Güncelleme Tarihi:
Ilık bir bahar sabahı Londra’daki ‘besteci mağarası’ndan sorularımızı telefonla yanıtlıyor Dobrinka Tabakova. Hafif aksanlı İngilizcesiyle sözcüklerini özenle seçerek, telaşsız konuşuyor. Sesindeki sevecen tondan yüzündeki tebessümü hissetmek mümkün. Cümlelerin akışı müziği gibi: az önce meditasyondan çıkmışcasına stressiz. 21. yy’la ilgili endişelerini ifade ederken bile, kendiyle barışık bir kişiliğin, zengin bir iç dünyanın iyimserliğiyle konuşuyor.
Tabakova’yı şöhrete götüren süreci, 2015’te İstanbul Festivali’ne gelen viyolacı Maxim Rysanov’la sohbetimizde tesadüfen öğrenmiştim. Guildhall Konservatuvarı’nda kurduğu üçlüyle okul arkadaşı Tabakova’nın eserlerini seslendirdiklerini, eser siparişi verdiklerini, çellistleri kanalıyla genç bestecinin müziğinin kemancı Gidon Kremer’e ulaştığını anlatmıştı. Genç bestecinin Kremer’in orkestrası Kremerata Baltica için bestelediği ‘Eski Usulde Süit’, saygın plak firması ECM’in dikkatini çekmişti. John Cage, Arvo Part, Giya Kancheli, Steve Reich gibi önde gelen çağdaş bestecilerin eserlerini yayımlayan firma 2013’te Tabakova’nın müzikal portresi niteliğindeki ‘String Paths’ albümünü kaydetmişti. Gözler 33 yaşındaki besteciye dönmüşken Grammy adaylığı gelmişti...
Söz Rysanov’dan açılınca konservatuvar eğitimini Londra gibi kozmopolit bir şehirde tamamlamanın avantajından bahsediyor Tabakova: “Başka şehirlerde rastlayamayacağınız kişilerle yolunuz kesişiyor. Rastlantılar hayatınızı değiştiriyor. Rysanov’un üçlüsüne dostluğun etkisiyle birçok eser yazdım. Üçlüdeki Kristina Blaumane için ilk çello konçertomu besteledim.”
Dobrinka Tabakova beş yıldır arı gibi çalışıyor. Almanya, Hollanda, Avusturya, Hong Kong, İngiltere’deki orkestraların talebiyle eserler yazıyor. Şu anda iki yıllığına Leipzig MDR Senfoni ve üçü yıllığına BBC Konser Orkestrası’nın, Cornwall Truro Katedrali’nin sözleşmeli bestecisi.
Facebook sayfasına bakılırsa İngiltere ile Kıta Avrupası arasında mekik dokuyor. Bir yandan da geniş kapsamlı yeni eserlerin duyurusunu yapıyor. BBC Yılın Genç Müzikçisi yarışmasında jüri üyesi... “Sosyal medya sayfamdaki yoğun trafik sizi şaşırtmasın. Yılın büyük bölümünü gözden uzakta, ‘besteci mağarama’ kapanıp çalışarak geçiriyorum. Bestecilik yoğun konsantrasyon gerektiriyor. Aynı anda sosyal etkinlikleri sürdürmem, birden fazla eser yazmam mümkün değil.”
MÜZİK ORTAK DİLİMİZ
Tabakova, Filibe doğumlu. Dedesinin plaklarıyla klasik müziğe ilgi duyup piyano öğrenimi sırasında doğaçlama sevgisini fark etti, besteciliğe yöneldi. 11 yaşında, fizik tedavi uzmanı anne ve babasıyla Londra’ya yerleşti. Müzik eğitimini Guildhall, bestecilik doktorasını King’s College’da tamamladı.
Eserlerindeki melodik zenginlik Bulgar kökenli olmasına yorulsa da ülkesinin müziğine ilk kez İngiltere’ye yerleştikten sonra kulak kabarttığını, kendisi için nostaljik özellik taşıdığını söylüyor. Usta kabul edip yolundan yürüdüğü isimlerden bahsederken listenin ilk sırasına Olivier Messian’ı yerleştiriyor. Iannis Xenakis mimari yapı kurma ve vurmalı çalgıları kullanma becerisiyle, John Adams parçaları birleştirme zekâsıyla, Sofia Gubaidulina mistik anlatımıyla genç bestecinin ufkunu açmış. Konservatuvardaki koristlik deneyimi ise insan sesi ve koronun zenginliğini erken kavramasını sağlamış.
Tabakova müzik yaklaşımını tanımlarken ‘iletişim’ öne çıkıyor. Klasik müzik geleneğini insanlar, toplumlar arasında yüksek düzeyde iletişim kurmayı sağlayan özel bir dil olarak değerlendiriyor. “Günümüzde, insanlığı bölen pek çok unsur bizlere dayatılırken müzik gibi güçlü, derin, bize insan olmanın ve aynı gezegeni paylaşmanın önemini hatırlatan bir ortak iletişim diline çok ihtiyacımız var” diyor. Italo Calvino’nun önerisi doğrultusunda en derin hisleri ‘hafif’ dille aktarmayı savunuyor.
İKSV SİPARİŞÇİLER ARASINDA
Bugüne kadar ağırlıkla oda müziği formunda eserler besteleyen Tabakova, şu anda büyük orkestra yapıtları üzerine çalışıyor. Senfoniye karşı mesafeli, senfonik şiiri seviyor, favorisi konçertolar. İstanbul’da seslendirilecek ikinci konçertosunu geçen yıl Amsterdam Sinfonietta’nın siparişiyle yazmış, kasımda piyanist Lucas - Arthur Jussen Kardeşler seslendirmişti. Daha sonra siparişçiler arasına İKSV, Norveç Oda Orkestrası, Picardie ve BBC Konser orkestraları katıldı. Piyanonun perküsyon özelliğiyle de ele alındığı eser üç bölümden oluşuyor. ‘Birlikte’ başlıklı ilk bölüm farklı kültürleri bir araya getiren kozmopolit büyük kent yapısını yansıtıyor. İkinci bölüm ‘Hatırla’da ilk bölüm değerlendirilip, geçmişin asude hayatıyla karşılaştırılıyor. Son bölüm ‘Dans etmek’ ise dinleyicisini kültürel farklılıkların keyfini çıkarıp, birlikte dansa davet ediyor. “İlk bölümden sonuncusuna yolculuğumuz bizi olumlu bir ruh haline ulaştırıyor. Konçertoyla günümüz dünyasında küçük bir ütopya yaratmak istedim” diyor besteci.
Dobrinka Tabakova, 5 Haziran’da İstanbul’a gelecek ve eserinin Aya İrini’de seslendirileceği konser öncesinde, saat 19.00-19.30 arasında, besteci Evrim Demirel’le söyleşecek. Ferhan-Ferzan Önder ilk bölümde ayrıca Bach’ın do minör konçertosunu seslendirecek. Canlı kayıt yapılacak konserde orkestrayı Candida Thompson yönetiyor.