Sürdürülebilirliğe sanatla destek

Güncelleme Tarihi:

Sürdürülebilirliğe sanatla destek
Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2022 11:46

Tosyalı Holding ve Contemporary İstanbul Vakfı, sanatta ileri dönüşümü desteklemek amacıyla ‘Artist in Residence’ (Misafir Sanatçı Programı) projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında seçilen beş sanatçı tarafından hurda ve atık malzemeler kullanılarak üretilen eserler 17-22 Eylül tarihleri arasında Contemporary İstanbul’da izleyiciyle buluşacak.

Haberin Devamı

Dünya, bizim ‘tek’ evimiz. Ve henüz başka bir gezegene yerleşme imkânımız varmış gibi de görünmüyor. Ancak buna rağmen dünyanın bize sağlayabildiği kaynakların fazlasını kullanıyoruz. Eğer bu durum değişmezse gelecekte bizleri susuzluk, açlık gibi felaketler bekliyor. Bu durumu engellemenin tek yolu ise doğayı korumak ve doğal kaynakların kendini yenileme kapasitesini aşmamak... Sürdürülebilirlik kavramı ise bu konuda çok değerli. Bu bağlamda Tosyalı Holding ve Contemporary İstanbul işbirliği yaparak geçen mayıs ayında sanatta ileri dönüşümü desteklemek üzere ‘Artist in Residence’ (Misafir Sanatçı Programı) projesini başlattı. Proje kapsamında beş sanatçıya çağrıda bulunan Tosyalı Holding, daveti kabul eden sanatçılara Osmaniye’deki tesislerinde bir gezi düzenledi. Aralarında Nermin Ülker, Songül Girgin ve Koray Tokdemir’in de olduğu beş sanatçı, ‘fantastik bir dünyaya’ açılan bu fabrikada, eserlerinde kullanacakları malzemeleri seçti. Ardından İstanbul’daki atölyelerine geri dönen sanatçılar, seçtikleri hurdaya ayrılmış ürünlerle yeni işler üretmeye başladı. Sürdürülebilir bir yaşam mottosuyla bir araya gelen sanatçıların eserleri, 17-22 Eylül tarihleri arasında Tersane İstanbul’da gerçekleşecek 17. Contemporary İstanbul’da izleyicilerle buluşacak.

Haberin Devamı

Nermin Ülker: Kendimle İlgili olanı çıkarıyorum
Tosyalı Holding’in Osmaniye’deki fabrikasına yaptığımız ziyaret, işlerimi üretme sürecinin başlangıcı oldu. Gitmeden önce fabrikayla ilgili bir ön araştırma yapmıştım. Geri dönüşümü konu alacağımı sanıyordum. Ama fabrikayı gezince ve çektiğim fotoğraf ve videoları izledikçe işler değişti. Çocukluğum bir demir çelik fabrikası etrafında geçmişti. Mahallelinin çoğu orda çalışırdı. Ayrıcalık demekti bu. O yüzden fabrikada çocukluk hayal gücüyle yarattığım bir mekânla karşılaşacağım için heyecanlıydım. Fabrikanın içinde, dışarıya çıkmadan bütün sürecin orada başlayıp bittiği bir sistem oluşturulmuş. Her şeyi sadece bölüm değiştirerek deneyimleyebiliyorduk. Atıkların gelip ayıklandığı yerlerden sıcak, loş eritme potalarının olduğu mekâna geçebiliyorduk. Duvarların arasında böyle bir şeyle karşılaşacağınızı düşünemiyorsunuz. Ne kadar metal eşya üretilmiş, kullanılıp çöp olmuş... Tüketim çılgınlığımızın sonuçlarını görüyorsunuz orda. Fabrikada bulunan, üretilen malzemelerden eserlerimizi ürettik. Eserim aracılığıyla izleyiciye bir mesaj verme kaygım yok aslında. Ben kendimle ilgili olanı bulup çıkarıyorum. Eserin karşısına geçtiğinizde deforme olmuş formunuzun yansımasını görüyorsunuz. Yakınındaki her görüntü eserin içine dahil oluyor. Bir nevi ayna etkisi, mekân içinde mekân oluyor.

Haberin Devamı

Chiara de Rocchi: Cesaret edip uygulayamıyoruz
Uzun süredir kendi atıklarımla heykel çalışmalarımı sürdürüyordum. Daha önce kendime ait olmayan farklı atıklarla çalışma fırsatım olmamıştı. Bu program benim için farklı bir deneyim oldu. Demire form vermek, üzerinde çalışmak uzun bir emek istiyor. Var olan demir-çelik atıkları ise keşif yolculuğu oldu benim için. Eserimde bana ilham veren, son zamanlarda yaşadığımız boşluk ve karmaşa hissiydi. İleri dönüşüm de son günlerde bir karmaşa aslında. Bizim için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz fakat cesaret edip asla tam anlamıyla uygulayamıyoruz. Üretim ve tüketim zincirinin içinde bir boşluğa düşmek de bana ilham oldu. Bu programdaki eserim benim ilk birbirinden farklı atıkla yaptığım çalışma oldu. Demirle ilişki kurmak zaten çok sabır gerektiren bir çalışma fakat atıklarla deneyim, sabrımı daha da arttırdı diyebilirim. Malzemeleri seçerken ilk başta kendimden, yani her zaman yaptığım eserlerimden bağ aradım. Biraz üzerinde düşündükten sonra farklı ve deneyimlemediğim telleri kullanmaya karar verdim.

