Güncelleme Tarihi:
Pandemiden dolayı 2020-21 sezonunu Borusan Oto İstinye’de verdiği izleyicisiz konserlerle geçiren Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, yeni sezonda onu sahnede izlemeyi çok özlemiş tutkunlarına yeniden kavuşmanın heyecanını yaşıyor. Takipçileri BİFO’yu ne de çok özlediklerini 14 Ekim’de verilen ilk konserde gösterdiler. Orkestranın göreve geçen sezon gelen genç ‘daimi konuk şefi’ Patrick Hahn yönetiminde Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde verilen bu ilk konseri, pandemi nedeniyle alınan önlemler neticesinde kapasitesi 1.000 kişiye düşen salonda 700 kişi izledi. BİFO, sezonun 4 Kasım’da verilecek ikinci konserinde son dönemin viyolonselde parlayan gözde genç yıldızlarından Pablo Ferrández’e eşlik edecek. Ferrández’i, jürisi olduğum Uluslararası Klasik Müzik Ödülleri’nin (ICMA) San Sebastian’da düzenlediğimiz ödül töreninde ‘Yılın Genç Müzisyeni Ödülü’ verdiğimiz 2016 yılından bu yana yakından takip ediyorum.
MÜZİSYEN AİLE
Ferrández, müzisyen olan anne ve babası sayesinde üç yaşında viyolonsel çalmaya başlamış. Babası da viyolonselci olan Ferrández’in annesi çocuklara anlayabilecekleri yoldan müziği öğreten metot sahibi bir öğretmen. Genç Pablo’nun müzisyen olmak için herhalde daha mükemmel bir çevresi olamazdı (Ferrández’in kendisinden küçük kız kardeşi de daha sonra çok iyi bir viyolacı olur). 13 yaşında kapısından içeri girdiği Madrid’in ünlü müzik okulu Escuela Superior de Música Reina Sofía’da yedi yıl eğitim görmüş Ferrández. Oradaki Rus hocası Natalia Shakhovskaya ve onun ‘disiplinli’ eğitim metodunu öve öve bitiremiyor. Madrid’in ardından yine çok tanınmış bir eğitim merkezi olan Kronberg Akademi’de görev yapan efsanevi hocalardan Franz Helmerson (Nil Kocamangil ve İdil Pulat’ın da hocası) ile çalıştı Ferrández.
20. yüzyılın efsanevi viyolonselcileri Rostropovich, Casals ve Fournier’yi çok sevdiğini söyleyen Ferrández’in çağdaşları arasında beğendiği meslektaşları arasında, ülkemizde Fazıl Say’la yaptığı çalışmalar dolayısıyla da yakından tanınan Nicholas Altstaedt ve Daniel Barenboim’in yıldızını parlattığı İran asıllı Avusturyalı çellist Kian Soltani de var (Ferrández, Barenboim’le birlikte çalışmayı da kariyerinin dönüm noktalarından biri sayıyor). Sadece çellistler yok elbette Ferrández’in ilham aldığı isimler arasında; piyanist Martha Argerich ve mezzosoprano Cecilia Bartoli’yi de bayılarak dinlediğini söylüyor. Bir önemli isim daha var Ferrández’in yaşamında ki, o da günümüzün en önemli keman virtüozlarından biri olan Anne-Sophie Mutter. Adını taşıyan vakfıyla, Güher-Süher Pekinel Kardeşler’in ‘Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler’ projesine benzer bir faaliyet gösteren Mutter’in parlattığı isimler arasında Ferrández de var (Yaşasaydı üstün yetenekli çellistimiz Benyamin Sönmez de Mutter’in şemsiyesi altına girecek ve belki bugün Ferrández’in ününe sahip olabilecekti).
4 Kasım Perşembe akşamı Zorlu PSM’de onursal şef Gürer Aykal yönetimindeki BİFO eşliğinde Camille Saint-Saëns’ın (1835-1921) ‘Op. 33 La minör 1. Viyolonsel Konçertosu’nu solist olarak yorumlayacak Pablo Ferrández, solo veya oda müziğinden ziyade orkestrayla birlikte solist olarak çalmanın kendisine daha büyük bir haz yaşattığını söylüyor.
