ERMAN ATA UNCU ermanata64@gmail.com
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2018 15:34
Bir buçuk yıl aradan sonra yeniden açılan SALT Beyoğlu’nda ‘yeni dönem’, Aydan Murtezaoğlu ile Bülent Şangar’ın beraber gerçekleştirdikleri ilk sergi olan ‘Devamlılık Hatası’yla başladı. Sergideki işler Türkiye güncel sanatına bir bakış niteliğinde.
SALT Beyoğlu bir buçuk yıl aradan sonra, üretimleriyle Türkiye güncel sanatının temas ettiği ana hatları belirleyen isimlerden Aydan Murtezaoğlu ile Bülent Şangar’ın beraber gerçekleştirdikleri ilk sergi olan ‘Devamlılık Hatası’yla açıldı. Sergi Türkiye güncel sanatında, ulusal kimlikten kamusal alana kadar birçok kavramın sınırlarının tartışıldığı, tanımların sorgulandığı 1990’ları ve 2000’lerin başlarını, pratikleri bazen çatışan, ayrılan, bazen de aynı yola giren iki sanatçının üretimi üzerinden izleme fırsatı sunuyor. Sergideki işler, hem temas ettikleri bu tartışmalarla hem de ilk kez İstanbul Bienalleri (1995, 1997, 1999, 2009 ve 2011), ‘50 Numara: Anı/Bellek II’ (1993), ‘Küreselleşme-Devlet, Sefalet, Şiddet’ (1995) sergileri gibi, Türkiye güncel sanatının dönüm noktalarında yer almış olmaları dolayısıyla, bu tarihe bir bakışı mümkün kılıyor. Ancak SALT Programlar Yönetmeni Merve Elveren, serginin yoğun müzakerelerle belirlenen kurgusunda iki sanatçının işleri arasındaki geçirgenliğin de bir rehber olduğunu söylüyor. Başka bir deyişle, ikilinin ortak çalışması ‘Laboratuvar İşi’ ile başlayıp bir diğer ortak iş ‘İşsiz İşçiler-sana yeni bir iş buldum’la sona eren, bu ikisinin arasında da tekil işlere yer verilen ‘Devamlılık Hatası’ Murtezaoğlu ve Şangar’ın üretimine taze bir bakışı mümkün kılıyor. Bilinçli bir tercihle sadece giriş metninin yer aldığı, işlerin tek tek açıklanmadığı, kronolojik bir düzende dizilmediği, birbirleriyle konuşmalarının yolunun illaki uyumdan geçmediğine işaret eden sergileme, Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar’ın işlerindeki çatışmaları, karşılaşmaları yansıtıyor.
Bülent Şangar, 1998Sergiye ev sahipliği yapan SALT Beyoğlu’nun üzerinde yer aldığı İstiklal Caddesi’nin, kamusal tanımının bitmez tükenmez dönüşümüne ev sahipliği yapan bir sahne olması, işlerin üzerine kurulu olduğu dünyayı daha da belirginleştiren bir unsur. Bülent Şangar’ın, kendini Taksim ve Tünel Meydanı’nda askerlere özgü hareketler yapan bir ‘sivil’ olarak belgelediği serigrafi çalışması ya da Aydan Murtezaoğlu’nun turistik Dolmabahçe, Beyoğlu ve Tarihi Yarımada rotasının kaygan zeminini yansıttığı, SALT Beyoğlu’na taşınan, ilk ve son kişisel sergisi ‘Tur’, Türkiye’de kamusal alanda hâlâ tam olarak yüzleşemediğimiz, tanımlayamadığımız gerginliklere ve çatışmalara işaret ediyor. Doğu-Batı ikililiğiyle açıklanamayacak, toplumsal rolleri ve cinsiyet kodlarını kurgulayan hikâyelerin, şehir tarihine dair anlatıların, dini ritüellerin en ince damarlarına kadar işlediği çatışmalar, boşluklar, zaman kaymaları Aydan Murtezaoğlu ile Bülent Şangar’ın sanat pratiklerini de belirliyor. Sadece tematik bir etki de değil bu; iki sanatçı da sanatta neyin temsil edilmesi ‘gerektiğinden’, muhatapla nasıl bir ilişki kurulacağına, hatta sanatçının kendini nasıl konumlandıracağına kadar uzanan bir yelpazede, derin sorgulamalar ışığında üretimlerini tamamlıyorlar.
Bülent Şangar, 1997-2007.
KENDİ İŞLERİNİN MODELLERİ Sanatçıların kendilerini model olarak kullandıkları işleri, hem sanatçının konumunu hem de bireyin kamusal alanda temsilini belirsizleştiren içerikleriyle bu sorgulamanın en yoğun olarak hissedildiği durumlara işaret ediyor. Örneğin Şangar’ın, diğer birçok işinde de olduğu gibi, kendi ailesini model olarak kullandığı fotoğraf serisinde (İsimsiz (Kapılar)), yarı aralık kapıdan, odada gerçekleşen ritüeli hem izletmeye davet etmesi hem de gizli ve tedirgin edici bir şeyler döndüğü izlenimi verecek bir atmosfer yaratması, içerisi ve dışarısı arasındaki sınırı muğlaklaştıran bir etki yaratıyor.
Murtezaoğlu’nun hava kirliliğini azaltmak amacıyla, İstanbul’da kalorifer kullanımının kısıtlandığı bir dönemde gerçekleştirdiği ‘Oda Sıcaklığında’, aktüel içeriğiyle bağlantılı belirgin kodlara sahip. Ancak sanatçının, bacaları tüten şehre evinin penceresinden sigarasını üflemesi, işin güncel referanslarına yeni bir açılım getiriyor. Bu belirsizlik ve kopukluk, işin referans aldığı dünyayı da belirli bir zamanın ötesine taşıyor. Sanatçıların işleri, kamusal alandaki temsillerin niteliğinin sürekli değiştiği bir coğrafyada, yaratıldıkları zamana ait olmaktan çıkıp zamansızlaşıyorlar.
‘Devamlılık Hatası’, 22 Temmuz’a kadar SALT Beyoğlu’nda.