Güncelleme Tarihi:
Sevgili Artun Ünsal Hocam, Evvela mahsus selam eder, kaleminizin lezzetini her daim muhafaza etmesini niyaz ederim.
Sizin derslerinizin tadıyla nerdeyse yarım yüzyıl evvel tanışmış bir eski öğrenciniz olarak, siyaset ve anayasa gibi bir adı vardı dersin, yazdıklarınızdan da feyz aldığımı iftiharla söylemek isterim. Gerek derslerinizdeki gerek sohbetinizdeki gerek kaleminizdeki letafet, memleket akademisyenleri arasındaki müstesna mevkinizi muhkem kılmakla kalmıyor, Refik Halid’lerin, Sermet Muhtar’ların, Osman Cemal’lerin hem İstanbul hem de Türkiye kültürü, insanları ve lezzetlerine dair yazdıkları eserler, yaptıkları katkılar sizinle sürüyor.
Anadolu’nun kültür hazinelerinin unutulmaması için yaptığınız yolculuklarla, sütten peynire, zeytinden ekmeğe, yoğurttan çaya, simide, lüfer, palamut, levrek, tekir ve istavrite, lokantalardan lezzet tarihine tadı damağımızda kalan nice kitaba imza attınız.
Siyasal şiddetten tribün şiddetine, Boğaz insanlarından ‘Türkiye İşçi Partisi Tarihi’ne siyaset ve sosyoloji alanındaki bir dizi kitabınız da unutulmaz. Hepsi bu kadar değil elbet, gerisini de meraklı okur keşfetsin! Daha doğrusu yazının tadını bilen okur!
Yeni armağanınız ‘Nadide Bir Goncadır Enginar’, hem seçtiğiniz zat-ı şahaneleriyle hem de onların çocuklukları, aileleri, ülkeleri, akrabaları, velhasıl tarih ve coğrafyalarıyla da pek isabetli olmuş.
Hocam kitabınız geldiği zaman ‘Yaz şefkati: Şeftali’ başlıklı bir yazımı, bitti zannıyla bir dergiye göndermiş idim, lakin kısaca ‘Enginar’ diye anacağım eserinizdeki ‘Şeftali Baştan Çıkartır’ yazınızı okuyunca, benim de yazıyı baştan yazmam gerektiğini düşündüm.
Şeftali değil yalnızca yazı da baştan çıkartırmış meğer Hocam! Şeftaliye övgü aşka, tutkuya da övgü sayılır ki siz Çin’den, Fransa’dan, Bursa’dan şahane şeftali örnekleriyle bunu hakkıyla yapıyorsunuz. Konumuz şeftalidir ama dersimiz her şeydir, öyle ya!
Yazı tanımlayan iki meyveden ilki şeftali, diğeri de karpuzmuş, herhalde büyükbaş meyveler arasında anılıyor. Bence en nostaljik olanı da o. Sanki her yaz son kez karpuz yiyormuşum, bir daha da bu dünyada onu göremeyecekmişim duygusuyla üzülüyorum, seneye daha ilkyazda görünmeye başlar başlamaz da çocukluk arkadaşıma kavuşmuş gibi şenleniyorum. Bahçelerden göz hakkı, Tanrı payı, kul hakkı diye yürütülen elmalar sayılmazsa, sanırım en halkçı meyve de karpuz hâlâ! Üstelik aile boyu! Duygusu da öyle bende, çocukluğumun Eskişehir’i, avlu, büyük aile, “cemi cümle bir sofrada/muhannetlik kalmayana” dediği Cemal Süreya’nın. Karpuz kabuğu yazıya düştü ama denize düşmesini çaresiz bekleyeceğiz!
Sevgili Hocam, narı da ziyadesiyle sevip övmüşsünüz, “Narı tarife ne hacet?” bile demişsiniz, lakin nar da bilmecesi gibi çarşıdan alıyorsun bir tane, yazmaya başlıyorsun bin tane! Vallahi bunu kendimden de bilir, hatta milletin ‘yeteeeeeeer!’ lakırdılarına bile göğüs gererim! Sizde de nara, kültürüne ve edebiyatına bir temayül sezdim ve bundan da pek memnun oldum Hocam. Bilge Karasu’nun ‘Narla İncire Gazel’ kitabı da bu meyanda pek dikkate değer bir eserdir bilirsiniz.
Kayısı, kızılcık, kiraz, muz, incir, yeşil erik, kestane... Okuyan oluyor mestane! Hocam bilirsiniz taa ODTÜ yıllarımdan süren az buçuk şairliğim vardır, sizinle bu yıl benim ihmalimden kaldı ama gelecek yıl birlikte şiir dersi hazırlayacağız, gördüğünüz gibi kafiyeyi de hiç kaçırmam, sizinle faydalı işler yapma fırsatını da!
‘... Enginar’da da gözden, damaktan kaçırılmaması gereken başka taamlar da var, zeytin zaten başlıbaşına bir ada sizde, ama bakliyat ambarı da dopdolu maşallah! Bakladan tomata, patatesten kabağa, Çengelköy hıyarından pırasaya ve bir ömür yesem doymam patlıcana hem sebzelerin hem bizim gönlümüzü alıyorsunuz! Ben de sayenizde hem sizin lezzetli kitaplarınızdan söz ediyor hem de umarım, ne kitapsız ne kâğıtsız diyerek, gelecek yıl yayımlayacağım ‘Kutsal Lezzetler Alfabesi’ kitabımın duyurusunu yapıyorum! Önsözünü yazmak da hocam olarak size düşüyor elbette!
Kaleminden ne çıksa okunur sevgili Artun Ünsal Hocam, “darılır yoksa bu hassas yürek” diyorsa, ona özel ihtimam göstermek gerek, nadide bir gonca olan enginarı pişirirken zeytinyağını eksik etmemek, bir de, eh söylememe gerek yok, Hocamın lezzetli üslubuyla tanışmak gerek!
Elinize sağlık Hocam, bu nefis kitabınız için!