Güncelleme Tarihi:
2014 yılında yayımlanan ilk kitabı ‘Aşk Bilirkişisi’ ile Orhan Kemal Öykü Özendirme Ödülü’nü alan Deniz Dengiz Şimşek, ‘Tengizek Destanı’nın Okunabilen Kısmı’ ile okurlarına yeniden merhaba dedi. Alakarga Yayınları’ndan çıkan ‘Tengizek Destanı’nın Okunabilen Kısmı’nda ‘Külden’, ‘Dumandan’ ve ‘Ateşten’ adlı üç bölüm ve on yedi öykü yer alıyor. Şimşek’in ilk kitabında tanık olduğumuz duyarlı ve incelikli sesi yansılamaya devam eden eser, yazarın öykü üzerinde çokça kafa yorduğunu kanıtlarcasına biçemiyle de öne çıkıyor.
‘Aşk Bilirkişisi’ yazarın özgün dili ve zengin anlatımıyla öykü çevrelerinde ilgi ile karşılanmıştı.Ancak tebessüm ettirirken, kâğıt kesiği gibi can yakan hatta kimi kez öfkelendiren bir mizah.
Bazı öykülerde yerel tınılar işitilse bile Orta Amerika’ya dek uzanan farklı coğrafyaları mekân tutan yazar; sınır, zaman ve mekân gibi olguların edebiyatı zapturapt altına almaya yetmeyeceğini, sözcüklerin kuşlar kadar özgür olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
'Dünyaya kazara düşmüş' kahramanlar...Â
Şimşek’in öykü kahramanları, farklı bir gezegenden dünyaya kazara düşmüş ve bu acımasız gezegende hüküm süren yaşantıdan ürkmüş gibiler. Şaşkın gözlerle, gizlendikleri yerden olanı biteni izlerken hayata karışmaya ne cesaretleri var ne de niyetleri. Dünya nimetlerinden daha çok pay kapabilmek için yarışan kalabalığı izleyerek, o yarışın içinde olmamanın verdiği neşeyi koruma gayretindeler. Yetersiz ya da yeteneksiz oldukları için kıyıda kalmış değiller üstelik; belki de tüm bu anlamsız karmaşayı protesto biçimi olarak uyumsuzdurlar ve uyumsuzluğun bir âraz değil sonuç olduğunun farkındadırlar.
Farklı olmanın, düşünmenin, hissetmenin, haksızlıklara karşı koymanın bedelini ödeyen, orta sınıf, okumuş kentli birey öykülerde öne çıkıyor ancak yalnızca onlar değil kahramanlar; yaşlılar, çocuklar, tarihten gelenler, Brezilya dizilerinden fırlamış gibi duranlar küçük esnafla birlikte öykü kahramanları arasında yerini alıyor ‘Tengizek Destanı’nın Okunabilen Kısmı’nda. Kendisini uçurum gibi hissedenler, varlığını kentin damarlarında dolaşan bir mikrop gibi algılayanlar olsa bile kitapta, arabeskin çok uzağında, içtenlikle akıyor anlatı. Acının edebiyatını yapmak yerine, mahcup ve naif bir duruş sergileyen kahramanlar, yer yer şiire kardeş cümlelerle aktarıyor meramını.
İnsan niçin her yaklaşanın düştüğü bir uçurum gibi hisseder varlığını? Okura, ister istemez bu soruyu sordurtan öykülerden farklı çıkarımlar yapılacaktır kuşkusuz, ancak sanattan, edebiyattan, aşktan, insancıldan, paylaşmadan yana olanların, egemen düzenin bir parçası olmamak için direnenlerin, adına modern dünya denilen yağma ve talanın uzağında duranların ödediği bedellerden yalnızca biridir bu iç yangısı.
