılır nihayetinde. Burada söz konusu olan kötünün engeli, iyi ve sevgi karşısında daima kaybetmeye yazgılıdır.

Haberin Devamı

Turgay Fişekçi’nin yeni şiir kitabı ‘Nerdesin?’, ‘Suriye’ ve onu takip eden ‘Suriye ve İspanya’ şiirleriyle açılıyor. Bu şiir adları, Suriye’de yaşanan vahşeti hesaba katarak baktığımızda, gerçekliğe işaret etmesi bakımından oldukça politik bir şiir açılışıyla karşılaşacağımız izlenimi verir. Oysa öyle değildir. ‘Suriye’ şiirinin açılışı şöyle: “Bahçemdeki kayısı ağacı, meyvelerini toplayınca/ Beni hüzne boğan bir çıplaklıkla kalıverdi karşımda yaz günü./ Sanki çocuklarını kaybetmiş bir anne/ Acı içinde dalgalanıyordu.” Şu dizeler ise ‘Suriye ve İspanya’dan: “Suriye Arap ve Rum ülkesiymiş vaktiyle/ Kavafis’in şiirlerinde anlattığı tarihe göre.// Toprağı benzeyen insanların yazgıları da benzer mi?/(...)/İnsanı ve toprağı/güçlü bir devlet yaptı İspanya’yı./İnsanı ve toprağı/güçlü bir devlet yapabilir Suriye’yi/Saygılı, kutsal, güzel.../Öteki kıyıları gibi Akdeniz’in.”
Burada bir tuhaflıktan söz edilebilir. Fişekçi’nin ilk şiirlerinde de vardır bu tuhaflık. Söz gelimi, arkadaşı Ahmet Erhan’ın bir iç savaş tasviri içeren şiirlerinin yanında şu dizeleri yazmıştı: “İnsan yürürken sabahları/Çevresinde ağaçlar olmalı/Ne serbestçe yürümeyi engellesin/Ne gölgesi eksik olsun üstümüzden/Biz güneşli bir ülkeyiz/Toprak hem nemli olmalı/Tadı ve kokusu unutulmasın/(...)/Sabahları böyle bir yürüyüşle gelmeli işe.”
Aslında tipik bir Turgay Fişekçi şiirinin söyleyiş tarzı ve içeriği böyledir. Bu söyleyiş tarzını tanımlamak gerekir ise..
Daha önce kaleme aldığım bir yazıda (Şiirimin Çeyrek Yüzyılı, s. 275-278, 2016, YKY) Fişekçi’nin şiirindeki ana atmosferin mutluluk olduğuna dikkat çekmiş, ana probleminin de ‘insanlaşmak’ teması üzerine kurulu olduğunu söylemiş, “Fişekçi’nin şiiri, Türk şiirinin en mutlu şiir-kişisinin şiiridir” demiştim. İyiliğin, güzelliğin, sevginin şairidir Fişekçi. Ama bu iyilik, güzellik ve sevgi kavramın kendisinden değil, Fişekçi’nin şiirini kurduğu tinsel evrenin atmosferinden gelir. Bu atmosferin, şiirin tinsel evreninin masal dünyasına göre kurulmuş olmasından kaynaklandığını ileri süreceğim. Gerçekten de Fişekçi’nin birçok şiirinde, gerek adında ve gerekse dizelerde masal söyleyişinin referansları mevcuttur. Masal, iyinin, güzelin, sevginin hâkim olduğu ütopik bir atmosfer sunar bize; hınç içermiyor. Engeller söz konusu olsa da, dünyanın iyiliğine, güzelliğine ulaşılır nihayetinde. Sizin amaçlarınızla bir hesabı olmayan kendinde kötünün engelidir burada söz konusu olan ve iyi ve sevgi karşısında daima kaybetmeye yazgılıdır.
‘Nerdesin?’e, Fişekçi, şiirde ilk yıllarını anlatan bir metin de eklemiş. Bu metin de masal tadında.
Bu yeni kitabın, ‘Nerdesin?’in, Fişekçi’nin bir önceki kitabı ‘Güzelle Büyü’yü öne çıkardığı söylenebilir; buradaki rahatlık, orada yakalanandan geliyor. ‘Güzelle Büyü’ üzerinde, şairin orada ne keşfettiği üzerinde durmak gerekir.
‘Nerdesin?’, ayrıca Fişekçi’nin reddettiği kitaplarından kurtardığı ‘adanmış’ şiirleri de içeriyor.

NERDESİN?

Turgay Fişekçi’den ‘Nerdesin’

Turgay Fişekçi
Sözcükler Yayınevi
2017
104 s, 14 TL








HAFTANIN ÖNERİLERİ

1. ‘Niçin Büyüyelim? Çocuksu Bir Çağ İçin Altüst Edici Düşünceler’, Susan Neiman, Çev. Nagehan Tokdoğan, İletişim Yayınları. Yetişkin olmak konusunda felsefe ne söyleyebilir; büyümenin, umutlarımızdan ve hayallerimizden vazgeçmek olarak algılandığı günümüzde. Neiman, Kant’ın, ‘rüşt yoksunluğu’ kavramından yola çıkıyor, ‘Aydınlanma Nedir?’den. Ve Ahlâki Açıklık’ta olduğu gibi farklı bir analiz geliştiriyor.
2. ‘Spinoza - Bir Başlangıç’, Diego Tatián, Çev. Ali Dokuzlu, Dost Kitabevi Yayınları. Tatián’ın, daha önce ‘Spinoza - Dünya Sevgisi’ Türkçeye çevrilmişti. Tatián’ın ayırıcı özelliği, Spinoza’ya, doğrudan politik bir arayışın nesnesi olarak yaklaşmamasında. Onu, Avrupalıların Spinoza okumalarından farklı kılan da bu. ‘Spinoza - Bir Başlangıç’, denilebilir ki olası mitoslaşma eğilimlerine karşı bir okuma sunuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!