Güncelleme Tarihi:
Orhan Okay’ın tabiriyle ‘bir hülya adamı’ olan Ahmet Hamdi Tanpınar, belki de hayatımızın çelişkilerini nesirde en iyi yakalayan yazar olduğu için de üzerimizdeki etkisi hâlâ sürüyor. Hayatı bir terkibe kavuşturmaya çalışırken şahsi hayatından itibaren çelişen, bölünen ve toplum tarafından kenara itilen böylesi insanlara asıl sanatçı diyoruz. Kitlenin bağrına basıp da etrafında tutarlılık ateşleri yakılanlar ise gelip geçici figürler olmaktan öteye gidemediler.
Handan İnci’nin vizyonuyla son birkaç yıl içinde bir şehir ikonuna dönüşmenin eşiğindeyken türlü ayak oyunlarıyla akamete uğratılan Tanpınar Merkezi ne olacak ayrıca sormak gerekir. Geçen haftalarda ölüm yıldönümü vesilesiyle sosyal medyada yeniden dolaşıma giren Tanpınar, tekrar tekrar deşilmeye uygun. Bu bağlamda, Özgür Taburoğlu’nun ‘Tanpınar Sözlüğü’ de yerinde bir çaba. Ancak, ben ‘şahsi masal’ tabirini Tanpınar’a pek uygun bulmam. Ne destan, ne masal. Nesrimizin bu ‘rüya adamı’, estetiğini kurarken hep hayata bağlıdır. Ancak şiire gittikçe hayattan ve onun gerçekliğinden kopar, kendi uzayında kaybolur. Tanpınar’ı kuran rüyadır ama bu rüya sonuna kadar sahibinin ıstırap, heyecan, arzu ve çıkmazlarıyla doludur. O ferdi ararken cemiyet tarafından adeta yok sayılmış, fakat bu hamleye karşı, arayışı hiç bitmeyen ve engin bir kültürle yoğrulmuş estetiğinin peşine düşmüştür.
Masal kadını değildir sözgelimi onunkisi. Sonuna kadar tenine batan bir arzunun kıvranışıdır. Renkler bir yandan sanattan gelir ama bir sanatçı gibi kendi renklerini de yaratır. Zaman konusunda Bergson’dan etkilenmiştir ancak kendi zamanının çentikleri idam saatini bekleyen adamın gerilimleriyle de doludur.
Özgür Taburoğlu, bir kalıp peşinde olmadığını özellikle vurguluyor. Eşya, zevk, Şark, ruh, musiki, terkip gibi hemen Tanpınar çağrıştıran simgelere göz kırparken, boşluk, makine, manzara, şekil gibi daha dolaylı başlıkların peşine düşüyor. Plastik gibi nispeten ortada duran ve onun yerli yerinde kullanmaktan haz duyduğu kavramın da içini dolduruyor. Çizgi konusunda ise Batı’daki rengin taşıdığı değerin bizde çizgi ile karşılandığını vurguluyor. Yeni zamanın ve onun ihtiyaçlarından doğan ve daha görünür olan ‘boşluk’ların ise, şekil seçimindeki isabet yoluyla, zevkle doldurulmasına dikkat çekiyor.
Aslında yazarın seçtiği başlıkların da ‘masal’ ile değil hayat, düşünce, estetik ve rüya ile ilgili olduğu anlaşılıyor. Muhayyileyi bir kamçı gibi kullanan Tanpınar oradan renk, ışık, rüya, uzviyet, âlem, talih ve hatta terkibe geçmekte zorlanmayacaktır. Tanpınar’ın eserleri, her daim yan bağlamlar, sapma ve sapaklar açmaya da müsaittir. Özgür Taburoğlu, alttan alta bize bunu da sunuyor.
Karşıtlıkları kurup yakalamakta ısrarcı olan Tanpınar, sadece Doğu- Batı ekseninde değil, huzur ve vicdan gibi ferdi kuran nice karşıtlığın terkibini de arar. Okur, yeni yöntemlerle ondaki rüyayı görmeye hep devam eder.
TANPINAR SÖZLÜĞÜ - ŞAHSİ BİR MASALIN SİMGELERİ
Özgür Taburoğlu
Doğu Batı Yayınları, 2019
347 sayfa, 30 TL.