Haberin Devamı

Koray Tokdemir: Düşünsel modelin temeli
Benim için sanat üretim süreci, tıpkı sanat eseriyle kurulan iletişimde olduğu gibi çoklu algıya hitap eden bir deneyim. Fizikselliği ön planda olan, esere boyut kazandıran malzemeler bu nedenle üretimimde önemli bir yer tutuyor. Bu pencereden bakınca, benim işlerim de dış dünyaya dair algı, his ve deneyimlerin birbiri içerisinde çeşitli kombinasyonlarda eriyerek katılaştığı bir temsil aslında. Bunu bir alaşım süreci olarak da tanımlayabilirim. Bu projede de ortaya çıkan metal atıkların dönüşümü fikri yeni anlamlar üretme konusunda başlangıç noktam oldu. Eserlerin oluşum sürecinde malzeme ile vakit geçirip değişik denemeler yaparak eserlerin evrimleşmesini sağlamak benim açımdan çok önemli. Bu nedenle Tosyalı üretim tesislerinde karşılaştığım birçok farklı atık malzemeyi üretim sürecine dahil ettim.

Haberin Devamı

Songül Girgin: Hüzün dolu bir kırmızı
Doğadan esinlendiğim eserlerimde herkesin aşina olduğu, bağ kurabileceği evrensel unsurlara odaklanıyorum. Tohum, bitki türleri, deniz canlıları, hücre ve bakteriler gibi biyolojik türleri gözlemleyerek doğadaki matematik ve geometriyi araştırma konusu yapıyorum. Doğayla kurduğum ilişki ile bir farkındalık yaratmayı amaçlıyorum. Bu bağlamda sürdürülebilirlik ve doğa ile uyumlu bir projede yer almak benim daha huzurlu hissetmeme ve keyifle çalışmama sebep oluyor. Bu proje kapsamında Tosyalı Holding’in Osmaniye’deki üretim ve geri dönüşüm merkezine gittiğimizde gördüğüm manzara beni epey etkiledi. Devasa atık dağlarının arasında geziyorsunuz, tıpkı distopik bir filminin içinde gibisiniz. Binlerce metal ürün çürümeye yüz tutmuşken devasa bir kol onları eritilerek yeniden üretime gireceği kazanlara götürüyor. Ve sıcak kırmızı bir tonda, sıvı halden katı hale gelişlerini izliyorsunuz. Bu süreç benim üzerinde çalıştığım fikre çok uyuyordu. Çürümek üzere olan metali, çürümekte olan bir yaprağa çok benzetmiştim. Bir yaprağın kaideyi eriyerek sarması. Katı ve hayat dolu bir yeşilden, eriyen ve hüzün dolu bir kırmızıya dönüşmesi. Bu lirik bağ ile düşündüm bu projeyi.

Haberin Devamı

Emrullah Örünklü: Devridaim durumu beni etkiledi
Sürecin en başında Tosyalı’nın Osmaniye’deki fabrikasında keşif gezisi yaptık. Metalin oluşum hikâyesine yakından tanık olmak, çok etkilendiğim bir süreç oldu. Temelde bir dönüşüm hikâyesi var fabrikada. Toplanan bütün atıklar tekrar dönüştürülerek üretimini tamamlıyor. Sanatçılar olarak bizler de Tosyalı Holding’in ana temalarından biri olan ‘sürdürülebilirlik’ kavramını ele aldık. Tesiste devridaim içerisinde olan makineler ve atıkların tekrar tekrar üretime dahil olması eserimin ana fikrini oluşturdu. Fabrikada durmaksızın bir devinim var. Bu hareketlilik ve süreklilik heykelimin formlarını oluşturdu. Genel olarak eseri yorumlayacak olursak, benim baktığım açıdan; fabrikanın forma bürünmüş halidir. Oluşturduğum formlar sürekli kendini takip eden ve tekrar kendine bağlanan parçalar halinde. Eserin merkezinde sürecin tamamlanmasına da atıfta bulunan bir blok yer alır. Bu parçalar birbirine bağlandığında bütün oluşturur. Ayrıca eserde kullandığım pas dokusu da metalin sürekli olarak yaşadığını temsil eder.

 

BAKMADAN GEÇME!