Güncelleme Tarihi:
Bolşevik önder ve Ekim Devrimi kahramanı Stepan Şaumyan’ın da içinde olduğu 26 komiserin Bakü’deki anıt mezarı, öfkeli Azeri Müslümanlar tarafından, Sovyetlerin yıkımından sonra saldırıya uğrar. Ve Bolşevik kahramanların anıt mezarları sökülür. Azerileri öfkelendiren, Şaumyan’ın Bolşevik olmasından çok, Ermeni halkından olduğunu bilmeleridir. Şaumyan, Ekim Devrimi günlerinde, Kafkasya’daki en önemli Bolşevik önderdir. 1918’de, İngiliz casusları tarafından [: Sovyet tezi.] Türkmenistan’da, trenle ıssız bir yerdeki istasyona götürülerek 25 Bolşevik komiser ile birlikte kurşuna dizilerek öldürülür ve oraya gömülürler. Sonraki yıllarda Sovyet hükümeti tarafından, 26 komiserin kemikleri toplu olarak gömüldükleri yerden çıkarılarak, Bakü’de anıt mezara taşınır. “Ortak mezarın üzerindeki anıtta, başı yasla eğilmiş bir işçinin avuçları arasında bir meşale” yanıyordu. Meydanın çevresinde 26 komiserin heykelleri dikiliydi. İnfaz sahnesini gösteren kırmızı granitten bir rölyef yapımına başlandı. İnfaz mangasının önündeki mağrur kişiler Cesaret, Ahlaki İnanç, Korkusuz Ruh gibi Bolşevik erdemlerin simgeleriydi.”
Yıkılan bu anıttır; yani Bolşevik devrim şehitlerinin anıtı. Ama başka bir olguyu hesaba katmak gerekiyor. (Bu sorunsallaştırmayı bugünlerde yayımlanan Peter Hopkirk’ün ‘İstanbul’un Doğusunda Bitmeyen Oyun’ adlı kitabı vesilesiyle yapıyorum.) Bu olgu, Şaumyan’ın dahil olduğu Bakü katliamıdır. Hopkirk, “Bakü’nün anti-Bolşevik bir denizde bir Bolşevik adası olduğunu unutmamak gerekir” diyor. “Bakü, 1918’de, Ermeniler ile Müslümanların karşı karşıya geldiği bir barut fıçısını oluşturuyordu” diyor Hopkirk. Şaumyan, Bolşevikler adına, kentteki Ermeniler ile Müslümanlar arasında bir koalisyon kurmayı başarır. Ama İngilizlerin Ermenilere verdiği destek, nisan ayında bir katliamın meydana gelmesine yol açar. Şaumyan, koalisyonu koruyamaz. Farklı iddialara göre, 3 bin Şaumyan kaynağı] ile 12 bin [Azerbaycan kaynağı] Müslüman öldürülür. Hopkirk, çok ayrıntılı bilgilere ulaşmış: “Bayan Dewar Durie [Oteli] penceresinden cesetlerin sokaklardan toplanıp hoyrat bir şekilde arabalara atılışını seyretmişti. Cesetlerden bir kısmı yağmalardan sonra hemen hemen çırılçıplaktı.”
Burada duralım.
Kuşkusuz ’Bitmeyen Oyun’ Bakü katliamına odaklanmıyor, odaklandıklarından biri ve temelde Almanya tarafından başlatıldığını iddia ettiği ‘oyun’un uzandığı sonuçları dile getiriyor. Ona göre bu oyun, son Alman imparatoru [Kayzer] Wilhelm’in bir planı olarak ortaya çıkar. Kayzer Wilhelm’in iki niyeti vardır: Birincisi; Doğu halklarını ve aşiretlerini Almanya’nın düşmanlarına [İngilizler ile Ruslar] karşı ayaklandırmak. Berlin-Bağdat Demiryolu fikri, bu niyetin bir planı olarak ortaya çıkar. Wilhelm’in II. Abdülhamit’i ziyareti bu çerçevede gerçekleşir. Kudüs’ü ziyaretinde, şu mesajı verecektir: “Eğer bir Hıristiyan hükümdar olarak doğmasaydım, Müslüman bir hükümdar olmayı yeğlerdim.” İmparatorluk, Almanya ile birlikte savaşa girecektir. Bu bizim pek bildiğimiz hikâye. İkincisi ise, bilmediğimiz. Kayzer, Kafkasya’nın zengin maden ve petrol bölgelerini de almak istemektedir. Ama bu bölgede Ekim Devrimi ortaya çıkar.
Eleştirim de var... Hopkirk, Abdülhamit’i ‘kurnaz’, Kayzer’i ise zayıf ve sakat kalmış biri olarak nitelerken, ‘büyük oyunda’ rol alan her İngilizi zeki, çevik, çalışkan gibi ifadelerle nitelemekten geri kalmıyor.
Hopkirk’in ‘Bitmeyen Oyun’u için, tarihsel anlatı değil ama anlatısal tarih diyebiliriz. Tarih kitaplarının dile getirdikleri mahkemede kanıtlanabilir mi? Ya da tarihyazımının epistemolojik temeli nedir? Hopkirk, niyetleri de hesaba katıyor, ajanların faaliyetlerinin anlatılarını da... Aynı malzemeden farklı bir kitap da yazılabilir. Burada ayırıcı olan özellik, yazarın düşünüş biçiminin tekilliğinde ortaya çıkar. Yani demek istediğim şu; bir roman gibi de okuyabilirsiniz ‘Bitmeyen Oyun’u; gerçeklikte olup biteni dile getiren bir anlatı gibi.
Mayakovski’nin, Bolşevik Devrimi şehitleri için yazdığı dizelerle bitirelim: “Yirmi altıların kanı/ Soğumayacaktır asla!”
İSTANBUL’UN DOĞUSUNDA
BİTMEYEN OYUN
Peter Hopkirk
Çeviren: Mehmet Harmancı
İş Kültür Yayınları, 2023
312 sayfa.