Güncelleme Tarihi:
Beş yıldır Ankara’daki huzurevinde, her gün bir parçası kopup giden hafızasındaki anılarını canlı tutma uğraşını sürdüren 86 yaşındaki Suna Kan, klasik Batı müziği yorumcularımız arasında pek çok açıdan öncü: Cumhuriyet’in önemli uluslararası yarışmalarda ödül kazanan ilk Batı müziği virtüozu... 1948’de TBMM’de kabul edilen olağanüstü yetenekli çocukların yurtdışındaki eğitiminin devlet tarafından karşılanmasına dair ilk düzenleme ‘İdil Biret-Suna Kan Kanunu’ adıyla anılıyor. Adnan Saygun’dan Necil Kazım Akses’e pek çok önemli bestecimizin keman eserlerini ilk kez o seslendirdi. Cemal Reşit Rey, İlhan Usmanbaş onun adına eserler yazdı. Yorumculukla yetinmedi, çoksesli müziğin Anadolu’ya yayılması amacıyla var gücüyle çalıştı. Ülkenin dört bir yanında konserler verdi. Önemli akademik kurumlarda öğretmenlik yaptı, genç kemancılar yetiştirdi.
60 yılı aşan parlak kariyerden sonra 2014’te kemanının kutusunu kapattığını açıkladı. 1952 yılında bir hayırseverin hediye ettiği 1751 Gagliano yapımı nadide kemanını genç kuşaktan Berfin Aksu’ya devretti. Sessiz sedasız sosyal hayattan çekildi.
GECİKEN GÜNCELLEME
Cumhuriyet’in ikinci kuşak en parlak virtüozlarından Suna Kan’ın ilk biyografisini, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın talebiyle, gazeteci dostlarından Müşerref Hekimoğlu yazmıştı. 1997’de yayımlanan ‘Öz Şarkısını Duyuran Keman’da Hekimoğlu kişisel gözlemleri, anıları, renkli anekdotlar eşliğinde Kan’ı anlatmış ancak bir kulis yazarının renkli gözlemleri arasında birçok önemli biyografik detay yer almamıştı.
1997’den 2014’e kayda değer çok sayıda olay yaşandığı halde Kan’ın biyografisi güncellenmemişti. Şimdi bu güncellemeyi bir dizi talihsiz olaya ve güçlü bir vefa duygusuna borçluyuz...
Önsözde “Bu kitapla Suna Kan’a ülkemiz müzik camiasına katkılarından dolayı teşekkür etmeyi ve şükranlarımı sunmayı görev bildim” diyen Meral Sayın, 2013 yılına kadar Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası viyola grubu üyesiydi. Önce trafik kazası sonucu omuz ve kolunun hareket kabiliyeti kısıtlandı. 24 yıl görev yaptığı orkestradan emekli oldu. Adana üzerine yazdığı iki kitabın ardından müzik tarihine yöneldi. ‘Neolitik Çağ’dan Hititlere Anadolu’da Müzik ve Enstrümanlar’ (2017), ‘Prof. Nuri İyicil Anısına’ (2017), ‘Neolitik Çağ’dan Bizans’a Anadolu’nun Müzik Tarihi’ (2019) yayımlandı. Geçmişte pek çok konserde Suna Kan’a eşlik etmişti. Vefa duygusuyla biyografisini yazmaya başladıktan sonra beyin ve omurilik rahatsızlıkları ortaya çıktı, dörder ağır ameliyat ve kısmi felç geçirdi. Zorlu tedavi sürecini kitabına odaklanarak atlattı.
OĞUZ ATAY’IN RÜYASI
Sayın, kitabında sanatçıyı kendi ağzından anlatıyor. Gazete, dergilerdeki röportajlar ve kitaplardan kaynak gösterilerek yaptığı Kan’ın konuşmalarından alıntıların öykü akışını sürdüremediği noktalarda, veriler doğrultusunda, kahramanının sesini devralıyor. Pandemi nedeniyle hazırlık sürecinde Kan’la görüşemeyen, kişisel arşivinden tek istisna hariç yararlanamayan yazar, eksiklikleri geniş kaynak taraması ve görüşmelerden elde ettiği tanıklıklarla tamamlamış.
Metne pek çok renkli detay, anekdot eklenmiş. Örneğin üç gece üst üste rüyasında Kan’ı gören romancı Oğuz Atay’ın dördüncü gece “Böyle bir sanatçının karşısına pijamayla çıkılmaz” diyerek lacivert takım elbisesiyle uyuduğunu, 1961’de Gaziantep Filarmoni Derneği’nin çağrısıyla gittiği kentte belediyenin tahsis ettiği ‘cezalı’ gece kulübünde rengârenk ışıklar altında sahneye çıktığını, 1963’te salon bulunmayan Hakkâri’nin orduevinde memurlara verdiği konser sırasında kapıları zorlayarak izleyiciler arasına katılan halkın ayakta sessizce, ilgiyle tüm eserleri dinlediğini öğreniyoruz...
Kitabını bankadan çektiği tüketici kredisiyle sınırlı sayıda bastırabilen Sayın, şimdi sanatçının heykelinin doğum yeri Adana’daki Sanatçılar Parkı’na eklenmesi, ismini taşıyan bulvara kayıp tabelasının yerleştirilmesi konusunda kampanya yürütüyor.
(Kitap, kargo dahil 100 lira. İrtibat adresi: mrlsayin7@gmail.com)
SUNA KAN
KEMANA
ADANMIŞ BİR ÖMÜR
Meral Sayın
152 sayfa.
Meral Sayın
152 sayfa.