Güncelleme Tarihi:
Zeki Velidi Togan, mühim bir tarihçi olmakla birlikte zorlu bir siyasetçidir de... ‘Çarlık Rusya’sında doğmuş ve gençliği bir taraftan eğitim, bir taraftan da mücadeleyle geçmiş. Bolşevik ihtilalinden sonra daha aktif bir mücadele yürütmüş ve Rus istilasına karşı yurdunun bağımsızlığı için elinden geleni yapmış. Bir dönem Başkurdistan Cumhurbaşkanı seçilse de bu uzun sürmemiş. Paris ve Berlin’e geçtikten sonra akademik çalışmalarına ağırlık vermiş. Pek çok değerli çalışmanın ardından genç Türkiye’den gelen davetle kariyerine İstanbul’da devam etmiş. Türkiye’de bir kısmı çok çalkantılarla dolu hayatının önemli bir bölümü İstanbul Üniversitesi’nde ders vererek geçmiş.
‘Tarihte Usul’, Togan’ın bu dönemde öğrencileri için hazırladığı ders notlarından oluşuyor. Ders notları düşünün ki yıllar sonra bile bilimsel değerini koruyor. İlk kez 1950’de basılmış bu notlar kitap olarak. Daha sonra 1967’de tekrar basılmış... Bugünlerde yeni basımı da raflarda... Ortalama okuyucuya hitap etmese de tarih öğrencileri ve araştırmacılar kadar tarih meraklıları için de önemli bir kaynak. Genç araştırmacılar, bu güçlü akademisyenin tecrübe ve tavsiyelerinden mutlaka çok fayda görecektir. Bu notlara sadece ‘tecrübe’ veya ‘tavsiye’ demek de yetmeyebilir. Zira Togan, 19. yüzyılın Alman, Fransız ve İngiliz tarihçi ve felsefecilerinin birçoğuna atıflar yaptığı mühim bir kaynak haline getirmiş notlarını... Hoca notlarında tarih yazımını; ‘rivayetçi tarih’, ‘öğretici tarih’,
‘neden-nasılcı tarih’ ve ‘sosyal tarih’ olarak sınıflandırır. Her birini ayrı ayrı ve çok detaylı olarak açıklar. Togan, bu sınıflar arasında herhangi bir üstünlük hiyerarşisi kurmamış, ancak üslubundan anlıyoruz ki o daha çok ‘neden-nasılcı’ (determinist) tarih yazımına yatkın...
Togan, tarihte ‘usul’ uygulamasını somut keşiflerle mukayese eder. Ona göre tarih bilimindeki ‘usul’ uygulaması, pek çok teknik keşif ve buluş kadar insanlık tarihine katkı sağladı. Tarih metodunu ana hatlarıyla ikiye ayırır: tahlil (analiz) ve terkip (sentez)... Eski tarihçilerle modern tarihçileri de bu ölçüler üzerinden tefrik eder. Eski tarihçiler araştırdıkları bir mevzuda ancak ellerindeki kaynaklarla yetinirken yeni (usul kullanan) tarihçiler, birçok farklı kaynağı elden geçirir. Kaynakları birbiriyle karşılaştırarak birçok bakımdan ‘sağlama’ yaparlar. Bu da çalışmalarının kıymetini ve derinliğini artırır. O çalışmayı başka çalışmalar için kaynak haline getirir. Sadece tarih öğrencileri değil; master ve doktora seviyesinden itibaren araştırmacıların görmesi gereken bir kaynak. Hocanın engin birikimi, bir o kadar zengin Türkçesiyle birleşince her sayfası dopdolu bir eser vücuda gelmiş...
İş Bankası Kültür Yayınları, 2019
384 sayfa, 28 TL