Güncelleme Tarihi:
Ülkenin en kendine münhasır gruplarından BaBa ZuLa, kariyerinin 25’inci yılını ‘Hayvan Gibi’yle kutluyor. Gülbaba Records’tan çıkan altı şarkılık albümün en keskin özelliği ise analog olarak kaydedilmesi. Murat Ertel, analog tercihini şöyle anlatıyor: “Pandemiyle çağ değişti ve dijitale doğru itiliyoruz, bu yalnızca müzikal olarak da değil. Analog olan doğallığın yanında, yönünde ve yıllardır içinde bulunup kıymet verdiğimiz bir hal. Plak olsun, bant olsun, taş olsun, rüzgâr olsun. Esasen her türlü medyanın bir arada var olmasından yanayız ama ses kayıt tarihi açısından en sadakatli, kitabın ortası, arı duru durum analog.”
‘Hayvan Gibi’ oldukça eğlenceli ve ışığı, enerjisi yüksek bir albüm. Gruba soruyorum, “Tüm bu karamsarlığın içerisinde sizi müzik yapmaya motive eden etkenler neler?” Levent Akman’ın cevabı şöyle oluyor: “İnsan olarak dünya denen gezegeni diğer türdeşlerimizle paylaşsak da yaşadığımız bölgeden başka bir bölgeye gittiğimizde kültürlerin, dillerin farklılaştığını görüyoruz. Bu tür farklılıklar insanlar arasında duvarlar oluşturuyor ve yabancılaşmaya, hatta önyargılarla düşmanlığa kadar gidebiliyor. Bunu yabancı bir ülkede konsere çıktığımız mekânlarda da görüyoruz. Konser verdiğimiz yer ne kadar gelişmiş bir ülke olsa da geldiğimiz bölge yüzünden insanların kafasında bir şablon oluşmuş olabiliyor. Fakat konser başladıktan sonra aynı insanların birlikte dans etmeleri, heyecanlanmaları, bağırmaları, şarkılarımıza eşlik etmeye çalışmaları hepimizin nasıl da aynı olduğumuzu gösteriyor. Müzik aslında evrensel bir dil. Beni müzik yapmaya motive eden en önemli etkenler bunlar.”
66 ÜLKEDE KONSER
Daha çok enstrümantal müzik yapan BaBa ZuLa, sözlerin her daim şarkılarında önemli olduğunu söylüyor. Akman, “‘İskender’, ‘Pırasa’, ‘Aşıkların Sözü Kalır’, ‘Kör Limoncu’ ve daha birçok parçamız söz ve müziğin güzel bir birleşimiyle dinleyicilerimizin gönüllerinde hak ettikleri yeri almışlardır. Sözler belki de müziğimize çok daha yakın” diyor.
Peki, 25’inci yılını dolduran grup yolun başındaki tüm ideallerini gerçekleştirdi mi? Ertel, “Düşünmediklerim bile gerçekleşti. Biz aslında ‘Tabutta Rövaşata’ filmine müzik yapıp dağılacaktık. Bir de dönüp baktığımda 12 albüm, 66 ülke, 6 kıtada konserler ve milyonlarca izleyici görüyorum. En temel hayalimiz bu coğrafyanın kültürüne selam gönderen, yapılmamış bir müzikti. İçimizdeki seslerin bir kısmını paylaşabildik diye düşünüyorum” diyor.
‘Hayvan Gibi’yi özel yapan bir diğer unsur, Gülbaba Records’un da ilk albümü olması. Albümün ilk kaydı da ‘Küçük Kurbağa’ şarkısının kaydıyla başlıyor. Ertel, bu şarkıyı ilk oğlu Eren Devran için bestelediğini söylüyor: “Yürümeye başladığı sıralarda dans da edip güçlü yönlerini geliştirip serpilip büyümesi için yapmıştım bu şarkıyı. Bu şarkı, duble plak albümünün A yüzünün tamamını kaplıyor.”
Albüme dahil olan enstrümanları ise Ertel şöyle anlatıyor: “Canlı konserlerde özellikle İstanbul dışındaysak bir sadeleşmeye gidiyoruz. Örneğin ben yalnızca bir cura ile kendi tasarladığım ‘Roket’ isimli elektro sazımı çalıyorum. Albümde de öyle oldu. Levent Akman kaşık, zil, elektronikler ve makineleri, Periklis Tsoukalas yine kendi tasarladığı elektro bariton udunu, Ümit Adakale ise darbuka ve asma davulunu ‘Hayvan Gibi’ çaldı albümde!”
Pandemi öncesi yılda yurtiçi ve yurtdışı yaklaşık 100 konser veren bir grup karşımızdayken “Pandemi sonrası canlı performans eskisinden daha mı az önemli olacak sizce?” diye soruyorum. Akman ise bu fikri kabul etmiyor ve ekliyor: “Pandemi döneminden en çok etkilenen sektör ne yazık ki müzik oldu. Üzücü olan ise bu durumun devam etmesi. Müzisyenler bu dönemde özellikle ülkemizde ne kadar sahipsiz olduklarını acı bir şekilde gördü. Canlı konserlerin yasaklanmasından sonra dijital ortamlarda denemeler yapıldı fakat hem müzisyenler hem de dinleyiciler bu tür dijital konser denemelerinden bir tat alamadıklarını ifade etmeye başladı. Hayko Cepkin, ‘Dijitalden konser izlemek bir belgesel kanalından volkan belgeseli izlemeye benziyor. Volkanın gümbürtüsünü, titreşimini, ihtişamını hissedemiyorsunuz’ diye yazmıştı. Dolayısıyla canlı performansların bu pandeminin bitişi ile eskisinden daha da önemli olacağını düşünüyorum.”
‘Hayvan Gibi’de şarkıların sembolize ettikleri
Küçük Kurbağa: Murat Ertel’in oğlu Eren Devran için yazıldı. Ertel’in Çin burcu ejderha olan oğlunun büyüyüp bir ejderhaya dönüşmesine eşlik ediyor!
Tavus Havası: BaBa ZuLa’nın güç hayvanı ve ‘Tabutta Rövaşata’ filmiyle ilişkili.
Sıpa Dup: Şamanik ve nereden baktığınızla ilgili bir sorgulama öneriyor. “Eşek” deyip aşağılayanlardan mısınız, yoksa o muhteşem güzel gözleri ve doğayı, hayvanları görenlerden mi?
4 Nal: Ümit Adakale’nin bir at ya da atları hayal ettiren darbuka solosu...
Kelebekler Kuşlar: Nesimi’nin ünlü dörtlüğünden esinlenen, gökyüzünden dünyaya bakarak süzülerek uçan kuşlarla hızlı ve kısa hayatlı kelebekleri hikâyelendiren bir oyun havası.
Çöl Aslanları: Avcı dişi aslanlarla yiyici erkek aslanları ele alıyor ve onlar gibi vahşi...