Güncelleme Tarihi:
Melih Esen Cengiz, 1954 yılında Ankara’da doğdu. Darüşşafaka Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde iktisat, New York Syracuse Üniversitesi’nde işletme öğrenimi gördü. Polisiye türünde yazdığı eserlerle dikkat çeken Melih Esen Cengiz’in ‘Paylaşılamayan Cinayet’, ‘Marlene’in Yetimi’, ‘Kudüs’ün Güvercinleri’, ‘Terk Edilmiş Manalar Cenneti’, ‘Bir Osmanlı Yazı’ ve ‘Bir Kadın Bir Cinayet’ isimli kitapları geçtiğimiz yıllarda Altın Kitaplar etiketiyle yayımlandı. Yazarın yeni kitabı ‘Tiraje’, 1920’lerde Karadağ’daki savaştan kaçıp İstanbul’a gelen sağır-dilsiz, kimsesiz küçük bir kızın, Tiraje’nin çarpıcı hikâyesini anlatıyor. ‘Tiraje’yi Melih Esen Cengiz’le konuştuk.
‘Tiraje’, dünyanın geçmekte olduğu bu zorlu süreçte kolaylıkla empati kurabildiğimiz sarsıcı bir edebi roman. 1924’te Karadağ’daki savaş ortamından kaçan kimsesiz bir kızın öyküsünü konu etmişsiniz. Neden bu konuyu tercih ettiniz?
Muhacir atalarımın hatırası hep kalbimde ve hafızamdadır. Bu nedenle bu romanıma oralardan başladım. Okurlar bu romanda, tarih boyunca insanların korumayı başardığı kardeşlik bilincine tanık olacaklar. İnançta, dilde, kültür ve ahlakta kardeşlik... Kahramanlarım Karadağca da türkü tutturuyorlar, Rumca da sevgi ve hayranlıklarını ifade ediyorlar Türkçenin yanı sıra. Her inanca saygı doğal olarak yüreklerinde yer tutmuş. Eyüp Sultan Camii’ni de, Panayia Kilisesi’ni de huşu içinde ziyaret ederken paganların Kıztaşı’nı da ihmal etmiyorlar.
Tiraje, yaşadığı büyük zorluklar, uğradığı korkunç zorbalıklara rağmen deyim yerindeyse küllerinden yeniden doğan güçlü bir kadın. Tiraje’nin hayat hikâyesi tamamen kurgusal mı?
Evet, kurgusal. Daha önce de başta ‘Terk Edilmiş Manalar Cenneti’ndeki Emma, ‘Paylaşılamayan Cinayet’teki Pertevniyal Sultan, ‘Bir Kadın Bir Cinayet’ romanımdaki Gisela güçlü kadın karakterler olarak işlendiler. Bu kitapta da ana kahraman Tiraje ve ona adını veren ablası Tiraje güçlü, zeki insanlar. Tiraje aynı zamanda korku nedir bilmeyen engelli bir kadın. Ailem ve yakın çevremde değilse de zayıf, ezilmiş kadın karakterlerle sıklıkla karşılaştığım için kitaplarımda güçlü kadın karakterler yaratmayı seçtim. Bu romanda aynı zamanda muhteşem bir güzelliğe sahip bir kadını da işlemeye çalıştım. Güzelliği ve çevresinin ona olan tepkisini irdeledim. Güzelliği onu güçlü kılarken kırılgan anlar da yaşatacak.
‘Tiraje’yi kurgularken öncelikleriniz ne oldu?
Üç konuya dikkat etmeye çalıştım. Öncelikle duyamayan, konuşamayan bir insanın kişiliğini, fiziken ve ruhen yaşamı boyunca nasıl evrileceğini irdeledim. İkinci olarak çocukluktan gençliğe ve yetişkinliğe geçişi, yaşadığı sıkıntı ve sevinçleri değerlendirdim. Üçüncüsü de içinde bulunduğu ortam; genç cumhuriyet, 2. Dünya Savaşı ve takip eden yıllar. Küçük yaşta Türkiye’ye göç ettiği için ortama alışması diye bir sıkıntı yok çünkü her şeyi en baştan burada öğreniyor.
Romanınızda okurlara vermek istediğiniz mesajlar konusunda neler söylemek istersiniz?
