Güncelleme Tarihi:
Latin Amerika edebiyatının son büyük klasik yazarlarından biri olarak nitelenen, yazarlığının yanı sıra politik kimliğiyle de bilinen Ernesto Sabato’nun yaşamının son yıllarında kaleme aldığı ‘La Resistencia’ dilimize kazandırıldı. Delidolu Yayınları’nın kurmaca dışı koleksiyonunun ‘#NE YAPMALI?’ temasının üçüncü kitabı olarak yayımlanan ‘Direniş’, insanlara yüzleşme, düşünme ve eylem çağrısı yapıyor. Kitap, tam da hepimizin çıkışsız kaldığı soruları altı bölümde işliyor. Sabato kendi kentinde dolaşmış, etrafına bakmış ve modern insana dair çok net ve karşı konulmaz tespitlerde bulunmuş.
“Hâlâ yüceliği talep edebiliriz” diyor Sabato. Bu cesareti kendimizde bulmamız gerektiğini hatırlatmasına gerek yok aslında. Bize kalsa manevi değerlere olan inancımızla hiçbir şey yapmadan bekleyeceğiz. Oysa beklemek dışında yapılması gerekenler var. Soyut şeylere bağlanarak her şeyden uzaklaşıyor, içimizde yeşerttiğimiz kayıtsızlığı büyük bir hızla büyütüyoruz. Televizyonu, telefonu kapatmıyor, yaşadığımız kentin tadını çıkarmıyoruz. Dostlarımızla bir araya gelip sohbetler etmiyoruz. Alışverişlerimizi makinelerden yapıyoruz. Kayıtsız ve dokunulmaz. Anları kaçırarak, hiçbir şeye dokunmadan kendi kozamızı örüyoruz. Bu şekilde yaşamaya devam edersek robotlaşacağız. Bilmeliyiz ki, ardımızda da bir şey kalmayacak. Sabato uyarıyor: “Ne yazık ki insan başkalarıyla olan diyaloğunu ve onu sarıp sarmalayan dünya hakkındaki bilgisini kaybetmektedir; oysa karşılaşmalar bu dünyada gerçekleşir: Aşk, hayatın yüce eylemleri burada mümkündür.”
Neden bu kadar gürültülüyüz? Neden bağırarak konuşuyoruz sürekli? Neden her şeyin sesini sonuna kadar açıyoruz? Yarattığımız bu gürültünün farkında mıyız? Sabato soruyor: “Neden birbirimize bu kadar az saygı duyuyoruz?” Kendimizi ifade etmekten de aciz olduğumuzun farkında mıyız? “İnsanın kendini ifade etmekteki amacı başkalarına ulaşmak, tutsaklığından ve yalnızlığından kurtulmaktır. Bugünkü yaşımda üzülerek söyleyebilirim ki bir insanla temas fırsatını her kaçırdığımızda içimizde bir şey kırılır, körelir. Bir kucaklayışın, bir masayı paylaşmanın yakınlığından yoksunsak elimizde sadece ‘iletişim araçları’ kalıyor” diyor Sabato.
“İnsan kendini, teknolojisinin ve toplumunun yarattığı ani ve güçlü değişimlere uyarlayacak zamanı bulamadı; modern hastalıkları bu kibirli insan türünü sarsmak için evrenin ortaya çıkardığını öne sürmek aşırıya kaçmak olmaz” diyor Sabato ve uyarıyor: “Kaderimiz bellidir, sadakat ya da ihanet.”
Eski değerleri ne ara yitirdik? İyi ile kötüyü ayırt edemeyecek eğitimden ne ara yoksun hale geldik? Bugün unuttuğumuz birçok değer, dürüstlük, onur, takdir etme, saygı, fedakârlık, kıymet, cesaret ne oldu da kalktı tedavülden? Bireysel konfor ve kişisel başarı nasıl oldu da modern insanın en önemli değeri haline geldi? Sorulacak soru çok ama cevap için gerekli olanı söylüyor Sabato: “Vahşi bireyselliği ıskartaya çıkartmaya niyetli okullara ihtiyacımız var.”
Tüm bu tespitler ışığında günümüz insanını ‘Vertigo’dan mustarip olarak tanımlıyor: “Vertigonun özelliği korkudur; insan robot gibi davranır, artık sorumlu değildir, artık özgür değildir, diğerlerini tanımaz.” Her şeyi yitiren, kelimelerin yerine kodları, sayıları yani enformasyonu getiren de budur. “İnsan bu hızda insanca kalamaz. Bir robot gibi yaşarsa yok olacaktır” çünkü. Yeniden tutkulu olacağız, yeniden güven kazanacağız, heyecan... İnsanca bir dünyayı özleyeceğiz mutlaka Sabato’ya göre. O zamanın gelmesi için de yavaşlamaya ihtiyacımız var. İnsan hızıyla ilerlemeye!
Son tahlilde; “Artık insan hızıyla ilerleyen bir şey kalmadı, acaba yavaş yürüyen kaldı mı? Ama vertigo sadece dışarıda değil; onu sanki zap yaparmış gibi durmadan imgeler üreten zihnimize dahil ettik ve belki de ivme her şeyin hızla geçmesi ve kalıcı olmaması için aciliyetle çarpan kalbimize ulaştı. Amacımıza karar veremedik ama zengin ya da yoksul herkes televizyonla eğleniyor. Bu ortak kader büyük bir fırsattır, ama kimin trenden atlamaya cesareti var?” diye soruyor Sabato. Peki, sizin cevabınız ne?
DİRENİŞ
Ernesto Sabato
Çeviren: Pınar Savaş
Delidolu Yayınları, 2018
140 sayfa, 19 TL.