Kitabın ‘Külden’ adlı ilk bölümünde toplanan öyküler yaşanmışlık izleri taşırken ‘Dumandan’ bölümündeki öykülerde deneysellik öne çıkıyor. ‘Ateşten’ bölümünde ise fantastik unsurların yer aldığı ve aşka adanmış öyküler var.
‘Gümüş Tepsi’ ve ‘Sana Demedim’, kitaptaki diğer öykülerden farklı bir yere konumlandırılabilir. ‘Gümüş Tepsi’ kitabın ilk öyküsü ve çocukluğa, çocuklukta anlamakta güçlük çektiğimiz büyüklere, biz büyük olunca yollanan bir selam gibi okunabilir. ‘Sana Demedim’ ise Soma’da 13 Mayıs 2014’de yaşanan ve 301 canın yaşamını elinden alan facianın ardından yazılmış. 301 sayısını, yalnızca istatistik cetvellerinde soğuk bir ifade gibi görenlere haklı bir itiraz.
Ä°ronik bir kahramanlık öyküsüÂ
‘Dumandan’ bölümünde yer alan ve kitaba adını veren ‘Tengizek Destanı’nın Okunabilir Kısmı’ öyküsünde ironi öne çıkarken hakan Tengizek anti-heroic bir figür olarak üzerinde durulmayı hak ediyor. Hatta Tengizek Han bir öykü ile yetinmeyecek ve yazara yeni öyküler yazdıracak gibi görünüyor. Kara Murat, Battal Gazi gibi abartılı tarihi figürleri karikatürleştiren öykü, haritalarda görülmeyen, görülse bile ancak bir nokta kadar yer kaplayan Yıldırımoğlu Beyliği’nde geçiyor. Tengizek’e anne ve babasının verdiği öğütler, iktidarın, her devirde, kibre ve bencilliğe doğru uzanan bir yol olduğunu imliyor satır aralarında.
‘Ateşten’ bölümü, Esma’ya, Esmeralda’ya ve hayalleri süsleyen tüm kadınlara yazılmış birbirine bağlı öykülerden oluşuyor. Aşk, varlığı bilinen ancak hiç gidilmeyen uzak bir ülke gibidir. O ülkeye ulaşma hayali kuran kahramanların iç dünyalarında fırtınalar kopar. Sevgili, adeta ateşten yaratılmıştır, dokunmak ne mümkün. Sevmek, gözlerine bakmak, saçlarını okşamak, suçtur! Birlikte içilecek çaylar haram, şiirler yazıp mektuplar yollamak sakıncalı, el ele yürümek yasaktır! Yalnızlık ve sigaralar, uykusuz gecelerde fotoğraflara bakmak, şaraba ve şarkılara sığınmak serbesttir. Orhan Veli’nin Bedava şiirini açıp, yeniden okuma arzusu uyandıran öyküler, okuru karmaşık duyguların anaforuna bırakmaya aday gibi görünüyor. Hiç görmediği, yalnızca birkaç mektubunu okuduğu Esmeralda’ya aşkı yüzünden, yemeden içmeden kesilen ve odasından dışarı çıkmayan Alves bu kadında ne bulmuştur sevilecek? Şairlere yaraşır cümlelerle, sanattan anlayan, okuduklarını paylaşacak birini aradığını yazmıştır Esmeralda babasına. Alves’in eksikliğini duyduğu şey aşk mı yoksa arkadaş mıdır? Hayatı yalnızlığı paylaşacak, ortak zevk ve beğenilere sahip bir yoldaş mıdır?
‘Tengizek Destanı’nın Okunabilen Kısmı’, Deniz Dengiz Şimşek’in öykü basamaklarını, kendinden emin adımlarla tırmanmaya devam edeceğinin habercisi olarak okunmayı hak ediyor.
TENGÄ°ZEK DESTANI’NIN OKUNABÄ°LEN KISMIÂ
Deniz Dengiz ÅžimÅŸek,
Alakarga Yayınları, 2016
94 sayfa, 10 TL.Â
Â
Â
Â
Â