İstanbul’un artık kaybettiğimiz insan zenginliklerine vurgu var romanın her sayfasında. Ayrıca insanın en büyük engelleri bile aşabileceğine dair inanç var. Ve bir kadının isterse neler yapacağına tanıklık ediyorsunuz. Geri planda da genç cumhuriyetin serpilip olgunlaşırken yaşadığı sıkıntıların bir kısmı önünüze seriliyor.
Merak edenler için önceki kitaplarınızdan bahsetmenizi istesek?..
İlk romanım ‘Bir Osmanlı Yazı’ aslında bir gençlik romanı. 1914 yılında harp içinde yaşamlarını sürdürüp futbol oynayan gençlerin dramı. Moda kelimelerle bir Fair Play romanı. Azeri arkadaşlarımızın sözleriyle ‘adaletli oyunlar’ın kitabı. Hoşgörünün, kardeşliğin, ırkçılık karşıtlığının romanı...
‘Marlene’in Yetimi’ ise biri Alman asıllı iki Amerikalının Amerika, Almanya ve Türkiye’de 1985 yılında geçen hikâyesi. ‘Marlene’nin Yetimi’ ölümün peşinden koştuğu, hiv pozitif Otto’nun babasının izini bulma hikâyesi üzerinden tarihin kapılarını da aralıyor. Çok duygulu bir macera romanı...
‘Terk Edilmiş Manalar Cenneti’, 1923 yılında İstanbul, müttefik kuvvetler ordularının işgali altındayken yaşanan imkânsız bir aşkın hikayesi. Bir anlamda meşhur Harington kupasının hikayesi...
Dördüncü romanım ‘Kudüs’ün Güvercinleri’, Birinci Dünya Savaşı insanlık için büyük yıkımlar getirmeye devam ettiği 1917 yılında geçer. Türklerin Kudüs şehrindeki son iki ayı. Kudüs İngilizler tarafından kuşatılmışken... Kitabın kahramanları çocuklardır. Çok dinli ve çokuluslu bir kentin birbiriyle uyum içinde yaşayan halkları sadece savaşın günlük hayatı çekilmez kılan zorluklarıyla değil, çocukları bile birbirine düşman yapan zalimliğiyle de yüzleşmelerini anlatır. Çok severek yazdım.
Beşinci kitabım, ilk polisiye romanım ‘Paylaşılamayan Cinayet’, 2008 yılında geçer. Hikâyesi şöyle: Topraklarında güneş batmayan imparatorluğun Kraliçesi Türkiye’ye geliyor. Haşmetmeapa ülkemizde en üst düzeyde koruma sağlamak için İstanbul Emniyetinde bütün birimler alarma geçmiş. Kraliçe en iyi şekilde ağırlanacak! İşte o telaş içinde, asırlar ötesinden bir koku yayılıyor dördüncü tepe Fatih’ten. Darüşşafaka’da bir iskelet bulunuyor. Tarihin vicdanı ile tarihin soğuk yüzünün hikayesidir diyebilirim ‘Paylaşılamayan Cinayet’.
Geçtiğimiz yıl yayımlanan ‘Bir Kadın Bir Cinayet’ de Doğu Ekspresi son seferini yaptığı sırada İstanbul’da gerçekleşen gizemli bir cinayeti konu ediyor.
İki de oyun yazdınız bildiğimiz kadarıyla...
Son üç yılda iki oyun yazdım; ‘Bardaki Dante’ ve ‘Kuşetlide Altı Kişi’. İlk oyunum ‘Bardaki Dante’, biyolojik babasıyla tanışmak isteyen bir gencin hikâyesi. İkinci oyunum ‘Kuşetlide Altı Kişi’ ise Almanya’ya işçi göçü ile alakalı. Geçen sene işçi göçünün 60. yılıydı. Altı işçinin hayat çizgilerini sergilemeye çalıştım altmış yıl içinde. Sirkeci garından başlayan yolculuğun tarih içindeki hikâyesi...
Bunun yanı sıra 10 yıl kadar önce özel bir kanalda ‘Asr-ı Fener’ programını hazırlayıp sundum, sevgili kardeşim Kerem Alışık ile beraber.
Bu arada yakın zamanda bir sinema filmi için İngilizce bir hikâye yazdım. Bir de iki sezonluk TV dizisi. O da iki dilde yazıldı. Bazı yapım firmaları bakıyor ama yatırım tutarları büyük. Bakalım, kısmet...
Yeni bir projeniz var mı yakın gelecekte?
Bir roman konusu, bir tarih kitabı ama projelerin daha çok başındayım.