1696 TARİHLİ ÇELLO ÇALIYOR
Gelelim solistimizin çalgısına. Ferrández gibi öne çıkarılan genç ve üstün yetenekli solistlere yaraşır çalgılar bulmak tahmin edileceği üzere kolay iş değildir zira günümüze kalabilmiş bu tip çalgıların sayısı son derece azdır. Bu alanda çalışan ve parlak genç virtüozların kullanımına koleksiyonunda bulunan ünlü çalgıları tahsis eden Nippon Music Foundation, Ferrández’in de yardımına koşarak ona, 2003 yılından beri envanterinde bulunan, Antonio Stradivari’nin (1644-1737) ‘Altın Dönem’inin (1700-25) hemen öncesine tekabül eden 1696 tarihli ‘Lord Aylesford’ lakabı taşıyan bir çello tahsis etmiş. 2014 yılından beri Ferrández’in çaldığı ‘Lord Aylesford’, Stradivari ustanın günümüze kalabilmiş 63 çellosundan biri ve 1902’de ona sahip olmuş lordun ismiyle anılıyor.
Efsanevi çellistler Gregor Piatigorsky ve Janos Starker’in de elinden geçmiş bu ünlü çalgı. Ferrández, ‘Lord Aylesford’una tutkuyla bağlı olduğunu söylemiş bir röportajında. Ona sahip olacağını öğrendiğinde piyango kazanmış gibi hissettiğini, çalgısından çıkan sesin harikulade olduğunu, tüm tonlarda iyi tınladığını, kalın tonların özellikle dolgun ve yuvarlak çıktığını söylüyor. Stradivari’nin akıl almaz ustalığının en iyi nişanelerinden biri olarak gördüğü çellosunun çalması kolay bir çalgı olmadığını ve ona alışmasının zaman aldığını da söylemeden geçmiyor Ferrández. 4 Kasım’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’ni dolduranların eminim kulakları kadar gözleri de Ferrández’in nadir çalgısı üzerinde olacak.
SOLİSTİ ZORLAYAN BESTE
2021 yılında ölümünün yüzüncü yıldönümünde tüm dünyada saygı ve sevgiyle anılan, ‘Hayvanlar Karnavalı’ adlı nefis eseriyle ülkemizde de iyi tanınan büyük Fransız besteci, Ferrández’in yorumlayacağı konçertosunu 1872 yılında 37 yaşındayken yazdı. Romantik dönemin en güzel konçertolarından biri olarak görülen ‘La minör Konçerto’, birbirine arasız bağlı üç kesitten oluşan tek bölümlü bir eserdir. Solisti teknik ve anlatım yönlerinden zorlayan konçertoların başında gelen bu eserin özellikle final mahiyetindeki üçüncü ve son kesiti solisti zorlayan pasajlarla yüklüdür.
Pablo Ferrández, son olarak kayıt alanında da varlık göstermeye başladı. Bu yıl Sony’den çıkardığı ‘Reflections’ adını verdiği yeni albümünde, ünlü piyanist Deniz Kozukhin ile birlikte, Rus besteci Sergei Rachmaninoff’un ‘Op. 19 Sol minör Sonat’ının da içinde yer aldığı oda müziği eserlerinin ağır bastığı güzel bir repertuvara yer verdi (Kayıt, Spotify ve Apple gibi platformlar üzerinden dinlenebilir).
Gürer Aykal yönetimindeki BİFO’nun 4 Kasım konserinde seslendireceği diğer eserler; Saygun’un ‘Op. 62 Concerto da Camera’sı ve Çaykovski’nin üç balesinden süitler olacak (Op.66a Uyuyan Güzel, Op.71a ‘Fındıkkıran’ ve Op.20a ‘Kuğu Gölü’). Konserden önce 19.00-19.30 arasında Zorlu PSM’nin Fuaye Meydan’ında sevgili Aydın Büke’yle birlikte konserin programı üzerine dinleyicileri bilgilendireceğiz.